Yaratıcı bünyeler için günlük besin kaynağı
Türk Sinemasında Dağıtım Krizi

Türk Sinemasında Dağıtım Krizi

Kapalı Gişe: Türkiye'de Tekelleşen Film Dağıtımı, günümüz sinema sektöründeki derin çatlakların izini süren bir çalışma.

Yönetmenliğini Kaan Müjdeci, Evrim Kaya, Şenay Aydemir ve Fırat Yücel’in üstlendiği Kapalı Gişe: Türkiye’de Tekelleşen Film Dağıtımı çalışma yapımcılar, yönetmenler, dağıtımlar ve izleyiciler arasındaki dönüşümü ve çarpık olarak yaşanan ekonomik şekillenmenin izini sürüyor.

Türkiye’de son 10 yıla baktığımız zaman sinema sektöründe büyük bir gelişme kaydetti. Birçok film üretildi, yeni yüzler hayatımıza girdi. 2005 yılında satılan sinema bileti sayısı 27 milyonken 2015’te bu sayı 60 milyonu geçti. Avrupa’da sinema sektöründeki büyüme oranlarına baktığımız zaman Rusya’dan sonra en büyük ülke Türkiye. Yerli filmlerin pazar payında %50’yi geçtiği başka bir Avrupa ülkesi daha yok. Bu oran Fransa’da %33, Avrupa ortalaması ise %16. 2005’te üretilen yerli yapım sayısı 29’ken 2015’te bu sayı 136’ya ulaştı. Açık ve net. Niceliksel olarak bir büyümenin olduğunu net bir şekilde görebiliyoruz. Fakat bu sistemde yolundan gitmeyen bir şeyler var. Perdenin önünden baktığımız zaman her şey güzel görünürken arka planda neler oluyor peki? Sinemada yaşanan dönüşüm, bütün sektörü derinden sarsan bir yaraya dönüşüyor ve boğaz sıkan, can yakan bir şekilde bize el sallıyor. Yaşanan sorunun adı: Film dağıtımında yaşanan kriz.

Görüşlerine başvurulan kişilerden biri de yönetmen Yeşim Ustaoğlu.

Görüşlerine başvurulan kişilerden biri de yönetmen Yeşim Ustaoğlu.Dağıtım, bir filmin izlenmesindeki en önemli etkenlerden bir tanesi. Filmi izlememiz için ona ulaşmamız gerekiyor. Tekelleşen sinema salonları ve pazarın %50’sinden fazlasına sahip bir marka bulunuyor. Hâl böyle olunca filmlerin yayınlanması için en büyük söz sahibi konumuna gelen firma, sinema kültüründeki sarsılmanın da temel sebeplerinden birisi oluyor.

2015 Aralık’ın ilk hafta sonu. Tüm Türkiye’deki 2300 sinema salonunun 1700’ünde sadece 2 film gösteriliyordu. Aynı hafta Venedik’ten Özel Ödül ile dönen Abluka filmi ise sadece 25 salonda yer bulabiliyordu. Altın Portakal’lı Sarmaşık filmi ise sadece 16 salonda yer bulabiliyordu. Ödül kriteri tek çözüm olmasa bile yaşanan tekelleşme net olarak görülebilmekte. Sanat sineması olarak da ifade edebileceğimiz bağımsız sinemaya karşı kapıların kapanması, izleyicilerin de alternatif ile tekel arasında sıkışıp kalmasına sebep oluyor.

Türkiye’de 3 büyük film dağıtımcısı, pazarın tam olarak %70’ine sahip. Bu 3 büyük firma, filmlerin nerelerde ve kaç kopya ile yayına gireceğine karar veriyor. Mars Media, bu grup içerisinde %30’luk payıyla dikkat çekiyor. Filmde geçen ifadelerden bir tanesi de Mars Media’nın yaratmış olduğu tekelleşme süreci ile alakalı. Filmde, böylesine büyük bir pazar payına sahip olan bir markanın başka ülkelere satılması durumunda direkt olarak ülke sinemasına çok büyük etkileri olabileceği öngörülmüştü. Ve filmdeki görüşler gerçek hayatta da gerçekleşerek Mars Media, Güney Koreli CJ CGV Co’ya satıldı. Önümüzdeki günlerde ne olur bilemeyiz fakat “Kapalı Gişe: Türkiye’de Tekelleşen Film Dağıtımı” sorunu bütün yönleriyle ele alan bir çalışma ve söylenenlere kulak vermek gerekiyor.

Yazıda kullanılan veri ve bilgiler “Kapalı Gişe: Türkiye’de Tekelleşen Film Dağıtımı” çalışmasından alınmıştır.