2008’de Myspace’ten Olmadı Kaçarız şarkısını yayınladıklarından beri Büyük Ev Ablukada dinleyicilerinin hayatında. Özellikle 2010’da canlı kayıtları, radyo kayıtları derken elden ele, kulaktan kulağa gezdi şarkıları. Şimdiye dek iki stüdyo albümü yayınladılar. Aslında bir canlı kayıt ile birlikte 3 albüme sahipler. Geçtiğimiz günlerde de ilk resmi müzik videolarını Fırtınayt albümünden Hepsine Ne Fena şarkısına hazırladılar.
Hepsine Ne Fena’nın müzik videosu internette çok paylaşıldı. Sadece kişisel olarak değil basın ve müzikle ilgilenen yayınlarda bu videoya ilgi gösterdi. Video Tophane Rıhtım Stüdyosu ve Çıplak Ayaklar Kumpanyası’nda çekildi. Videonun başında dans ederek şarkı söyleyen Bartu’yu görüyoruz ve synth’lerin arttığı bölümde Bartu bir anda animasyon bir dünyaya düşüp hafif saykodelik bir etkinin içinde kayboluyor. Videonun yönetmenliğini de Fatih Yılmaz yapıyor. Biz de müzik videosunun perde arkasını merak ettik ve Fatih’le neler olduğunu konuştuk. Lafı uzatmadan Fatih’le gerçekleştirdiğimiz röportaja geçiyorum ben.
Hepsine Çok Eğlenceli Kamera Arkası
Büyük Ev Ablukada (BEA) genellikle video çekimi yapmayan bir grup. Ekip nasıl oldu da sizinle iletişime geçti ve video fikri ortaya çıktı?
Fatih Yılmaz: Biz aslında çok eski kalabalık bir arkadaş grubuyuz. Bu arkadaş grubunun içerisinde tiyatrocular, müzisyenler, oyuncular, tasarımcılar, yönetmenler, reklamcılar, yaratıcı yönetmenler ve benzer yaratıcı işlerle uğraşan insanlar var. En başından beri aramızda kim ne üretirse herkes birbirine yardımcı oldu ve katkıda bulundu. Büyük Ev Ablukada’yla da en başından beri beraberiz. Logosundan internet sitesine, akustik videolarından fontlarına kadar hep birlikte, bizler yaptık. Bu tip yaratıcı işlerle uğraşan insanlar olarak hepimiz bu meziyetlerimizi ticari işlerde kullanıyoruz ve bu gibi durumlar kendi istediğimizi gerçekten yapabildiğimiz alanları yaratıyor. Serbest olarak yaratıcılığımızı ortaya koymak da hepimizi en çok memnun eden şey oluyor.
Bu videoyu da aslında bir “müzik videosu ya da klip çekelim” kararı ile çekmedik. Genel olarak insanlar şarkıları YouTube üzerinden dinledikleri için, grup YouTube’a koyacağı tüm şarkılara bir şeyler yapmak istemiş. Youtube’da şarkıları dinlerken hareketsiz bir imaj durması yerine ne yapılabilir sorusundan, her şarkıya küçük bir animasyon yapılabilir fikri ortaya çıkmış ve animasyonları yapmak için arkadaşlarımızdan biriyle anlaşmışlar.
Daha sonra bu animasyonlar tasarlanmaya başlayınca her şarkı için bir animasyon yapmanın çok zor bir iş olacağı ortaya çıkmış ve bazılarını video uzerinden yapma kararına varmışlar. Bu arkadaş grubu içerisinde genel olarak ilk refleks herkesin kendi işini kendi çözmeye çalışıyor olması, tabii kimseye yük olmamak için. İşin içinden çıkamaz bir durum olduğunda da arkadaşlarımızdan yardım istiyoruz. Bu video ihtiyacını kendi başlarına çözmeye çalışırken ortaya çıkan sonuçlardan memnun kalmamışlar. Tam bu noktada “bu arkadaş grubundaki yönetmen” olarak beni aradılar. “Fatih bize yardım eder misin, bir şeyler çekelim” dediler. Ben de yardımcı olmak için konuya dahil oldum. Bartu’nun aklında kabaca bir fikir vardı. Bir araya geldigimizde bu fikir üzerine daha ne koyabiliriz diye baktık ve bir çekim planı çıkarıp çekim tarihini belirledik.
Çekimler nasıl gerçekleşti?
Fatih Yılmaz: Çekimlerin ilk kısmını herkesin düşündüğünün aksine geçen yaz yaptık. İlk bölümü çekmek için 2-3 kere tarih belirledik fakat kalabalık bir ekibi bir araya getirmek gerçekten zor. Bir türlü belirlediğimiz tarihlerde bir araya gelemedik. Stüdyo kapanmak üzereydi ve çekimleri yapamamıştık. Videoyu anahtarı teslim ettikleri son gün çekebildik. Grup üyelerinin tümünün videoda olmasını planlıyorduk aslında, fakat yine herkes bir yerlerdeydi (grup olmak zor). Bir tek Mert gelebildi ve onu da videoda sürekli bir yerlerde görünen basçı olarak kullanma fikri çekimler sırasında çıktı. İlk günün çekimleri biter bitmez animasyonu yapacak olan arkadaşlarımızla paylaştık fakat çektiğimiz videoyu fazla iyi buldu ve bunun finaline bir şey çizemeyeceğini söyleyerek projeden yavaşça uzaklaştı. Video 6 ay gibi bir süreyle kenara alındı ve sonuna ne yapabiliriz diye uzunca bir süre düşündük. Bulduğumuz her fikir kötü bir reklam filmi fikrine doğru gidiyordu hep, memnun kalmayıp vazgeçiyorduk.
En sonunda doğru olan finalin başta konuştuğumuz gibi animasyon olması olduğuna karar verdik. Ama bu animasyon bölümününde videonun tansiyonunun tırmandığı noktaya uygun bir tansiyonda olması gerekiyordu. Finale uygun animasyon dilini rotoskop tekniğiyle yapabileceğimizi fark ettim, fakat final bölümünü oluşturacak 1,5 dakikalık bir animasyonu hakkını vererek yapmak gerçekten çok emek istiyordu. Bu da bütçe ya da zaman demekti. Düşük bütçeli bir müzik videosu olduğu için de tek çözümümüz çok zaman harcamaktı.
Çektiğimiz görüntü üzerinden birkaç test yapıp fikrin oluru var mı diye baktım ve yeniden bir çekim tarihi belirledik. Animasyon kısmında nasıl bir dünyaya gireceğimizi, neler olacağını tasarlayıp buna gore çekilmesi gereken sahneleri belirleyip iki gün daha çekim yaptık.
Çekimlerin sizi zorlayan tarafı ne oldu?
Fatih Yılmaz: Videonun ilk bölümünün tek plan olması çok zorlamasa da ilk zorluklarımızdan biriydi. 3:30 gibi uzun süreli bir tek plan sahne çektiğinizde içerisinde gerçekleşen olayların zamanlamalarını ve oyunlarını tutturmak oldukça zor oluyor. Dans eden kalabalık figüran olmadığı için kontrolsüz olması biraz zorlayıcıydı, buradan arka köşede Gangnam dansı yapan kıza sevgilerimi yolluyorum. 🙂
Asıl zorluk sonradan planlanan animasyon için olan kısımları çekmekti. Planladığım sahneleri ayrı ayrı çekip birleştirip yine tek planmış gibi göstermek ve rotoskoba uygun çekmek çok zor oldu. Görüntü yönetmenimiz Yigit Akbıyık’la teknik sıkıntıları ve detayları çözmek için çok uğraştık.
Minik, Kısa Videolardan Büyük Bir Videoya Dönüşüm Süreci
Animasyonlar nasıl son şeklini aldı? Tasarım süreci nasıl ilerledi?
Fatih Yılmaz: Aslında grafik tasarım ilk yaptığım işlerden. Film çekmeye başlamadan önce grafik tasarım, hareketli grafik tasarımı, illüstrasyon, fotoğrafla çok uzun sure ilgilendim ve bu alanlarda uzunca süre reklam ajanslarında çalıştım. Daha önce de “Rokkas vs Sukkas” adını verdiğimiz bir proje ile animasyonlar ve yerleştirmeler üzerine illüstrasyonlar yapmıştık. Bu müzik videosunda da illüstrasyon ve animasyon kısımları icin Rokkas olarak eski bilgilerimle yer aldım.
Animasyonlar için önce bir dil oluşturmak gerekiyordu ama bu dilin gerçek bir dünya olmasını istemedik. Şarkının final bölümündeki sözsüz ve sadece sololardan oluşan dans kısmıyla tutarlı, soyut ve detaysız bir dünya yaratmak istedik. Bunun için 1-2 hafta kadar illüstrasyonlar yapıp Mondrian, Kandinsky, Matisse, Miro’nun işlerine bolca baktım. Bu soyut dünyayı animasyon olarak nasıl yapabilirim, sahnelerin geçişlerinde nasıl kullanabilirim bunun örneklerini denedim. Uzun bir çalışmayla eski obje tasarımlardan ve çeşitli çalışmalardan 35 ayrı renk paleti çıkardım. Tüm kararları ve stili netleştirdikten sonra rotoskop için çektiğimiz tüm sahneleri akıcı bir şekilde kurgulayıp, geçişler için sahneleri yeniden ölçeklendirdim. Videonun akışının bozulmaması icin saniyede 25 kare olmak üzere 3000 karenin rotoskobuna başladım. Animasyonun tam bu kısmında Kutberk Kaya bana katıldı. Rotoskop ve animasyonların bir kısmında çok yardımcı oldu. Tüm parçalarıyla ortalama 25.000 kare çizim yaptık Kutberk’le beraber. Tüm bu rotoskop ve elle yapılan geçişlerin bir kısmı bitince de bütün sahneleri bir araya getirip geçişlerin bir kısmını After Effects programında tamamladım. Çok iş gücü gerektiren, yorucu ve uzun bir süreçti. Kış mevsimini geçirmek için güzel bir yoldu ama bir yandan da.
Prodüksiyon ekibinde kaç kişi görev aldı?
Fatih Yılmaz: Çekimlerin ilk gününde çekim ekibimiz 7-8, dansçılarla birlikte 70 kişi kadardı. Animasyon için yaptığımız çekimlerde bu 7-8 kişilik ekip tekrar bir araya geldi. Pek bakılmaz ama YouTube’da videonun altındaki künyeye herkes bakarsa mutlu oluruz.
Çekimlerde hiç komik anlar yaşandı mı?
Fatih Yılmaz: İlk gün yaptığımız çekim çok kalabalıktı ve yönetimi zordu, pek eğlenceli anlar yaşayamadık. Tek plan çektiğimiz için daha çok müziğin kesilmesi ve bütün çektiğimiz sahnenin ziyan olması gibi durumlar yaşadık. Animasyon için yaptığımız çekimler çok daha eğlenceli ve serbest bir set ortamı yarattı. Bartu rotoskoplanacağı için çekilen görüntünün içine birilerinin girmesi hiç problem yaratmıyordu ve komik anlar yaşanıyordu. Herkesin çoraplarıyla Çıplak Ayaklar Kumpanyası’nda gezindiği bir gündü. Bartu’nun sörf yaptığı sahneyi çekerken kaykaycımız Furkan’ı Bartu gibi giydirmek eğlenceliydi, sahte altın bir kolyesi bile vardi. Önümüzdeki haftalarda da bir kamera arkası kurgusu yapıp yayınlayacağız.
BEA hayranlarıyla grup nasıl iletişime geçti? Videoda oynayan kişiler nasıl seçildi?
Fatih Yılmaz: Büyük Ev Ablukada, Facebook üzerinden hayranlarına “çekime katılmak isteyen olur mu” diye sordu ve çok fazla insan katılmak istedi. Çekim kapalı, küçük bir alanda yapılacağından 60 kişilik bir kalabalığın yeterli olacağını düşündük ve seçilen kişileri tarih saat mekan bilgisi vererek çağırdık.
BEA’nın başka videolarında da birlikte çalışmayı düşünüyor musunuz? Ya da ufukta başka sanatçılarla müzik videoları var mı?
Fatih Yılmaz: Büyük Ev Ablukada’yla Eylül’de yeni bir video daha çekmeyi düşünüyoruz. Geçen hafta Gözyaşı Çetesi’ne yeni albümleri için, yaratıcı yönetmenliğini ve görsellerini Antilop’un yaptığı bir performans videosu çektik, önümüzdeki ay onu yayınlayacağız. Bu videonun gördüğü ilgiden sonra başka sanatçılarla da yeni video fikirlerinin paylaşıldığı toplantılar yapmaya başladık. Büyük Ev’den Gülin’le de solo projesi icin hemen bir şey çekmek istiyoruz. Müzik videoları çekmek ve yeni, yaratıcı şeyleri serbest bir kafayla yapmaya devam etmek istiyorum. Sürekli reklam filmleri içinde, ticari işlerle ilgilenirken müzik videosu çekmek istediğiniz şeyi özgürce yapabilme imkanı sunuyor.
Müzik videosu çekmek mi reklam çekmek mi daha zor?
Fatih Yılmaz: İkisi çok farklı içerikler tabii. Biri sanatçının, grubun, şarkının anlattığı duruma uygun bir dünya yaratmakla ilgiliyken diğeri çok daha başka kararların alındığı, markanın hedef kitlesiyle kurmak istediği iletişimle ilgilenen yüksek bütçeli işler. Sorumlulukları ve içerikleri bambaşka olsa da her ikisinde de eğlenceli ilginç şeyler yapmak çok keyifli oluyor. Benim için önemli olan içeriğin standart bir formatta olup iş görmesinden çok, ilginç şaşırtıcı bir tarafının olması ve izleyeni şaşırtabilmesi.
Görsel: Fatih Yılmaz