Her bölümü ayrı bir distopik macera olan Black Mirror, 2011’den beri bize yakın gelecek tahminlerini izletmeye devam ediyor. Artık bir bilimkurgu dünyasının içinde yaşadığımız için izlerken hep gerçekleşmesi çok yüksek bir olasılık gibi geliyor. Kuvvetle muhtemel bizim geleceğimizde olmasa bile olasılıklar içerisinde olacak ama Black Mirror ekibinin bize gösterdikleri. Sonuçta hayaller gerçekleri şekle büründürtüyor.
2011’de hayatına Channel 4’da “bir İngiliz teoriciliği” olarak başlayan Black Mirror, son iki sezondur artık bir Netflix Originals, yani Netflix yapımı. Netflix, Cuma’dan beri Black Mirror 4. sezon için üç fragman yayınladı: Arkangel, Timsah ve Black Museum. Arkangel, bir annenin çocuğunu koruması ve ne kadar ileri gideceği üzerine gibi duruyor. Timsah ise, bir olayı aydınlatmaya çalışan insanların hafızasındaki boşluklar ve bunları hatırlamaları üzerine.
Kontrol: İyi Ebeveynliğin Anahtarı Mı?
Black Mirror 4. sezon ilk bölümü olan Arkangel (Archangel) bölümü Oscarlı ünlü oyuncu Jodie Foster tarafından yönetiliyor. 2000 yaşındaki yaşlı bir amcanın(belki de robottur bilemiyoruz ki), her halinden ana karakter olduğu belli olan anneyle parkta “biz eskiden çocukları dışarı salardık, keh keh” diye konuşmasıyla fragman başlıyor. Herhalde Arkangel bölümünde çocukların artık iyice küçük bir fanusta, korunaklı şekilde yetiştirildiği bir geleceğe gidiyoruz. Annesi Sara’yı parkta oynarken bir an için gözden kaçırıp panik oluyor fakat çocuk bulunuyor. Zaten bulunmasa hikaye olmaz, izleyemeyiz. Çocuk bulunsa dahi belli ki anne bunun travmasını atlatamıyor ve fragmanından bölümün esas konusunun orasıyla alakası olduğu her halinden belli olan yere çocuğunu götürüyor. Etrafa dehşetle bakan anne, belli ki yaptığından emin değil ama çocuğunun kafatasına bir implant taktırmaktan emin. Ben şahsen bunun Arkangel olduğunu, yani bir takip ve kontrol sistemi olduğunu düşünüyorum. Ama belki de yaşlı amcanın 2ooo yıl daha yaşamasını sağlayan bir yazılım da olabilir. Sonuçta dizinin yazarları bizi ters köşeye yatırmak isteyebilirler. Ki genelde de yapmak istiyorlar.
Anılarımız Ne Kadar Bizim ve Özel?
Timsah (Crocodile) ise Black Mirror 4. sezonunun üçüncü bölümü diye geçiyor imdb’de. Oscar ödüllü Birdman’de rol alan Andrea Riseborough da bu bölümün oyuncularından. Bu bölüm için fragmandan anladığımız anılara erişebilen ve onları hatırlamamızı ya da izlememizi sağlayan bir makine var. Benim fragmandan anladığım makine sayesinde yayaya çarpanı buluyorlar ama makineyle bunu hatırlayan kişi başka şeyler de hatırlıyor. Yani öyle gibi duruyor. Timsah da herhalde o makinadır ya da diğer hatırlanan olayın ana ögesidir. Makine eğer o küçük kareyse açılınca bir timsahı andırmıyor değil. Bakalım fragmanından güzel olduğu belli olan bir bölüm. Artık yayınlandığında göreceğiz.
Burası Korkaklara Göre Değil
Bugün çıkan 4. sezon altıncı bölüm fragmanıyla Black Museum bölümünü de gördük. Black Museum fragmanı izlemezseniz ve siyah kadını görürseniz sadece siyah bireyler üzerine bir müze gibi izlenim uyandırıyor. Aslında değil hatta alakası yok. Black Museum, içerisinde tarih boyunca gerçekleşmiş kara lekeleri ve vahşeti barındıran bir müze. Zaten müzenin de mottosu “Kötü bir şeyse, büyük olasılıkla buradadır”. Siz böyle bir müzeye gidip bunları deneyimleseydiniz, kaçıncı eserden sonra orayı terk ederdiniz? Ya da gülme butonu gibi bir butona basıp bu vahşeti durdurur muydunuz?
Black Mirror’ı 23 Kasım’dan beri, bu sene bitmeden yayına alacakları internette konuşuluyor. İlk olarak 25 Ağustos’ta bölüm isimlerinin olduğu bir video yayınlamışlardı. Sonrasında ise 23 Kasım’da film eleştirmenlerine gönderdikleri mail ve altı bölümün isimlerinin imdb‘de yayınlanmasıyla yeniden konuşulmaya başlanan Black Mirror, diğer fragmanları da hızla yayınlayacaklar gibi. Zaten 29 Aralık’ta da yayında olacaklarını açıkladılar.
İlk sezondan beri protest tavrını sürdüren Black Mirror hep izleyicileri ikiye bölüyor. Çünkü herkesin “favori Black Mirror bölümü kendine” gibi bir durum var burada. Herkesin genel olarak beğendiği bazı bölümler var ama herkesin favorisi net farklı oluyor. Channel 4’u bırakıp Netflix Originals olmasıyla birlikte distopik konulardan biraz daha fütüristik bir temaya kayıyor diyebiliriz. Zaten bir distopyanın içerisinde yaşadığımız için belki de bize fütüristik geliyor olabilir. Kötünün iyisi mantığında. Ama ileride bilimkurgunun alacakaranlık kuşağı olarak anılacağı kesin. Hatta şimdiden anılmaya başladı. Black Mirror, beğenin ya da beğenmeyin artık bir kült. Herkesin hakkında bir üretim yapmak istediği bir popüler kültür metası. O kadar ki geçen seneki çizgi romandan çıkmış gibi duran illüstrasyon çalışmasını da hatırlatmak isterim.
Görsel: Netflix, Instagram ve YouTube