Fransız-Kanadalı yönetmen Frédérick Tremblay, stop-motion kısa animasyonu Dolls Don’t Cry filminde güçlü bir ayna içinde ayna etkisi yaratıyor. Bir sanatsal ifade aracı olarak stop-motion’ı alıp, bu sanatı icra edenleri de bu sanatla anlatıyor.
Yaratım süreci, ilişkiler ve varoluş üzerine bir film: Dolls Don’t Cry
Dolls Don’t Cry, aynı stop-motion animasyon üzerinde çalışan ancak duygusal anlamda birbirlerinden oldukça uzaklaşmış olan bir çiftin yaşamına odaklanıyor. Bu çiftin yaşamı üzerinden stop-motion üretim sürecine, ilişkinin yarattığı yalnızlık duygusunun yaratım sürecindeki yalnızlıkla nasıl pekiştiğine şahit oluyoruz.
Filmdeki kadın karakter geceleri çalışıyor; karakterleri ve seti hazırlıyor. Erkek karakter ise fotoğrafçı ve çekimleri gündüz yapıyor. İkilinin uyanık olduğu saatler nadiren kesişiyor. Öte yandan ikisi de bu izole yaşamlarının içinde kendilerini rahat hissediyor gibiler. Bir gece tek başına yemek yiyen kadının bir dolabın arkasında bekleyen kendi kopyasını keşfetmesiyle hikaye daha da ilginç hale geliyor.
20 dakika süren Dolls Don’t Cry; stop-motion sanatını, yaratım sürecini, varoluş felsefesini ve ilişkilerin dinamiğini aynı filmde analiz etmeyi başarıyor. 2017’de yayınlanan film, herkesin yaratıcı pratiklerle kendini iyileştirmeye çalıştığı pandemi günlerinde yeniden ilgi çekerek gündeme geldi.
Görsel: Vimeo