Her geçen gün bir başka ülkenin uzay yarışına katıldığı, düzinelerce uydunun düzenli bir şekilde yörüngeye gönderildiği, uzaya araba gönderip reklamını yapabildiğimiz bir zaman diliminde yaşıyoruz. Her ilerleyiş yeni bir soruyu doğuruyor ve o bariz soruyu sorduruyor: Sırada ne var?
Web Summit’in bu oturumunda Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi’nin Jonathan McDowell’ı ve Secure World Foundation’ın Peter Martinez’i yıldızların arasına çıkıp, bundan 30 yıl sonra uzay endüstrisinde nerede olacağımıza baktılar. 2050 uzak bir tarih gibi gelebilir; ancak, bir insan ömrü süresinde, Dünya’yı hiç terk etmemiş olmaktan, güneş sistemindeki birçok gezegeni ziyaret etmeye geldiğimizi hatırlayın! Değişim kaçınılmaz.
Uzay hukuku yükleniyor…
Geleceğe gitmeden önce, oyunun kurallarını belirlemeye ihtiyacımız var. McDowell uzayda endüstriyel devrim olduğunu söylüyor; uzay teknolojisi üstel bir büyüme gösteriyor. Kısa sürede 2’den 20 bine çıkan uydular ise uzay trafiğini kontrol edecek bir mekanizmanın eksikliğini hissettiriyor.
Martinez ve McDowell devletlerin kısa süre içinde uzayla ilgili yasalar çıkarmaları gerekeceğini söylüyorlar. Martinez’e göre bu yasalar başta ulusal ölçekte başlayıp, sonrasında globalleşecekler. Uzay trafiği kontrol edilmeye başlandığında ise gelişimin önü hiç olmadığı kadar açık olacak.
Martinez uzay yarışının ilk 50 yılına baktığımızda, tekelleşme görsek de; şuan çoğu ülke uzay yarışına katılmış durumda diyor. Özel şirketlerin ve orduların da uzayla ilgili hedeflerinin olduğu düşünülünce, bir sürü senaryodan bahsetmek mümkün oluyor.
Martinez’e göre en olası senaryolar şu şekilde:
1) ‘2001: A Space Odyssey’ tarzında, uzayda insan galibiyeti
İnsanların uzayda otobüse biner gibi gezindikleri, başka yörüngelerdeki otellerde kaldıkları, Jüpiter’e insan yolladıkları bir gelecek… Özel sektör ve devletlerin birlikte çalışmasıyla, insanların Güneş sistemine yayıldıkları, Stanley Kubrick’in kaleminden çıkmış bir gelecek görebileceğimizi belirtiyor Martinez.
2001: A Space Odyssey (1968) pic.twitter.com/AYBbjj7IXr
— mark (@honey_whiskey1) November 28, 2020
2) Elysium: Zenginler için uzay
Özel şirketlerin devletin önüne geçmeleri sonucu, ticari amaçlarla kullanılan bir uzay deneyimi olabileceğini belirtiyor. Elysium filmindeki gibi, uzay sadece çok zengin insanların gidebileceği, çok az kişi için fırsatlarla dolu bir yer olabilir.
3) Dünya malı Dünya’da mı kalır?
Bu belki de aralarında en umutsuz olanı. Küresel ısınma ve diğer insana bağlı sorunların devleti ve özel şirketleri fazlasıyla meşgul etmesi sonucu, uzay endüstrisi geri kalırsa; Dünya’ya bağlı kalabiliriz diyor. Bu senaryonun Dünya’nın katastrofik bir kazaya kurban gitmesiyle son bulabileceğini düşünüyor.
Mad Max: Fury Road (2015) pic.twitter.com/SwOyp2bt5h
— Films to Films 📽️🎬 (@FilmstoFilms_) December 1, 2020
4) Askeri sebepler
Uzayın, devlet ve ordunun tekeline geçmesi ve daha fazla uzay çöplüğünün oluşması sonucu; uzay ticari amaçlarla kullanılamayacak kadar “çirkin” bir yere dönüşebilir diyor Martinez. Uzay, sadece ordu ve devletin ihtiyaçları için kullanılan, milletleri ise Dünya’ya hapseden bir yer olur.
"Prevent the militarization of space!
[on bullet] US Army"
(Soviet Union, 1980s) pic.twitter.com/tecrPd6IPl
— Communist Posters (@CommunistPoster) July 13, 2020
McDowell’a göre şuanki gidişat ikinci senaryo yönünde. Ticari amaçlı kullanımın, özellikle SpaceX’in hamleleriyle, üstel bir büyüme gösterdiğini söylüyor. Martinez de bunu onaylıyor. Ancak ikisi de birinci senaryonun mümkün olduğu bir geleceği düşlüyorlar ve istediğimiz gelecek için çalışmamız gerektiğini söylüyorlar.
Görsel: Web Summit, Pikist