Son yılların yükselen trendi dijital moda, teknoloji ve moda arasındaki etkileşimin daha da artacağını gösteriyor. Bu eğilimin ardında, insanın dijital kimliğinin yavaş yavaş fiziki varlığının önüne geçmesi ve oyun dünyasındaki gelişmelerden tutun da iklim kriziyle (moda endüstrisi dünyada en fazla kirlilik yaratan ikinci endüstri) ilgili endişelere kadar çeşitli nedenler yatıyor. Nereden bakarsanız bakın olumlu karşılanan bu eğilim, kendi pazarını da hızla inşa ediyor. Bu noktaya aşama aşama nasıl geldiğimizi, insanların nasıl gerçekte var olmayan giysiler satın aldığını, hangi markaların bu alanda neler yaptığını, sanal influencer’ların (sanal modeller) nasıl bir tanıtım aracı haline geldiğini dijital moda haberimizde detaylı olarak incelemiştik. Kongo kökenli ABD’li kadın giyim markası Hanifa’nın yeni koleksiyonunu 3B render’lanmış giysilerle Instagram’da canlı yayında tanıtması da moda-teknoloji ikilisinin geleceği hakkında hepimize yeni öngörüler kazandıracak türden bir gelişme oldu.
Hayalet mankenler ve sanal defile
Hanifa’nın Pink Label Congo adlı yeni koleksiyonunu tanıttığı dijital podyum şovu, 22 Mayıs’ta IGTV üzerinden canlı olarak yayınlandı. Koleksiyondaki parçaları, hayalet modeller taşıdı. Pek çok kişi bu sanal modelleri pandemi nedeniyle ortaya çıkan bir çözüm olarak yorumlasa da Hanifa’nın kurucusu Anifa Mvuemba, tasarımların örnek modellerini hazırladıkları süreçte uzun bir süredir sanal figürler kullandıklarını belirtmiş. Karantina süreci, bu sanal modellerin tanıtım aşamasında da rol almasında etkili olmuş elbette. Mvuemba, tasarımlarında olduğu gibi, 3B modellerinde de gerçek kadınlardan ilham aldıklarının altını çizmiş.
Bu arada bu koleksiyondaki parçalar fiziki olarak gerçekten satıldığını vurgulamam gerek. Yani haberin giriş kısmında bahsettiğim o yalnızca sanal ortamda var olan tasarımlardan değiller. Öte yandan şunu da belirtmem lazım; dijital moda ürünlerinin de bazıları fiziki ortamda satışa sunuluyor ya da tüketici talebine göre fiziki ortamdaki bazı tasarımlar dijital moda ürünü olarak satışa sunulabiliyor. Dolayısıyla dijital moda ve gerçek dünya modası arasında hala bir köprü var.
Fiziksel dünyadaki defilelerin aksine herkesin ön koltuklardan izleme şansı yakaladığı sanal defile 10.000’i aşkın izleyiciye erişmiş. Sanal defile, canlı olarak Instagram’da yayınlanmasının ardından Twitter ve diğer sosyal ağlarda da yayınlanmış, viralleşmiş ve “çığır açıcı” olarak nitelendirilmiş.
Mvuemba’nın koleksiyonunun ilham kaynağı, kendi ülkesi olan Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve özellikle de bu ülkenin “görkemli kadınları”. Ülkenin unsurlarını giysilerin detaylarına, dikiş ve renklerine yansıtmış. Kongo bayrağındaki renkleri olan kırmızı, mavi ve sarı koleksiyonda ağır basıyor. Kırmızı acıyı sembolize ediyor, mavi barışı temsil ediyor ve sarı umut anlamına geliyor.
Özellikle, ülkenin başkenti Kinshasa’nın (Kinşasa) adını taşıyan Kinshasa Backless Mini Dress’in, Kongo bayrağından alınan bu üçlü renk paletiyle yaratıldığı görülüyor. Bu elbise, tasarımcıya göre Kongo halkının tarihindeki gücü yansıtıyor. Kongo Nehri’nin basılı olduğu ipek elbiseler de yine ülkeye dair birer güzelleme niteliğinde.
Mvuemba ayrıca Orta Afrika’nın tarihi boyunca sahne olduğu ve hala devam sosyal ve ekonomik adaletsizlikler hakkında farkındalık yaratmayı hedefliyor. Bölgedeki eşitsizliklere ışık tutmak, yasadışı koltan madenciliğinde (cep telefonu ve dizüstü bilgisayarlar gibi tüketici elektroniği ürünlerinde kapasitör olarak kullanılan bir mineral) zorla çalıştırılan işçilere dikkat çekmek istiyor. Böylece çözümün bir parçası olabilmeyi hayal ediyor. Bu amaçla Hanifa’nın, Collette tişörtünün satışlarından elde edilen gelirin %20’si yasadışı koltan madenciliği ile mücadeleye bağışlanıyor.
Görsel: Instagram