2021 küresel ölçekte bir değişim yılıydı. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da pandeminin süregelen etkisiyle birlikte şekillenen ekonomik sıkıntılar ve toplum çeşitlenen beklentileri değişimi ve gelişimi sürdüreceğe benziyor. Accenture Interactive’in dünyanın dört bir yanındaki 2 binden fazla tasarımcısı ve yaratıcısı tarafından organik bir şekilde hazırlanan Fjord Trends 2022 raporu da değişim içinde olan trendlere, beklentilere, tasarım, teknoloji ve insan odaklı gelişmelere yer veriyor.
Bu yıl, küresel tasarımcı ve yaratıcı ağı için sunulan yıllık raporun 15. sunuldu. Rapor her ne kadar teknoloji, tasarım pratiği ve iş hayatı üzerine içgörüler barındırıyor olsa da bakış açısının merkezinde insanlar ve insanların deneyimleri yer alıyor. Bu yılın ana teması ise hayatın her alanındaki değişikliklere yanıt verme ihtiyacı ile ilgili. Bu noktadan sonra tüketicilerin yapacağı her seçim ve markaların gezegene ve topluma karşı duyarlılıkları geleceğimizi şekillendiren unsurlar olacak.
Fjord Trends 2022 raporu; işletmeleri, kültürü ve toplumu etkilemesi beklenen beş ana konu üzerinden; pandemiyle birlikte sekteye uğrayan tedarik zincirine, bu durumun yarattığı ekonomik sıkıntılara, iklim krizinin etkileriyle birlikte bolluktan kıtlığa geçişe, metaverse üzerinden yaratılan sanal deneyimlere, işletmelerin internetin bu yeni çağrısına kulak vermesine, ruhsal sağlık ve kişisel bakım gibi konulara eğililiyor. Raporda ele alınanan bu beş eğilimi öne çıkanlarıyla ele alıyoruz. Raporun tamamına bu bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Olduğun gibi kabullenilmek
Pandemiyle birlikte geçen iki yılın ardından çalışanların artan sorumluluk duygusu; çalışma koşullarını, ilişki kurma şekillerini ve tüketme biçimlerini etkiliyor. İş gücünün artan bir şekilde daha insani koşullara gelmesi ve insanların iyi olmadığı durumları kabul edip bunu bir zayıflık işareti olarak görmemesi bireysel yaklaşımı güçlendiriyor.
Çin’deki fabrikalar çalışanların değişen öncelikleri ve pandemi endişesi nedeniyle genç işçi bulmakta zorlanırken Almanya’daki şirketlerin üçte birinden fazlası vasıflı işçi bulma konusunda sıkıntı yaşadığını belirtiyor. Raporda yer alan ve Microsoft tarafından yapılan bir araştırmaya göre ise ABD’de ankete katılan 2.800’den fazla bilgi teknoloji uzmanının üçte biri önümüzdeki birkaç ay içinde yeni bir iş aramayı planladıklarını söylüyor.
“Bizden önce ben” yaklaşımı altında yükselen bireysellik, işveren ve marka sahipleri için yeni fırsatlar ve aynı zamanda zorluklar ortaya çıkarıyor. Kurumların çalışanlarını nasıl yönettiği ve tüketici ile kurduğu yaratıcı ilişkiler bu kavramın popülerleşmesine etki eden faktör. Bireyselliğin kazandırdığı esneklik ve ekip olmanın getirdiği bir arada durumunu dengelemek, yaratıcılığı sürdürmek ve güven ortamını yaratmak kıdemli çalışanların ve patronların yeni öncelikleri olmak durumunda. İşletmeler bireylerin değerlerini görmelerine yardımcı olacak sorumluluklarla birlikte çalışmanın ve kolektif üretimin değerini göstermesi gerekiyor.
Bolluğun sonu, kıtlığın başlangıcı
Geçtimiz yıl birçok ülkede pandemi nedeniyle yapılan kısıtlamalar, Süveyş Kanalı’nda karaya oturan ve uluslararası ticareti oldukça etkileyen gemi, küresel tedarik zincirinin kırılması, ABD, Birleşik Krallık, Almanya, İspanya, Fransa gibi birçok ülkede hissedilen tır şoförü sıkıntısı, konteyner kıtlığı, teknolojik cihazlardaki çip kıtlığı zincirleme bir ilerleme ile erişimi kolay olan ürünlerin bulunmamasına ya da ücretlerinin artmasına yol açtı.
Bununla birlikte iklim krizinin yol açtığı sonuçlar tüketicilerin daha sorumlu davranmaya itiyor. İnsanlar bolluk içinde yaşamanın getirdiği acı sonuçlarla karşılaşınca daha düşünceli kararlar vermeye ve sürdürülebilir odaklı tercihler yapmaya başlıyor. Raporda öne çıkan bir odak grup çalışmasına göre katılımcıların neredeyse yarısı sürdürülebilirlik adına giysi, ayakkabı ve mobilya satın almayı bıraktıklarını ya da bu yönde bir adım atmaya hazır olduklarını paylaşıyor.
Accenture Interactive geçtiğimiz yıldaki raporunda değişen koşullarla birlikte tedarik zincirinde farklı alternatiflerin ve çözümlerin bulunması gerekeceğinden bahsetmişti. Önümüzdeki yıllarda markalar için en büyük fırsat ve aynı zamanda problem ürünün satın alınabilir ücrette olmasıyla sürdürülebilir olması arasındaki dengeyi sağlamak.
Fjord Trends 2022’de de değinilen Future of Nature and Business raporuna göre doğanın tahribinden ve kaybından sorumlu üç büyük ekonomi: gıda, altyapı ve enerji. Bu üç ekonomik sistemin etkisi yüzde 80’leri buluyor. Önümüzdeki yıllarda da doğa için pozitif etkiye sahip hareketlerin artması, atmak yerine tamir edip kullanmak ve geri dönüşümü öne koyan markaların daha çok tercih edileceği söylenebilir.
Bu noktada H&M Group CTO’su Alan Boehme’nin Web Summit sunumunda değindiği markanın sürdürülebilirlik odaklı projeleri, Apple’ın Self Service Repair isimli tamir kiti markaların müşterilerinin çağrılarına kulak verip kendini geliştirme yolunda atım attığı örnekler arasında sayılabilir.
Teknolojide bir sonraki durak
Metaverse ile internetin yeni bir sınırındayız. Bulunduğumuz nokta insanlar için yeni iş fırsatları ve para kazanma yolları sunarken markalar için de yeni deneyim alanlarının kapasını aralıyor. Pandeminin etkisiyle birlikte insanlar evlerinde çevrimiçi oyunlara gömülürken 43,2 milyonluk aktif kullanıcı sayısıyla geçtiğimiz yıl rekor kıran Roblox başta olmak üzere oyun endüstrisi metaverse bayrağını taşıyan alan oluyor.
Sanatçıların ve yaratıcıların NFT ile merkeziyetsizleşme çabaları, Patreon, Twitter Blue, YouTube “Join” ve Twitch gibi tüketiciden tüketiciye iş modelinin yükselişe geçmesi, Roblox’ta deneyim alanı yaratan markaların tercihleri, Visa gibi büyük şirketlerin NFT piyasasında var olduğunu gösterme girişimleri, donanım teknolojisindeki gelişmeler, karma gerçeklik, AR ve VR cihazları, Meta (Facebook) gibi büyük teknoloji şirketlerinin bu alanda yaptığı yatırımlar kullanıcıların dijital 3B mekanlardaki deneyimlerini şekillendireceğe benziyor.
Bugün hala metaverse’ün emekleme aşamaları. Her ne kadar bu evrimin süreci yıllar alacak olsa da yakın gelecekteki ihtimaller heyecanlandırıyor ve aynı zamanda bazı düşünceleri beraberinde getiriyor. Rapor için yapılan bir araştırma insanların bu konuda endişelenmek yerine heyecanlı olduğunu da ortaya koyuyor. Ankete katılanların yüzde 75’i bu deneyimlerin insanların daha iyi iletişim kurmasına, bilgiye daha rahat erişmesine ve daha elverişli bir hayat sürmelerine imkan tanıyacağını düşündükleri için heyecan duyduğunu belirityor. Bununla birlikte çevresel endişeler (bir NFT’nin üretiminde doğaya ortalama 200 kilogram karbon salınması), etik sorunlar, sürdürülebilirlik konuları bu alanın düşündürücü tarafını oluşturuyor.
Yine de 1900’lü yılların başından 1930’lara kadar kültürün ve modernizimin bir merkezi haline gelen Viyana örneği ya da Rönesans’ın doğumuna ve gidişatına yön veren Floransa’da olduğu gibi internetin yeni adımı için de bir eşik noktasında olduğumuzu söyleyebiliriz.
Aramaya inanmak
Kitaplarda sayfa sayfa yapılan araştırmalardan dijital ortama taşınan, “Google it” tabiri ile aranılan her sorunun cevabının hızlı bir şekilde bulunması günümüzde yerini artık daha hızlı çözümlere bırakıyor. Şimdilerde tüketiciler yapay zeka destekli sanal asistanlara sorularını sorarak hızlıca cevap alabiliyor. Sürecin bu kadar hızlı ve kolay ilerlemesi güzel bir gelişmeyken bilgi kirliliğin artması daha çok soruyu ve bilinmezliği de beraberinde getiriyor.
Bazen bilgi eksikliği kadar yanlış bilgilendirme de büyük bir sorun olabiliyor. Rapor yazıldığı sırada aşıların hamilelik üzerine etkisine ilişkin erken sonuçların olmaması ve yanlış bilgiden kaynaklı Birleşik Krallık’ta COVID-19 nedeniyle hastaneye kaldırılanların yüzde 32’sini anne adayları oluşturuyor. Güven, sadece sağlık alanında değil hayatın her alanında ve her işte insanlar için önemli bir ihtiyaç. Raporda yer alan istatistiğe göre alışveriş yapanların yüzde 81’i güven duymanın satın alma kararlarını etkilediğini söylerken sadece üçte biri markalara güvendiğini paylaşıyor.
Tüketicilerin duygusal ve ahlaki tercihleri her zamankinden daha karşık ve dallanıp budaklanmış bir durumda. Etik kaygılar, sürdürülebilirlik, karbon ayak izi, işçilerin çalışma koşulları ya da hayvan sömürüsü gibi konular insanların markaları tercih ederken artık daha dikkat ettiği konu başlıkları. Bu durum da daha çok soru sorma ihtiyacını ve bilgi edinme ihtiyacını ortaya çıkırıyor. Çevrim içi odak grup katılımcılarının onda dokuzu bir ürün satın almadan önce çoğunlukla ya da genellikle daha fazla bilgi almaya ihtiyaç duyduklarını paylaşıyor.
İnsanlar satın aldıkları ürün konusunda kendilerini rahat ve mutlu hissetmek istiyor. Yapay zeka destekli müşteri hizmetlerinden fiziksel olarak sunulan ürünlere kadar tüketicilere aradıkları cevapları doğru zamanda uygun bir şekilde vermek markalar için anahtar rol oynuyor. Fjord Trends 2022; Doconomy, Birleşmiş Milletler ve Mastercard iş birliğinde sunulan ve kullanıcıların harcamalarının yol açtığı karbon emisyonlarını takip eden DO Black adlı kredi kartını ihtiyaçlara cevap veren, doğru zamanda sunulmuş bir örnek olarak paylaşıyor.
Daha iyi hissetmek için kendini önemsemek
İnsanların kendisine değer vermesi ve bakım göstermesi son yıllarda artan ilgi alanları içerisinde. Sadece kişisel bakım değil aynı zamanda insanın yakın çevresindekilerin bakımına, sağlığına, ihtiyaçlarına vakit ayırması artan bir değer ve aynı zamanda bir sorumluluk. Sağlık dışındaki işletmelerin de müşterilerine özen göstermek için yeni yollar yaratması bakım konusunu artık sağlık endüstrisinin ötesine geçiriyor. Bu yeni bakış açısı sağlık sektöründeki işverenler ve markalar için çeşitli zorlukları ve fırsatları içinde barındırıyor.
Japon tenisçi Naomi Osaka’nın ruh sağlığını korumak adına Fransa Açık’ta basın toplantılarına katılmaması jimnastikçi Simone Biles 2020 Olimpiyat Oyunları’nı mental sağlık endişesiyle çekilmesi gibi toplum nezdinde bilinirliği olan kişilerin zihinsel sağlık sorunları hakkında özgüvenli bir şekilde konuşabilmesi sorunların toplumda daha rahat dile getirilmesinin ve çözümlerin önünü açıyor.
Kendine özen göstermek ya da her türlü kişisel bakım her zaman insanlığın önemli bir parçası olsa da şu anda üzerine daha rahat konuşulabiliyor olması onu daha görünür kılıyor. Raporda yer alan bilgiye göre insanların yüzde 73’ü iyi yaşam (wellness) vaadini markanın stratejisi için kritik bir unsur olarak görüyor. Müşterilerine fark edilir şekilde bu özeni gösteren kurumlar daha rahat marka güveni oluşturabiliyor.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
Görsel: Fjord Trends 2022