Birbiriyle etkileşime giren geometrik paneller ve kareleme yöntemleri, estetik bir yaklaşım olarak illüstrasyonlarda yaygın bir şekilde kullanılıyor. Toma Vagner’in müzikten, Japon sakız kağıtlarından ve oyuncaklardan esinlendiği illüstrasyonları bunun en güzel örneklerindendi. Evan M. Cohen’in soyut hikayeleri, Ori Toor’un tamamen doğaçlama çizdiği kompozisyonları ve María Medem’ın meditatif sahneleri de unutulmazlarımız arasında. Vladimir Hadzic de bu gruptaki sanatçıları anımsatan özgün yaklaşımıyla tanınıyor.
Temiz çizgilerin ardında bir kargaşa yığını var
Grafik tasarımcı ve illüstratör Vladimir Hadzic, Belgrad’da yaşıyor. Temiz ve renkli grafik formlardan oluşan illüstrasyonlar, posterler ve animasyonlar üretiyor. Çalışmalarının konuları çoğunlukla kişisel düşüncelerine ve duygularına dayanıyor. Çalışmalarında, sembolist ve sürrealist etkiler de yakalamak mümkün. Genellikle izleyicide gizem ve belirsizlik duygularını tetiklemeyi hedefleyen görüntüler yaratıyor. Üretim sürecini baştan sona dijital ortamda gerçekleştiriyor.
Vladimir Hadzic, yaratım sürecinin oldukça spontane ve hatta bazen kaotik olabildiğini belirtiyor. Bu yaklaşımının aksine yaratmaya meyilli olduğu görüntüler oldukça sistematik, net ve temiz. Biten projelerinin çoğunun arkasında büyük bir kargaşa yığını olduğunu vurgulayan sanatçı, sonucun tam aksi yönde görünmesini ironik buluyor.
Hadzic temelde sanatla ilgili her şeyi keşfetmek dışında, dil öğrenmeyi çok seviyor. Müzik, bisiklete binmek ve video oyunlarını da ilgi alanları dahilinde. Çalışmalarında da bu popüler kültür etkilerini görmek mümkün. Pop kültür hakkında okumaktan, eleştirilerinden ve genellikle sadece ona yatırım yapmaktan gerçekten zevk alıyor.
Vladimir Hadzic’in çalışmalarını Behance profili, Twitter’ı ve Dribble’ı üzerinden takip edebilirsiniz.
Görsel: Vladimir Hadzic