Mantarın kök kısmında bulunan miselyumun, çevre dostu ve vegan bir malzeme olarak endüstriyel malzemelerin yerine nasıl geçebildiğine sıkça şahit oluyoruz. Mantardan üretilen vegan ayakkabı, mantardan üretilen deri görünümlü vegan çantalar ve satın alan kişinin mantar köklerinden kendi yetiştirebileceği mantar lamba bunun en çarpıcı örnekleriydi. Mantar miselyumunun bir yapı malzemesi olarak nasıl kullanılabildiğini de geçtiğimiz yıllarda detaylı olarak incelemiştik. Hatta Carlo Ratti’nin bu yılki Milano Tasarım Haftası için Gaudí’den ilhamla tasarladığı mantar yapılar da oldukça ses getirmişti. Şimdi ise 19-27 Ekim tarihleri arasında gerçekleşen Hollanda Tasarım Haftası’nın bir parçası olan The Growing Pavilion (büyüyen pavyon) var sırada.
The Growing Pavilion, pop-up performans alanı olarak kullanıldı
The Growing Pavilion ilk bakışta dev bir pastayı andırıyor. Ahşap bir iskelet üzerine yerleştirilen miselyum paneller, mantarların yetiştirilmesiyle elde ediliyor. Miselyum panellerin üzeri ise İnka halkı tarafından geliştirilen ve kullanılan organik bir dolgu macunu ile kaplanıyor. Tamamen çevre dostu bir yapı için zeminde hasır otu, iç ve dış mekan mobilyalarının yapımında ise tarımsal atık kullanılmış. Panellerin üzerinde yetişen mantarlar, her gün saat 15:00’te izleyicilerin gözleri önünde hasat edilerek Ketelhuisplein’de bulunan bir gıda kamyonuna yüklenmiş.
The Growing Pavilion, Pascal Leboucq ve Erik Klarenbeek’in biyo tasarım stüdyosu Krown Design tarafından üç yılda tasarlanmış. Miselyum panelleri hafif olmaları, ısıyı ve sesi iyi yalıtmaları sayesinde diğer malzemelere göre avantaj sağlıyor. Bir yerdeki işlevini tamamladığında ya da bozulduğunda panellerin onarılması ve yeniden kullanılabilmesi de mümkün. Mantar yapı, hala deneysel aşamada ancak ekip şu anda açık havada birkaç yıl veya daha uzun süre dayanacak olan bir yapı üzerinde çalışıyor.
Yapı “Growing Music” performanslarına sahne oldu
Müzisyen Jacqueline Hamelink, Hollanda Tasarım Haftası boyunca The Growing Pavilion’da “Growing Music” adlı bir proje yürüttü. Bu projeye göre her gün, Johann Sebastian Bach bestelerinin çalındığı canlı konserler verildi. Yapının gelişimini ortaya koymak üzere tüm performans kayıtları birleştirilerek tek bir ses haline getirildi.
Mekanda tasarımcıların yarattığı diğer biyo-temelli ürünler de sergilendi. Bunlara, Martijn Straatman’ın at gübresinden yaptığı mobilya koleksiyonu “Manureality” ve Aniela Hoitink’in miselyum, kombucha ve yosun gibi malzemelerden yaptığı giysilerden oluşan “Living Skin” en dikkat çekici ürünler arasındaydı.
Görsel: Krown