Bu sene 16-21 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilen dünyanın en önemli tasarım etkinliği Milano Tasarım Haftasını henüz geride bırakmışken, hafta boyunca tüm sergileri ziyaret eden Bigumigu kurucusu ve kültür & trend danışmanı Yalçın Pembecioğlu’nun radarına takılan işleri sizler için derledik:
Making Sense of Color / Google Design Studio
Google Design Studio ve Chromasonic’in işbirliği ile oluşturulan ve ziyaretçilere çok katmanlı bir deneyim sunan Making Sense of Color alanı ışık ve ses enstalasyonları ile tasarlanan bir sergi. Farklı frekanslardaki seslerin kullanılmasıyla tasarlanan duyusal enstalasyonla senkronize neon ışıkların eşlik ettiği bu alanda ziyaretçiler bu alanda ayakta durabiliyor, oturabiliyor, etrafta dolaşabiliyor, gözlerini kapatabiliyor ve dilerlerse yerde uzanabiliyor. On beş ila yirmi dakikalık zaman diliminde sessizlik içinde akıllı telefonlar ve dopamin olmaksızın bu görsel ve işitsel deneyimin içine dalan ziyaretçiler aynı zamanda sergideki diğer odacıklarda tat, koku ve dokunma duyularını harekete geçiren deneyimler de yaşayabiliyorlar.
Porta / Lasvit
Çekyalı cam üreticisi Lasvit’in Re/Creation sergisinde yer alan Porta projesi, Milano’da dikkatimizi çeken şahane işlerden bir diğeri. Lasvit’in sanat yönetmeni Maxim Velcovsky tarafından tasarlanan bu görkemli cam yerleştirmede, cam ocağında eritilen ve yekpare bir plaka haline getirilen camlara el yapımı kalıplarla desen ve doku verildiğini görmek mümkün.
Fold And Crease / Issey Miyake X We Make Carpets
Japonya menşeli moda ve tasarım stüdyosu Issey Miyake, Milano Tasarım Haftası için Hollandalı kolektif We Make Carpets ile yaptığı işbirliğinde, günlük objelere Issey Miyake estetiğini kazandırıyor. Issey Miyake’nin Milano mağazasında görülebilen yerleştirmelerde, köpük bir süngere elle geçirilen binlerce ahşap çöp şişin armonisini görüyoruz. Fold And Crease isimli eser bu yönüyle, Issey Miyake’nin -Japon geleneğinden gelen- zanaat ve el işçiliğine olan bir saygı duruşu niteliğinde.
Design To Move / Technogym
Dünyanın lider fitness aletleri üreticisi Technogym, 40. yılını Milano Tasarım Haftası kapsamında görülebilen Design To Move sergisiyle kutluyor. Markanın ikonik ürünü Technogym Bench’in 40 uluslararası sanatçı için kanvasa dönüştüğü sergide yer alan Renin Bilginer isimli bir de Türk- İngiliz sanatçı var. Sergilenen eserin 15 tanesinin Eylül 2024 itibariyle Sotheby’s aracılığıyla satışa çıkarılacağı projenin geliri ise proje ortağı Unicef’e bağışlanıyor.
Loewe Lamps / Loewe
Son yılların en yaratıcı moda tasarım stüdyolarından biri olarak anılan İspanyol Loewe, bu yıl tasarım haftasında bir dizi lamba sergilediği ilginç sergisiyle varlık gösteriyor. Şehrin kalbinde yer alan Palazzo Citterio’da görülebilen ve markanın yaratıcı yönetmeni Jonathan Anderson tarafından tasarlanan sergide 24 uluslararası sanatçının elinden çıkan iç mekan aydınlatma tasarımlarını görüyoruz. Huş ağacı dalları, kraft cam, at kılı ve deri gibi çeşitli materyallerin kullanıldığı lambalar, Palazzo Citterio’nun atmosferini daha da etkileyici hale getiriyor.
Lexus / Beyond The Horizon
Milano Tasarım Haftası’nın bizim için en etkileyici işlerinden biri elbette Lexus’un Beyond The Horizon (Ufkun Ötesinde) yerleştirmesi oldu. Hideki Yoshimato ve şirketi Tangent’in kreatif bakış açısını yansıtan bu etkileşimli yerleştirme, mobiliteye yönelik kişisel deneyimsel değerin her bireye özgü olarak uyarlanabileceği bir gelecekten esinleniyor. Ve kurgu boyunca araç, sürekli olarak yazılımını güncelleyen ve müşterilerle dijital bir iletişim yoluyla geleneksel taşıma aracı rolünü aşan bir diyalog kuruyor. Bu etkileyici işin büyüleyici müzikleri ise Keiichiro Shibuya imzası taşıyor.
Like Trees In The Woods / NichelcromLab
Heykeltıraş Michele D’Agustino tarafından çelik yüzeyler uzmanı NichelcromLab için hazırlanan yerleştirme, izleyenlere içinde kaybolabileceği nitelikte doyurucu bir görsel deneyim sunuyor. Doğa, malzeme ve teknolojinin birlikteliğine vurgu yapan eserde, ziyaretçiler yansıtma yoluyla kopyalanan meşe ağaçlarından oluşan sonsuz bir meşe ormanının içinde dolaşma fırsatı buluyorlar.
Mooring By The Moon / Azimut Yachts
Azimut Yachts’ın kendi kategorisinin en sürdürülebilir ve en yenilikçi yat serisi Seadeck’i tanıtmak için Bagni Misteriosi de Teatro Franco Parenti’de bir havuz içine yerleştirdiği “Mooring By The Moon” isimli yat oldukça ilginçti. Kürasyonu AMDL CIRCLE ve Michele De Lucchi tarafından yapılan ve basının bile içine kolayca giremediği bu sürdürülebilirlik öncüsü yatı detaylı şekilde gezme fırsatımız oldu. Tik yerine mantar malzemenin kullanıldığı bu süper lüks yatın inşasında aynı zamanda binlerce atık plastik şişeden elde edilmiş karbon fiber malzemeler de kullanılmış ve bu tercih yatı daha da hafif hale getirmiş.
Görsel: Issey Miyake