“Things senin gerçekliği hackleme tarzın” mesajıyla yola çıkan Things, 1. senenin sonunda birçok yeni fikir, sosyal fayda odaklı girişim fikirlerine destek, hackathon ve aylık buluşmalarla kendi topluluğunu yarattı. Bir yılı kapatıp diğerine geçmek içinse geniş çaplı bir etkinlik olan Things Kamp 2015 organize ettiler ve katılımcılarla birlikte kutladılar.
Etkinliğin ilk oturumunda The Mozilla Foundation‘dan Creative Commons ve açık kaynak internet aktivisti Michelle Thorne, bilginin paylaşım ve iletim yöntemlerinin internetle birlikte yaşadığı değişime dikkat çekti. Geleneksel eğitim yöntemlerinde bilgiye sahip olan kişi öğretmen iken diğer kişiler öğrenci olarak dinleyip öğrenmek zorundaydı. Çünkü bilginin akışı tek taraflıydı ve birlikte üretilen bir meta yoktu.
Tek taraflı öğrenme içinde öğrenciler sadece öğretmenin vizyonuna sahip oluyor ve onun düşünce yapısını kopyalıyordu. Eğer sürecin içinde veya bilgide bir hata varsa da bu düzeltilmeden aktarılmaya devam ediyordu. Thorne, özellike paylaşarak kolektif öğrenmenin verimliliğini vurguladı. Değişen eğitim sisteminde insanların “ne” sorusundan çok “nasıl” sorusunu sorduğundan ve bu soruyla birlikte öğretmen kavramının da değiştiğine değindi. Günümüzde bilgi aktarımı tek taraflı olmadığı için öğretmen olarak değil mentor, danışman, bilen birisi, yol gösterici gibi sıfatlarla tanımlanıyor. Bu sistem aynı zamanda öğrencilerin kendi yolunu çizmesine müsade ediyor.
Bireyler hayatlarında yaşadığı tecrübelerle eğitimlerinde edindikleri bilgileri birleştirerek eğitimin iki ayağında kendilerini geliştirme fırsatı buluyor. Açık kaynak sayesinde internette bulunan bilgiler; yazılım, donanım ve akademik eğitim alanında bireylere kendi geleceğini tayin etme imkanı sağlıyor.
The Mozilla Foundation gibi topluluklar da internet kullanıcılarının bilgiye nasıl ulaşabileceği konusunda bilgilendirme çalışmaları yapıyor. İnternetin sadece Facebook, Twitter, Instagram gibi sosyal ağlardan oluşmadığı ve talep edilen her bilgiye yanıt verebileceği konusunda farkındalık yaratmak da temel amaçları arasında yer alıyor.
Açılış oturumundan sonra Keyifli Atölyeler başlığıyla farklı disiplinlerden eğlenceli atölyeler başladı. Hüseyin Korkma Ritim atölyesiyle müzik ve ritim üzerine perküsyon çalışması yaptı. Toplum Gönüllüleri Vakfının Bilim Elçileri‘nden gönüllüler İlkokul öğrencilerini bilimle tanışmasını sağlayan basit deneyleri bu kez yetişkinler yaptı. Yasemin Aksoy Kahkaha Yogası ile gülmenin mutluluğunu deneyimlendi. Ve üretmenin en sade yöntemlerinden Defter Atölyesiyle Hoşaf defter yapmanın ne kadar kolay olabileceğini gösterdi.
Öğle yemeğinden hemen önce Things Challenge sürecinde finale kalan projeler etkinlik alanında çalışamlarını katılımcılara tanıttı. 14 Aralık’taki Hackathon’da yapılan sunumlar burada soruları yanıtladı. Bizim de haberini yaptığımız finalistlerin projelerini buradan inceleyebilirsiniz.
Yemek molasından sonra 4 ayrı salonda başlayan paralel oturumlarda sosyal teknolojiyi kullanarak nasıl sosyal fayda ve sosyal değişim yaratılabileceği farklı disiplinlerle değerlendirildi.
Tasarım ve inovasyon danışmanlığı veren GEDS‘in kurucusu Gülay Özkan, Kullanıcı Deneyimi başlıklı oturumuyla tasarımın ve kullanıcıların ürünle yaşadığı deneyimin sadece arayüzle ilgili olmadığını açıkladı. Kültürel değişimlerden çevrim içi çevrim dışı birleşimine kadar kullanıcı hayatında yer alan her şeyin kullanıcı deneyimi etkilemektedir. İçecekleri büyük bardaklarla tüketten Kuzey Avrupa ülkeleriyle ince belli çay bardağı kullanan Türkiye’nin kullanıcı deneyimi dahi aynı ürün paralellik göstermez. Çünkü her iki bölgenin hayattan keyif aldığı öğeler farklıdır.
Tasarım ve deneyim sürecini, ürünün kullanıcıyla buluştuğu andan sonra ölçümlemek de bu nedenle yetersiz kalır. Kullanıcıların yaşayacağı deneyimi öncesi ve sonrasıyla proje fikir aşamasındayken değerlendirmeye başlamak ve bu şekilde ele almak gerekir. Böylece kullanıcıların yaşayacağı deneyim hakkında fikir sahibi olarak fark yaratan tasarımlara imza atılabilir.
Bilgi Üniversitesi’nde Yar. Doç. Dr. unvanıyla ders veren fakat bir çoğumuzun blogger kimliğiyle tanıdığı Erkan Saka, Dijital Aktivizm ve Sosyal Medya Araçları başlıklı oturumunda sosyal medyadaki bilgileri doğrulamadan hareket edilmemesi gerektiğini ve mecra seçiminin iletişimi doğrudan etkilediğini vurguladı.
Erkan’s Field Diary isimli bloguyla gündeme dair bilgileri paylaşan Erkan Saka, internette gördüğü bir içeriği blog’unda paylaşmadan önce doğruladığını ve bu şekilde güvenilirliğinin oluştuğunu söyledi. Doğru bilgi paylaşan yayınlar süreçle birlikte topluluğun saygısını kazanıyor ve olumlu izlenim yaratıyor.
Facebook, Twitter, WhatsApp gibi büyük kitlelerin kullandığı ağların güvenilirlikten uzak olduğunu, yönetimlerinin yayınladığı şeffaflık raporuyla görebiliyoruz. Bu araçlar yerine Telegram gibi end-to-end (kullanıcıdan kullanıcıya) veri paylaşan ve yolculuk boyunca şifreli iletişim sağlayan araçların daha güvenilir olduğunu belirtti. Ancak bu noktada ortaya dilemma ise güvenli araçlarla geniş kitlelere ulaşılamaması. Bu nedenle mecraları doğru seçim onlara uygun hamleler yapmak bireyin faydası arttırıyor.
Derleme konusunda öne çıkan ağlardan Tumblr üzerinde yer alan Ocuppy Gezi Architecture, Atabase, Delilim Var sayfalarını örnekleyen Erkan Saka, bu içeriklerin diğer mecralarda bu kadar güçlü iletişim kuramacağını öngörüyor. Doğru mecra seçimi bilginin en etkili şekilde iletilmesini sağlıyor.
Paralel oturumların son seasında Yalçın Pembecioğlu, Sosyal Etki isimli oturumuyla teknolojik gelişmelerin sosyal hayatımızda yarattığı değişim üzerinde durdu. Instagram, Tinder, Meerkat gibi ağlar ve artırılmış gerçeklik teknolojiler üzerinde hazırlanan kampanyalar sosyal fayda geniş kitlelere çarpıcı şekilde iletilebiliyor.Instagram’ın popüler hesaplarından Hot Dudes Reading, metroda kitap okuyan yakışıklı erkeklerin yer aldığı bir hesap. Hali hazırda katalog çekimi kıvamındaki bu hesap Banana Republic ile ortak bir kampanya düzenleyerek giyim markasının yeni sezon ürünlerini tanıtıyor. Aynı zamanda Hot Dudes Reading for a Cause başlığıyla da kitap okuma imkanı olmayan çocuklara kitap ulaştırıyor.
Flört uygulaması Tinder, cinsel sağlık ve farkındalık üzerinde etkili kampanyaların yer aldığı bir mecraya dönüşebiliyor. Erkeklerin cinsel sağlığı konusunda bilinçlendirme yapmak için açılan sahte hesapta Nicole, yaşanabilecek tatsız olayları engellemek için kontrole gidilmesi gerektiğini tatlı dille açıklıyor. İrlanda Göçmen Kurumu ise Tinder’ı seks ticaretini önlemeye yönelik çarpıcı bir kampanya hazırlamıştı. Bir flört uygulamasında en çok yaşanan olay olan tek gecelik ilişkiler, gerçek ilişkilerde olduğu gibi cinsel sağlık konusunda özen ve dikkat gerektiriyor. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusunda bilinçlenmeyi amaçlayan The Tinder AIDS Project, tatlı dilden oldukça uzak bir uslupla mesajını aktarıyor.
SXSW’in en çok konuşulan olayı, Meerkat‘in hayatımıza girişi ve akıllı telefondan canlı yayın yapabilmek oldu. Bu vizyonun popülerleşmesiyle gerçekleşen olayları herkesten önce izlemek yerine canlı izleme imkanına kavuştuk. Periscope ile birlikte Meerkat’in hayatımızda yaratacağı fark sadece toplumsal ve siyasi olaylar sınırlı da değil. Kullanıcılar yolda yürüme, koşuya çıkma veya gece kulübünde eğlenme gibi en basit anlarını dahi canlı yayınlıyor. Sivil gazeteciliğin güçlenmesi kadar artık normal hayatların da ulaşabilir olduğunu gözlemleyebiliyoruz.
Things Kamp’ın kapanış konuşmasında ise daha önce Maker Sohbetleri‘nde bir araya geldiğimiz İskele47’den Bager Akbay ve Osman Koç; Tüketimden Üretime, Başka Bir İş Mümkün diyerek İskele47’de geliştirdikleri çalışma modelini paylaştı.
Çalışma ortamını tanımlarken yan yana çalışma diye açıklayan İskele47 bir ortak çalışma alanı değil, bir popüler karşılığıyla atölye de değil. İkamet ettiği adreste 5 dernek, 2 şirket, CoderDojo ile MakerDojo gibi birçok bağımsız eğitim disiplini yer alıyor. Hatta bulunduğu adresten ismini alan İskele Sokak numara 47’de lisans ve yüksek lisans dersleri de işleniyor.
Farklı disiplinlerle beslenerek, kimsenin işini aksatmadan, birlikte ilham alarak üreten İskele47 ne herkese açık ne de herkese kapalı. Tanışarak, görüşerek yan yana çalışmaya müsait olduğunu görerek misafir kabul eden bu atölye modelinin bir benzeri olmadığını söylüyor. Fakat bu sözler ilk ve tek sıfatlarına sahip değil. İskele47, çalışmak ve üretmek için bu şekilde bir model geliştirmiş ve böyle verimli oluyor. Bunun yanında Atölye İstanbul, Kolektif House gibi atölye çatısındaki oluşumların her birinin kendi içinde özel ve farklı olduğunu da özellikle vurguluyor Bager Akbay.
Üretmek için, bireysel motivasyonları beslemek için hayat karşı koşullar koymayıp harekete geçilmesi gerekiyor. Bazı durumların nihayet ermesiyle hayallerin gerçekleşebileceğini öngörmek yerine mevcut imkanları değerlendirip plan yapılmak, sadece düşünmekten çok daha verimli bir faaliyete dönüşüyor. Bireylerin kendi çalışabilecekleri modeli düşünüp ona uygun olarak kendi atölyelerini açması sıradanlığı değil çeşitliliği ve zenginliği beraberinde getirir.
Görseller; Things