Ölüm uzak ya da yakın birçok zaman aralığında bizleri tedirgin ediyor. Birçok insan ölümün “ö”sünü duyduğunda dahi göğsüne fil oturmuş gibi hisseder. Birçoğumuz bu haldeyken ölümcül bir hastalığa yakalananları ve onların ölüme bakış açısını tahmin edemiyorum. En azından ilk duyduklarında ya da sona yaklaştıklarındaki tepkilerini. İzlediğim, dinlediğim birçok örnekte anlatılan yakın zamanda öleceğini bildikten sonra yaşamanın his kaybı gibi olması. Sona yaklaştıkça o hissizlik artıyor ve yaşamın kısalığı göze çarpıyor. Ölüm gerçekten de bir var, bir yok.
Tasarımcı Frank Kolkman da ölümcül hastalığa yakalanan hastaların ölüm kaygısıyla baş etmeleri için, “Outrospectre”ı geliştirdi. Outrospectre, sanal gerçekliği kullanarak ölüme yakın deneyim canlandıran eden bir cihaz. Dutch Design Week’te kullanıcılarla buluşan Outrospectre, yeni bilgisayar teknolojilerinden faydalanarak ölüm korkusu gibi psikolojik sorunları nasıl çözebileceğini araştırıyor. Outrospectre, vücut dışında olma durumunu taklit ediyor. Outrospectre tarafından taklit edilen vücut dışı deneyim, ölen insanlar için bir terapi metodu olabilir. Yavaş yavaş onlara bunu deneyimletmek çünkü onları alıştırarak durumu kabullenmelerini kolaylaştırabilir.
Bedeniniz Orada Peki Ya Siz?
Frank Kolkman’ın cihazı, bilgisayar tarafından üretilen görseller yerine gerçek video görüntülerini kullanıyor. Kullanıcılar, her gözünün içinde 3B kamera olan bir robot kafanın önünde duruyorlar. Kafa, dikey bir alışveriş arabasının tekerleğine monte edilmiş bir vaziyette bekliyor. Robot kafa, bu ray üzerinde tekerlekle ileri-geri hareket edebiliyor. Robotun gözündeki kameralar, sizin hareketlerini tekrar ettiği için kendinizi arkanızda bir gözden izliyorsunuz. Böylelikle kamera, robot kafadan size görüntü aktarırken VR gözlükten izleyen kullanıcıya da canlı bir video akışı iletiyor.
Robot, gerçek zamanlı olarak kafa hareketlerini taklit ediyor. Bu da kullanıcının çevresine bakmasına ve çevresini gözlemlemesine olanak tanıyor. Robotun ayrıca iki de kulağı var. Daha doğrusu sizin onun olduğu yerden duyabilmeniz için iki adet çevredeki sesleri sizin gibi algılayan mikrofonu. Böylelikle sadece görsel değil işitsel de bedenden uzaklaştığınız için deneyiminiz yoğunlaşıyor. Üçüncü unsur ise deneyimi daha da fiziki hissedilmesine yardımcı oluyor. Kullanıcının önünde duran otomatik çekiç, kalp atışını taklit etmek için kişinin göğsüne saniyede bir kez tıklatıyor. Frank Kolkman, deneyimin sonuna bir ayna da ekledi. Böylelikle kullanıcılar robotun onlara dikkatlice bakan yansımasında kendilerini görebildiler.
Gerçek, Bedenen Hissedilen Midir?
Frank Kolkman, beynimizin, saptanmış bir sesin konumunu belirlemek için zamanlama ve tonda ufak farklılıklar kullandığını söylüyor. Aynı etkiyi video iletiminde de kullanıyor. Kulakları vücuttan çıkarıp farklı bir yere yerleştirerek konum ve varlık duygusunun kesilmesini sağlıyor. Tasarımcıya göre, vücudunuzun dışındaki varlık deneyimi, gerçeklik algısını kıracak kadar inandırıcı olabiliyor. Sonuçta zihinsel olarak neler olup bittiğinin farkındayız. Deneyimlerin en güçlü olduğuna inanıyoruz, ancak duyularımız bizi aksi yöne ikna etmeye çabalıyor.
Frank Kolkman, hastanelerde hastaların kaldıkları süreyi iyileştirmek yerine, hasta hastaları canlı tutmaya fazla odaklanıldığını söylüyor. Tasarımcıya göre ölüm korkusu ve tecrübesi ihmal edilmiş bir konu. Tasarımcı ölümü çevreleyen endişelerimizi tedavi etmeye başlamış olsak, ölme sürecinin daha rahat hale gelebileceğini savunuyor.
2015 yılında Royal College of Art’tan mezun olan tasarımcı Frank Kolkman, Outrospectre’ın bir sonraki adımında projenin bilimsel olarak kullanılıp kullanılamayacağını test edecek.
Görsel: flickr/Waag Society