Küresel medya aracılığıyla yıllardır tüm dünyayı etkisi altında tutan standart güzellik algısı herkesi, özellikle de kadınları derinden etkiliyor. Son yıllarda bu standartlara savaş açan, beden olumlama mesajları veren sayısız yaratıcı işle karşılaşıyoruz. Örneğin Karoline Vitto, The Body as Material adlı koleksiyonunda kumaş ve metal parçalardan oluşan tasarımlarıyla kadınların saklamaya itildiği yağ katmanlarını vurgulamıştı. Barselonalı sanatçı Cinta Tort Cartró, kadın bedeninde kusur kabul edilen özellikleri renklendirip yüceltmiş, Evija Laivana ise eBay’de satılan gerçek güzellik ürünlerini kullanarak yarattığı Beauty Warriors adlı fotoğraf serisiyle bu baskıya dikkat çekmişti. SHSadler da Fresh Meat adlı fotoğraf serisinde selfie kültürüne eğilmiş, izleyiciyi güzellik standartlarını hiçe saymaya davet etmişti. Sanatçı Daisy Collingridge ise insan bedenini o kadar ilginç bir yaklaşımla ele alıyor ki, yaptığı kostümler insanı fantastik bir boyuta çekiyor ve beden algısı tartışmalarından bile uzaklaşıp kendinizi tebessüm ederken buluyorsunuz.
Her kostümün kendi karakteri var
Londra’da çalışmalarını sürdüren Daisy Collingridge, ideal güzelliğe sahip kabul edilen bedenlerin tam tersinden ilham alan pembe kostümler üretiyor. İleri yaşlı, kilolu, etleri sarkmış bu kostümler aslında bir kostüm olmanın ötesinde birer giyilebilir heykel ve hatta bir hikaye kahramanı. Onlar kendi bedenleri içinde mutlu, neşeli ve muzip karakterler. Dans ediyorlar, zıplıyorlar, ağaçlarda sallanıyorlar. Collingridge karakterlere Dave, Burt, Clive ve Lippy gibi isimler vermiş ve bu ailedeki her üyenin kendine özel bir karakteri de var.
Sanatçı, kostümlerin “yorgancılığı uç noktalara ilerletmek” için bir egzersiz olduğunu söylüyor. Her yeni karaktere önce kafasını yaparak başlıyor. Elle boyanmış kumaş parçaları plastik peletlerle dolduruyor ve çeşitli şekil ve boyutlarda et parçaları oluşturmak için birlikte dikiyor. Ardından starın üzerine bu parçaları tek tek elle dikiyor. Bu üretim süreci yaklaşık iki ay sürüyor.
“Dave” adlı karakteri, babası giymek istemiş ve böylece o karaktere hayat veren kişi babası olmuş. Diğer karakterlerin çoğunu sanatçı kendisi giyiyor ve uzaktan kumanda ile kendini fotoğraflıyor.
Central Saint Martins’in moda tasarımı bölümünden mezun olduktan sonra Collingridge, 2016 yılında Yeni Zelanda merkezli tasarım yarışması World of Wearable Art için ilk kostümünü yaratmış.
Daisy Collingridge, ideal beden algısını saçma buluyor. Fantezi unsurlarıyla insan formunu yansıttığına innaıyor. Ne bir vücut tipini teşvik ediyor ne de aşağılıyor. “Hepimiz çok farklıyız, çalışmalarım ideal bedenle değil, bir bedende ‘ideal’ bir şekilde yaşayabilmenin yollarıyla ilgili. O bedende olmaktan keyif almakla ilgili.”
Görsel: Instagram
Manşet görseli düzenlenmiştir.