Teknoloji; sadece dijital dünyayı ilgilendiren bir konu değil elbette. Dünyada teknolojiyi odağına koyan ilginç markalar çok. Bunlar biri de etsiz bir dünya hayali kuran ve et ikame ürünleri üreten Impossible Foods. Web Summit 2020 kapsamındaki basın toplantısında firmanın CEO’su Patrick O. Brown; hem marka hakkında ilginç bilgiler verdi, hem de katılımcıların sorularını yanıtladı.
Etsiz burger, etseverler için asla olamayacak bir ürün gibi düşünüyor insan. Sanıyorum firmanın ismi olan “Impossible” tam olarak da buradan geliyor, zira iddiası imkansızı başardıkları yönünde. Tamamen sebze bazlı olan Impossible burgerler, köfteler ve sosisler görünüşleriyle etten farksız. Peki ya tat?
Yeter ki tadına bak!
Et ikame ürünlerinin lezzetsizliğine ve bunun genel olarak tüm segmentte yarattığı ön yargıya dikkat çeken Brown, insanları Impossible konusunda ikna etmek için bir kere tatmanın yeteceğini söylüyor. Ürünün lezzetinin en azılı etseveri bile ikna edebileceğini söyleyen Brown, tadım yapanların %75’inin ürünü tekrar aldığını belirtiyor.
Hatta bu konuya analog ve dijital fotoğraf makineleri üzerinden güzel bir örnek veriyor. İlk çıkan son derece basit dijital makinelerden 10 yıl sonra Kodak’ın iflas ettiğini anlatan Brown, Impossible’ın etsiz et ürünlerinin de aynı şekilde etin yerini alabileceğine inanıyor çünkü hem sebze tabanlı, hem sağlıklı, hem de et kadar iyi!
Gıda değil, teknoloji firması!
Bugün ülkemizdeki marketlerde bile kolaylıkla bulabildiğimiz vejeteryan ürünlerden ne farkı var peki? Impossible’ın farkı kendini bir yiyecek üreticisi olarak konumlamaması. Brown’a göre Impossible Foods, çok ciddi bir bilim ve teknoloji firması. Ürünün ardında kapsamlı bir AR-Ge çalışma, ciddi bilimsel temelleri olan dayanaklar ve karmaşık bir üretim süreci var. Internet sitelerinde söylendiği üzere, ete tadını verenin ne olduğunu bulmuşlar (bkz. heme) ve bu bilgiyle sebzelerden et üretimine geçmişler.
Yakın gelecekte fitoplankton kullanımı da üretime entegre etmeye düşünseler de şu an için ürünlerin tamamı sebze bazlı. Brown, protein kalitesinin ise et ürünleriyle eş değer olduğunu belirtiyor. Bunun yanı sıra et ürünlerindeki hormonlar, antibiyotikler yok. Ürünlerin ardındaki bilimsel süreç çok karmaşık ama içerisindeki malzemeler tanıdık: Patates ve soya.
Sürdürülebilirlik odaklı vizyon
Impossible Foods, PETA gibi kurumlardan farklı olarak misyonunu hayvanlar üzerinden tanımlamıyor. Firmanın savaştığı konu hayvan haklarından ziyade et üretiminin dünya üzerinde bıraktığı karbon ayak izi. Dünyanın doğa üzerinde en yıkıcı yiyecek üretim şekli olan hayvancılığa etsiz, sürdürülebilir bir alternatif sunmak istiyorlar. Hatta alternatif de değil, hayvancılığın yerini almak. Et tüketiminin azaltılması hem bireysel olarak karbon ayak izimizi düşürmemiz, hem de makro ölçükte daha az CO2 salınımı, daha az su tüketimi, daha az toprak işgali anlamına geliyor.
Impossible ürünleri şu anda ABD’de Walmart’tan Target’e 15.000 süpermarkette bulunabiliyor. Michelin yıldızı restoranların menülerinde kullanılıyor. Önümüzdeki yıl Çin piyasasına girmeyi planlayan markanın hedefi büyük: 2035’e kadar etin tamamen yerine geçmek!
Görsel: Impossible Foods