Yaratıcı bünyeler için günlük besin kaynağı
Oyuncak Dünyasının Cinsiyetçi Normlarla Mücadelesi

Oyuncak Dünyasının Cinsiyetçi Normlarla Mücadelesi

"Normalleşen" Barbie'lerden sonra sırada ne var?

Mattel, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamayla piyasaya kıvrımlı, minyon gibi farklı vücut tiplerine ve farklı etnik kökenlere sahip yeni Barbie bebekler süreceğini duyurdu. Bu gelişme, markalar tarafından birkaç yıldır cinsiyet normlarına meydan okumak üzere atılan adımların sonuncusu olarak kayda geçti. Özellikle Always’in #LikeAGirl fikri ve onun bir parçası olarak ileri attığı Unstoppable kampanyası ve Dove’un Evrim ve “Change One Thing” projeleri, bu alanda öncü işler olarak göze çarpıyor.

Oyuncak firmaları bugüne kadar bu konuda ne yaptı?

İlk olarak Mattel’in Barbie üzerinden bu alanda geçmişten bugüne kadar yaptıklarına bakalım. 2014 yılının başında “I Can Be” kariyer serisine “girişimci Barbie” oyuncağı eklendi. 2015 yılında Barbie, ayağını sıkmaya başlayan topuklu ayakkabılarını sonunda çıkararak rahata erdi. Barbie bebeklerle oynayanküçük çocukları, kendilerini başarılı ve saygın konumlarda hayal ederken gösteren yaratıcı ve eğlenceli reklam da aynı yıl çıktı. Yılın sonlarına doğru çıkan Moschino Barbie reklamı ise, bugüne kadar hiç görülmemiş bir işe soyunarak bir erkek çocuğunu Barbie bebekle oynarken gösteriyordu.

Çocukluğunun ilham kaynaklarından birinin Barbie bebekler olduğunu defalarca söyleyen Moschino’nun yaratıcı direktörü Jeremy Scott’ın çocukluğundan esinlenen bu “fauxmercial“ın (“sahte reklam” olarak çevirebiliriz) aslında Mattel’in bir projesi olmadığı daha sonradan ortaya çıktı. Ancak bu, reklamın cinsiyet normlarına meydan okuyan yanının değerini azaltan bir durum değil. Hatta Barbie bebeklerle oynayan bir erkek çocuğun Scott’ın günümüzdeki başarısıyla desteklenmesi, projeyi daha bile güçlendirmiş olabilir.

Oyuncak dünyasında cinsiyetçi stereotiplerin karşısında durmaya yönelik farklı girişimler de elbette mevcut. 2012 yılında kurulan “Let Toys Be Toys” inisiyatifi, oyuncakların cinsiyetçi sınıflandırmalarına karşı çıkıyor ve bu konuda ciddi girişimleri var.

İşin üretim kısmında ise GoldieBlox‘ın öncü olduğunu söylemek mümkün. Stanford Üniversitesi’nde mühendislik okumuş Debbie Sterling, 2012 yılında kurduğu GoldieBlox ile cinsiyet normlarıyla mücadele adına dev adımlar atmış durumda. Erkeklerin kadınlara sayıca ciddi bir üstünlük sağladığı bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik gibi alanlara küçük yaşlarda ilgilerini kaybeden kız çocuklarına yönelik “yapı ve inşaat oyuncakları” tasarlayan firma, 2012’de KickStarter’da başlayan kampanyanın ardından şu an Toys “R” Us ve Amazon dahil 1000’den fazla bayide satışta. “Erkek oyuncağı” addedilen bir alanda “geleceğin kadın mühendisleri”ne hitap eden GoldieBlox’ın, reklam filmlerinde de Rude Goldberg Makinesi düzeneğinden yararlanması şaşırtıcı değil. Geçtiğimiz yıl yayınladıkları “Ya bütün aksiyon kahramanları kız olsaydı?” videosu ile Hollywood’da özellikle Oscar adaylarının açıklanmasının ardından yükselen çeşitlilik tartışmalarına değindiler.

Popüler filmlerin sadece %1’inde siyahi kadınlara yer verilmesi ve başrolü kadın olan filmlerin oranının %12 olması gibi istatistikler sunan video, “Her kız kendisini kahraman olarak görmeyi hak ediyor. Yeni kahramanlara ihtiyacımız var.” cümleleriyle sonlanıyor.

İspanyol oyuncak zinciri Toy Planet’ın geçtiğimiz yıl hazırladığı Noel katalogu da bu alanda önemli bir adımdı. Erkek çocukları bebek arabası iterken, kız çocuklarını dinazorlarla oynarken resmeden katalog, cinsiyete göre sınıflandırılan oyuncakların her çocuk tarafından benimsenebileceğini göstermeyi hedefliyordu.

Gelecekte Oyuncak Firmalarından Ne Bekleyebiliriz?

Barbie’nin son hamlesinin altında cinsiyetçi normlara bir başkaldırı mı yoksa düşen satışlarla tetiklenen kapitalist endişeler mi olduğu ilerleyen günlerde tartışılmaya devam edecek gibi görünüyor. Basit ve ufak bir adım olabilir ama daha fazla çocuğun kendisiyle, yakınlarıyla özdeşleştirebileceği oyuncaklar bulması, tek bir tipin dikte edilmesinden elbette daha iyi. Eğer meselenin “güzellik” ve “normallik” tanımlarını genişletmekle sınırlı kalmaması gerektiği konusunda hemfikirsek, geç de olsa bir değişim geçirmekte olan Mattel’i tebrik etmekte bir sakınca yok.

Tiffany & Co. geçtiğimiz yıl yaptığı kampanyada eşcinsel çiftlerin fotoğraflarına da yer vermişti. Campbell’s’ın “RealRealLife” mottolu eğlenceli reklamında da çocuklarına sırayla Darth Vader taklidi yaparak “Ben senin babanım” diyen bir eşcinsel çift izlemiştik.

https://www.youtube.com/watch?v=7rZOMY2sOnE
Mattel burada da arayı kapatarak Barbie’nin Happy Family serisi için eşcinsel çiftler üretmeye başlayabilir mi? Mesela yani.

Görsel; rachel devine, telegraph