Mimari kendi alanını aşarak sanatçılara, tasarımcılara, yönetmenlere ve daha pek çok kulvardan yaratıcı insana ilham veren büyülü bir alan. AUJIK’un hareketli binaları, Tristan Zhou’nun Asya şehirlerindeki yapılardan yarattığı canavar binalar, Mariyan Atanasov’un tetrise dönüştürdüğü Sofya binaları, Camille Benoit ve Mariana Gella’nın görünmez kentleri, Fernando Livschitz’in havada süzülen Viyana binaları bu yıl yer verdiğimiz en renkli örneklerdendi. Raphael Vanhomwegen’in dikey şehirleri de ilham verici birer mimari-dijital sanat etkileşimi.
https://www.instagram.com/p/CGXNIUijRQR/
Dijital ortamda yaratılan fantastik yapılar
Belçikalı sanatçı Raphael Vanhomwegen, dijital işlerinin yaratım sürecini “görsel beyin fırtınası” olarak tanımlıyor. Çizimlerini kendine özgü bir bilinç akışı yöntemiyle hızlı bir şekilde oluşturuyor. Bir yamaçtan veya su kaynağından yükselen evlerle, dükkanlarla ve merdiven boşluklarıyla bezeli dikey şehirler inşa ediyor. Yapılar sislerin arasından gökyüzüne doğru uzanarak, başka bir dünyaya açılıyorlar. Çizimlerin çoğunda, uzaktan görünen birkaç insan ya da gökyüzünde süzülen kuşlar haricinde figür yer almıyor.
https://www.instagram.com/p/CGO9TscDmYf/
Vanhomwegen, çizim yaparken kendi düşüncelerine odaklanıyor ve içgüdüsel olarak ilerliyor. Çalışmalarının görsel enerjisi de buradan kaynaklanıyor. Hiçbir şeyin eskizden daha güzel olmadığını düşünen sanatçılardan. Neredeyse hiç bitmiş bir çizimin bir eskizden daha iyi göründüğünü düşünmüyor. Bu nedenle çizimlerimde bir bitmemişlik havası hakim. Dolayısıyla çalışmalarında gerçekçi detayların belli bir noktada flulaşıp izlenimci bir estetiğe geçiş yaptığını görebilirsiniz. Çizmeyi en sevdiği konular ise küçük evler ve karamsar manzaralar.
https://www.instagram.com/p/CFsB524j4wI/
Vanhomwegen’in çalışmalarını Facebook sayfası ve Instagram’ı üzerinden takip edebilir, paylaşımlarında yapım sürecine dair videoları da görebilirsiniz. 
Görsel: Instagram
