Merhaba, ben Yalçın. Bigumigu’nun iki kurucusundan biri ve 17 yıldır yayın yönetmeniyim. Geçtiğimiz hafta öne çıkan birkaç konuyu kendi bakış açımla ele alıp incelediğim yeni bir yazı dizisine başlıyorum. Gün içinde sadece saniyeler içinde görüp fikir sahibi olduğumuz konulardan hiç değilse birkaç tanesi ile ilgili beyninizi biraz gıdıklamak ve konu hakkında sizlerin de görüşlerini oluşturmasına yardımcı olmak istiyorum bu yazılarla. Bu içeriği yazı Bigumigu’da yayınlanmadan 2 gün önce almak isterseniz bültenime de abone olabilirsiniz. 11 Nisan 2022 haftası dikkatimi çeken konular bunlar oldu:
Metaverse’te Moda Haftası
Geçtiğimiz ayın sonunda Decentraland’de Metaverse Fashion Week ya da kısaca MVFW gerçekleşti. Moda markalarının metaverse olarak kabul edilen platformlarda ve oyunlarda (Decentraland, The Sandbox, Roblox, Animal Crossing) varlık göstermesine aşinayız. Sunumlarda en bol örneği bu sektörün öncü markalarının işlerinden anlatıyoruz. Decentraland‘ın konuyu sahiplenme başarısı bir yana bu moda haftasında; Estée Lauder, Philipp Plein, DKNY, Karl Lagerfeld, Dolce & Gabbana, Selfridges, Forever 21, Perry Ellis America gibi markalar resmi olarak yer aldılar. Moda ve internet yayınlarının etkinlikle ilgili yorumları biraz “bekleyelim görelim nereye varacak bu iş” tadında. Ben Perry Ellis’in bu aşağıdaki gibi görünen çizgi film görüntülerine bakarak kendimi bir moda etkinliğindeymiş gibi hisseder miydim emin olamıyorum. Genel yorumlardan bir tanesi de, geleneksel moda haftalarında parti, defile gibi etkinliklere kısıtlı bir kitle katılırken burada etkinliklerin herkese açık olmasının hoşluğundan bahsedilmiş. İyi de o kısıtlı davetli kitlesi için yapılan etkinliklerin bize cazip gelme nedeni de zaten bu değil mi? Neyse, metaverse konusunun vaktinden çok erken şişirildiğini düşünen, bu yüzden de şu anda bize satılmaya çalışılan her şeye şüpheyle bakan biri olarak MVFW 2022‘ye bir göz atmak isteyebileceğinizi düşündüm. Burada da Wunderman Thompson’ın detaylı bir MVFW incelemesi var, konuyla ilgili en zengin derleme sanırım. Elinizin altında bulunsun.
Sürücüsüz Otomobilin Polis Çevirmesiyle İmtihanı
San Francisco’da 2 Nisan’da bir polis sürücüsüz bir aracı durdurdu. Aracın içinde kimse olmadığını görünce yaşadığı şaşkınlık oradan geçen biri tarafından görüntülendi ve konu sosyal medyada farklı hesaplarda çokça tartışıldı.
Videodaki araç GM’in Cruise adlı sürücüsüz taksi hizmetinin araçlarından biri olan Chevrolet Bolt modeliydi. GM Cruise bir süredir San Francisco’da aktif şekilde çalışıyor ve sürücüsüz araçlarıyla insanları taşıyor. Cruise’un hizmetlerinden birisi de Walmart siparişlerinizi sürücüsüz olarak kapınıza getirmek. Siparişi verip araç gelince çıkıp poşetlerinizi içinden aldığınız insansız bir kurye sistemi yani. Alphabet’in başka şehirlerde binlerce kilometre deneyime sahip sürücüsüz taksi şirketi Waymo da yakın zamanda San Francisco’da hizmet vermeye başladı.
Elektrikli scooter paylaşım şirketlerinin de SF’ten çıkıp önce bütün ABD’ye, sonra da büyük bir hızla tüm dünyaya yayılmasını biraz şaşırarak izlemiştik. Sürücüsüz araçların insan taşımaya başlaması da bu hızla olmasa da belli oluyor ki yaygınlaşmaya başlayacak. Bu alanda sigorta konusu, otomobil üreticisi, yazılım sahibi, ulaşım şirketi ve araç içindeki kişiler arasındaki sorumluluk dağılımı teknik olarak araçların kendi kendine sorunsuz şekilde trafikte yer almasından önce çözülmesi gereken bir sorun olarak karşımızda. Bu paylaştığım örnekte de basit bir trafik çevirmesinde bile aracın ne şekilde davranacağı, polisle nasıl iletişim kurulacağı ya da bu iletişimin protokollerinin tanımlanmamış olmasının ne tip sorunlara yol açacağı görülebiliyor.
Jack Dorsey’nin Tweet NFT’sinin Hazin Sonu
NFT konusunda ilginç ve önemli bir gelişme oldu, Jack Dorsey geçen yıl Twitter’daki ilk tweet’ini NFT yapıp 2,9 milyon dolara satmış ve gelirini de bir STK’ya bağışlamıştı. NFT’yi alan kişi geçtiğimiz hafta 48 milyon dolar liste fiyatı koyarak NFT’yi açık artırmayla satışa çıkarmış, açık artırma sonucu verilen en yüksek fiyat (wait for it) 280 dolar olmuş.
NFT kavramını ele alırken kolayca düştüğümüz hatalar var. 2021 Mart ayında NFT’lerini satmaya başlamış sanatçılarla Bigumigu Instagram’da bir canlı yayın yapmıştık. Sanırım Türkiye’de bu konudaki ilk içeriklerden biriydi bu ve hepimiz ne olup bittiğini anlamaya çalışıyorduk. Geldiğimiz noktada NFT ile ilgili düşüncelerim şunlar:
1- Sanatı demokratize edecek, sanatçı aracı olmadan kendi eserlerini satabilecek sanmıştık, tam tersi oldu. Sisteme önden girenler yeni “gate keeper“lar oldular, tanınmayan bir sanatçının NFT’sini satması imkânsıza yakın hâle geldi.
2- İlk patlamada Crypto Punks tüm NFT konulu içeriklerin taşıyıcı ana görseliydi, ancak Bored Ape Yacht Club projesi onu ezip geçti ve sonuçta satın aldı. BAYC Yuga Labs‘in projesi. Yuga Labs’in en büyük yatırımcılarından birisi Andreessen Horowitz adlı VC şirketi. Andreessen Horowitz’in kripto yatırımları arasında OpenSea (en büyük NFT satış platformu), Coinbase (kripto para alım-satım platformu), The Foundation (bir başka büyük NFT satış platformu) gibi çok önemli girişimler bulunuyor. BAYC şu anda NFT çıkışlı ama hedefi ve niyeti çok daha büyük bir şeye doğru evriliyor.
İkinci hatamız “6.666 eşsiz tasarımlı karakterleri blok zincir üzerinden üretip satalım, üstüne hikaye yazalım, yol haritamız olsun” çıkışlı projeler üretmek oldu. Kime ne faydası olduğu belirsiz (ayrıcalıklı hissetmek, kulüp üyesi olmak gibi şeyler NFT’nin henüz gerçek faydası değil) bu projelere yatırımı yapanlar hep bir “community” gazıyla hareket ettiler. İnternet çıktığından beri topluluklar yokmuş ve birlikte güzel şeyler yapmamışlar gibi. Aslında herkes para kazanmak isterken bunu saklarcasına sahte bir topluluk kavramı arkasına saklanmak ikinci dönem hatamız oldu sanırım.
NFT Pazarı Doydu Mu?
3- Pazar doygunluğa ulaştı. Geçtiğimiz 1 yıl içinde NFT arzı talebe göre azdı, alıp yatırım yapanlar kazanıyordu. Şimdi istemediğimiz kadar NFT dolaşımda, bunların ne işe yarayacağı belirsiz. Benim gibi kanaat önderlerinin sunumlarında “Web3 hayata geçtiğinde, Metaverse gerçekten hayatımızın bir parçası olduğunda NFT’leri kullanabileceğiz” gibi ayakları çok da yere basmayan yorumları duyuyorsunuz. İşin gerçeği NFT kripto yatırımcılar için farklı ve çarpanı yüksek bir yatırım alanıydı. Bitcoin’i, farklı altcoin’leri nasıl izliyorlarsa NFT dünyasını da öyle izledi bu kitle ve yatırımlarını yaptılar.
4- İşte bu yatırımcılar için 0km bir NFT projesinin değerini ölçebilmenin de basit bir rakamsal yolu olmalıydı. Bu aşamada Twitter ve Discord öne çıktı. Twitter, o sanatçının gerçekten işlerinin beğenildiğinin kanıtı olarak, Discord da sanatçının bir topluluk kurma becerisinin kanıtı olarak ele alındı. Böylece her NFT projesi daha tasarım aşamasında bu alanlara yatırım yaptılar. NFT projesi geliştirmenin çerçevesi standartlaştı. Aynı karakterin X sayıda eşsiz versiyonu, arada özel versiyonların “drop” olarak önden satınalma yapmış kişilerin cüzdanlarında düşmesi, Twitter ve Discord’dan deli gibi kasarak lansman öncesi yatırımcı beklenti yaratma, bir yol haritası açıklayarak “bunun oyunu da gelecek, daha neler neler yapacağız” diye kimseye bir faydası olmayan ek güzelliklerin vaad edilmesi… Gerçekte herkes Yuga Labs gibi şirketlerin projelerine bakarak onları kopyalama dışında bir vizyon sunamıyor.
NFT Projesine Bayıldığımız Marka Yok
5- Markalar için NFT’den bir şey çıkmadı. Bir yıldır Dünya’da bir tane bile marka bize “ohaa ne kadar iyi düşünmüşler” dedirtecek bir iş yapamadı. NFT kart satıp ona bir de ürün eklemek gibi standart sadakat programlarını NFT’ye taşımak gibi işlerle doldu ortalık. En büyük fikir de “sanatçılara bir şeyler tasarlatalım, açık artırmayla satılsın, geliri STK’ya bağışlayalım” seviyesinin bir santim ötesine geçemedi.
Sonuçta NFT bir sertifikasyon. Bu sertifikasyonun gerçekten ne işe yarayacağı, hayatımızda hangi problemi çözeceği henüz net değil. Dijital noter mi olacak, gerçek hayat ve sanal dünya arasındaki en önemli kanıt sözleşme mi olacak bilmiyorum. Bana öyle geliyor ki, NFT’ye şu anda atamaya çalıştığımız değerlerin çoğu (sanat, topluluk, vb) geçerli değil. Sırf inandığımız için öyle olsun istiyoruz ama gidişat pek öyle değil.
Jack Dorsey’nin tweet’ini NFT’lemek dışında bir önemli yeri daha var bu konuda. Kendisi Web3 denen şeyin merkeziyetsizlik sayesinde herkese özgürlük getireceği inancının bir balon olduğunu düşünüyor. Kanıtı da Web3’le ilgili hareket alanımızı tanımlayan her proje ve platformun arkasında şimdiden VC parasının olması. Yukarıda Andreessen Horowitz’in yatırımlarından özellikle bahsetmemin nedeni de buydu. Jack ve Andreessen Horowitz kurucularından Marc Andreessen Twitter’da bloklamaya kadar varan tartışmalar yaşadılar bu konuda.
Jack’in NFT’sinin artık para etmiyor olması Jack’i kendi tartışmasında haklı çıkaran bir durum olarak bana çok ironik geldi.
adidas’ın farklı Platformlarda Kullanılabilen Metaverse Avatarları
Geçen hafta adidas’tan gelen bir bildirimle markanın metaverse’üne davet edildim: Ozworld. Ozweego, Ozelia ve Oznova adlı üç adidas modeli için yapılan bir reklam kampanyasının parçası da olsa adidas’ın Metaverse planlarıyla ilgili epey ipucu veriyor bu Ozworld. Neler öğrendiğimi yazayım, siz kendiniz gidip bakmak isteyip istemediğinize karar verirsiniz.
Öncelikle standart bir avatar yaratmanın ötesinde pek bir içerik yok. Fakat avatar yaratma süreci güzel tasarlanmış. Sorular ilginç ve yanıtları görsel ifadeyle vermek insana özgür hissettiriyor. Bu yanıtımdan ne anlayacaklar acaba diye düşünmeden ilerleyebiliyorsunuz hızla. Sonra garip şekilli ama havalı bir avatarınız oluyor. İşin asıl heyecan verici kısmı bundan sonra. Henüz aktive olmayan ancak yakında hayata geçecek uygulamayla bu adidas Ozworld avatarınızı farklı metaverse’lerde kullanabileceksiniz. Bir markanın tek bir metaverse içine bağımlı olmadan geliştirdiği ilk proje olabilir bu. Bu benim avatarım:
Peki adidas bunu nasıl yapıyor? Ready Player Me adlı bir 3. parti eklenti sayesinde. Ready Player Me, hâlihazırda birçok farklı platformla anlaşması olan ve bu platformlarda çalışan 3D avatarları tasarlamaya imkân veren bir sistem. VRChat, Spatial ve daha bir sürü platformda Ready Player Me avatarı kullanılabiliyor.
Metaverse kavramıyla ilgili en büyük dertlerden birisi her büyük şirketin şimdiden kendi alanını sahiplenmek için kesenin ağzını açmış olması. Facebook’un sahibi Meta en bilinen oyuncu olarak şimdiden bizi tedirgin eden açıklamalarda bulunuyor. Daha birkaç hafta önce Mark Zuckerberg SXSW’teki konuşmasında Instagram’a NFT geleceğini müjdelemişken Facebook’un (Meta demeye alışamadı dilim bir türlü) NFT vizyonuyla ilgili önemli bir yazı çıktı The New York Post’ta. Yazıda -kanıtlara da dayandırılarak- açıklandığına göre Facebook kendi metaverse’ü Horizon Worlds içinde sanal varlık yaratma ve satışı için de bir sistem kuruyor. Bu sistemin benzerleri The Sandbox’ta da var. Sandbox içinde alıp satabileceğiniz NFT’leri kolayca yaratabiliyorsunuz. Facebook’unki de yine kendi kapalı dünyası içinde geçerli olacak bir sistem olacak ama asıl tedirgin edici olan bilgi şu: Facebook tüm bu ticaretten %50 komisyon almayı planlıyor. Hoşgeldin merkeziyetsizlik bebek. Kısaca Facebook ve benzeri şirketler tek bir metaverse olsun ve herkes onların dünyasında var olsun istiyor. Geçişken ve birbiriyle konuşan platformların hızla yaygınlaşması bu şirketlerin 10 yıl sonra Dünya’nın sahibi olmaması için önemli.
Bu haftalık bu kadar, haftaya görüşmek üzere!
Manşet görseli: Perry Ellis / Decentraland