90’z sergisiyle doğan ve Villianz, Canavarz sergileriyle kendini duyuran Türkiye’nin en yeni sanatçı kolektiflerinden Krüw‘ü parçalarına ayırmaya devam ediyoruz. Serimizin 7. bölümünde duvar resmi sanatçısı Cins ile birlikteyiz.
Krüw’ün üyeleriyle yaptığımız röportajların tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
1984’te Ankara’da doğan Cins, yaşamına ve çalışma hayatına İstanbul’da devam ediyor. Katıldığı sergilerde ve ürettiği işlerinde “Cins” takma ismini kullanan sanatçı, graffiti ve sanat birikiminin temellerini lise döneminde atmaya başlıyor. Aldığı grafik tasarım ve sonrasındaki görsel iletişim tasarımı lisansüstü eğitimiyle beraber üretim disiplini bugünkü halini almış.
Çalışmalarında küçük yaşlarda etkilendiği çizgi film karakterlerinden, erken yaşlarda tanıştığı graffiti kültürüne; pop-art’tan sürrealizme kadar uzanan bir yelpazeden beslenmektedir. Daha çok grafik bir görsel dil üzerinde temellendirdiği çalışmalarında, şehir duvarları da dahil olmak üzere bir çok mecra ve teknik kullanmaktadır.
Kendisini, oluşturduğu ve halen kendi içinde evrimleşen “organik” olarak adlandırdığı formlarla ifade etmektedir. Bu formlar kimi zaman bir bütünü oluşturan, kimi zaman ise birbirinden bağımsız olarak parçalara ayrılan yapılardır. Et, kemik çağrışımlı bu formları ile; aslında bizlere ait olmayan ama çok da yabancı olmadığımız hissiyatı sağlamak ve bu altyapı üzerine kurulu, kimi zaman soyut, kimi zaman sürreal hikayeler, hisler sunmayı hedeflemektedir.
Cins’in gerek takma ismiyle gerek kendi ismiyle çalıştığı markalar arasında GAP, Converse, Beymen (sergi), Ülker, Turkcell, Filli Boya, Red Bull (sergi), Seranit yer alıyor.
Mural İstanbul 2015
Duvar üzerine çizim yapmak ile kağıt-kalemin tadı farklı mı? Hislerini aktarmak için en uygun alan duvar mı?
Cins: Temelde çok fark var, öncelikle boyutlar büyüyor ve yüzeye, kalemin kağıda değdiği gibi spreyin direkt teması olmuyor. Aslında aynı mantıkta ilerleyen şeyler sadece malzemeler değişiyor. Yaptığım çalışmalarda öne çıkan elementler genelde çizgi ve renk olduğu için kağıt, tuval, duvar pek farklılık göstermiyor ve açıkçası bu şekilde paralellik göstermesini tercih ediyorum.
Benim için en uygun mecra duvar demem pek doğru olmaz, bezen yaptığım bir eskizi ya da fikri, “bu duvara iyi gider”, “bunu da tuvale yapmalıyım” dediğim oluyor.
Nelerden ilham alıyorsun? Tasarım sürecin nasıl başlıyor, nasıl devam ediyor? Üretmeye başladığında aklından neler geçiyor?
Cins: Tasarım süreci aslında birkaç şekilde oluyor diyebilirim, bazı çalışmalara başlamadan önce birkaç gün onun üzerinde düşündüğümü fark ediyorum. Sonra kalem oynatıyorum siliyorum tekrar düşünüyorum gibi ilerliyor… Bazen de, direkt daha doğaçlama şekilde ilerliyorum, özellikle sokakta doğaçlamayı daha çok seviyorum. Planlı ilerlediğim çalışmalarda da mutlaka yapım aşamasında değişikler oluyor, bu da aslında çalışmanın biraz ödevden-hedeften çıkmasını sağlıyor ve benim için daha keyifli bir süreç haline getiriyor.
Çalışmanın yaratıcı kısmındaysa aslında tamamen o işe odaklanıyorum, bir de işçilik kısmı oluyor. O süreçte de bir yığın, konuyla alakasız da olabilen farklı düşünceler içerisinde bulabiliyorum kendimi, terapi gibi aslında.
İlham kısmına gelirsem, direkt olarak bir şeylerden bahsetmem güç olabilir, her şeyden demem daha doğru sanırım. Kendi yaşantım, etrafımda olanlar, gözlemlediklerim, okuduklarım ve duyduklarım büyük ölçüde etkililerdir diye düşünüyorum.
“Gotham” / Villianz
Krüw ile nasıl tanıştın? Onlarca yaratıcı isimle birlikte üretmenin sana ne gibi katkıları oldu?
Cins: Krüw’den daha önceden tanıştığım arkadaşlarım vardı zaten. Ekibin büyük bir çoğunun çalışmalarını da biliyor ve seviyordum. Bir gün Uçman benimle serigrafi sergisi yapma fikrini paylaştı, çok hoşuma gitti ve hemen olur dedim. Lisans yıllarında zaten bu teknikle çok haşır neşirdim. Tekrar baskı yapacak olmak bile başlı başına heyecanlandırdı beni. Sonra ekip toparlanmaya başlayınca bu heyecan daha da arttı. Diğer tanımadığım sanatçılarla tanışmak, sohbet etmek, fikir üretmek Krüw’un en güzel parçası diyebilirim.
Aslında hepimizin birçok ortak noktası var şu hayatı yaşarken ama bir o kadar da hepimiz birbirimizden üretim, düşünce ve tarz olarak farklılıklar gösteriyoruz. Bu durum, hem başkalarını hem kendimi tanımam açısından bana çok katkı sağladı.
Gönlünde yeri bi’ ayrı olan tarafsız bakamadığın işin hangisi?
Cins: Böyle tek bir işten bahsetmem pek mümkün değil, dönemsel olarak değişiyor. Şöyle diyebilirim, genelde benzer çizgide anlayışta işler üretiyorum ama içlerindeki serilerden, farklı anlayışlardan ve tarzlardan bahsedebiliriz. Her yeni başlayan tarzın ilk çıkan çalışması benim için önemli oluyor, mesela “cins” çizgisindeki ilk duvarım, soyut tarzdaki ilk cut-up çalışmam veya sokaktan topladığım çerçeveleri düzenlediğim serilerimdeki ilk işlerim gibi… O çalışmalar bir kapıyı açıyor sonra ben onu devam ettiriyorum. O ilk adım benim için hep çok değerli oluyor.
Çalışmalarında formunu kaybetmiş canlıların varoluş çabası hissediliyor. Bu varlıklar bir bütünün parçası mı? Figürlerin imzana dönüşümü nasıl gelişti?
Aslında formlarım bambaşka bir canlı türüne ait gibi. Kimi zaman daha belirgin bir insana dönüşebiliyor kimi zaman bir hayvana, kimi zaman ise kendi halinde kalıyor. Yine de onları bir figür gibi algılayıp bir hikayenin içine oturtmak mümkün olabiliyor veya tamamen soyut bir kompozisyon olarak da karşımıza çıkabiliyor. Bu durum benim o formlarla farklı şekilde oynamamı kolaylaştırıyor.
Bu çizginin oturma süreci ise epey uzun bir süreçti, bir çok çalışmanın ardından kendi evrimiyle ortaya çıktı. Arada orta okul-liseden beri sakladığım defterlerime, çizimlerime baktığımda o süreci görebiliyorum. Açıkçası, bu evrimin devam etmesini de istiyorum.
Canavarz için hazırladığın Ritual isimli çalışman tüm korkuları bir araya getirmiş bir totemi çağrıştırıyor. Korkuları tek bir noktada toplayıp gözden ırak bir yere koymak mümkün mü?
Cins: Mümkün olsa bile tercih edeceğim bir şey olmazdı belki de. Korkularımız da bizi besleyen, bizi biz yapan duygular arasında. Onlarla yüzleşmeliyiz geyiğine girmek hiç istemem ama ara ara ne durumda olduklarına bir bakmalıyız sanırım 🙂
“Ritual” / Canavarz
Takip ettiğin sanatçılar kimler? İşlerini beğendiğin takip etmemizi önerebileceğin sanatçılar var mı?
Cins: İsimler verem çok zor, hem sanat tarihinden önemli sanatçılar hem de güncel sanatçıları farklı tarzlarına bakmaksızın takip etmek, anlamaya çalışmak önemli bence. Farklı bakış açıları, farklı tarzlar ve teknikler beni heyecanlandırıyor.
Önerebileceğim tek şey sanatsever izleyicilerin yerel sanatçılarına da sahip çıkmaları ve desteklemeleri. Ne yazık ki, bu coğrafyada bazı şeyleri gerçekleştirmek oldukça güç.
Cins’i tumblr, Instagram, Behance üzerinden takip edebilirsiniz.
“joy-stick” / 90’z
Hazine
İştahlı Haller
Rastlantı Otopsileri
Görsel: Cins