Teknolojinin ruh sağlığımızı bozan etkileri olduğu, özellikle akıllı cihazların FOMO (gelişmeleri kaçırma korkusu) ve uyku bozuklukları gibi sorunlara yol açtığı sık sık gündeme geliyor. Peki teknoloji ruh sağlığımızla ilgili olumlu etkiler de yapabilir mi? Örneğin telefondaki yazı yazma ve ekran kaydırma şeklimiz, depresyon veya kaygı bozukluğu yaşadığımızın tespit edilmesini sağlayabilir mi? Mindstrong adlı mobil uygulamanın yaratıcıları, bunun olabileceğine inanıyor.
Mindstrong, kullanıcıyı ruh sağlığı uzmanına gitmeye teşvik ediyor
Şu anda yalnızca iOS cihazlarda geçerli olan Mindstrong, makine öğrenme teknolojisini kullanıyor. Bu teknoloji, kullanıcının telefon kullanma şeklini “dijital biyobelirteçler” aracılığıyla tarıyor. Ruh sağlığı problemlerine dair işaretler tespit ederse de kullanıcıyı, profesyonel bir ruh sağlığı uzmanı aramaya teşvik ediyor. Öte yandan isabetli bir tanı koyarak, uzmanlara yapılacak gereksiz ziyaretlerin de önüne geçebileceği iddiasında.
Mindstrong, Amazon’un kurucusu Jeff Bezos’tan da olmak üzere on milyonlarca dolar yatırım almış. Ayrıca Kaliforniya’da yaklaşık bir düzine ilçe, önümüzdeki birkaç yıl boyunca Mindstrong’u sağlık hizmeti sağlayıcıları için kullanılabilir hale getirmeyi planlıyor.
Uzmanlar, uygulamaya şüpheyle yaklaşıyor
Sağlık haber sitesi STAT’ın haberine göre ise algoritmanın tanıtımlarındaki gibi çalışıp çalışmadığı belli değil. Habere göre Mindstrong’un bazı iddiaları uzmanlar tarafından titiz bir incelemeye tabi tutulmuş. Akıllı telefonlardan gelen bilgilerin kullanıcıların ruh halleriyle ilgili ipuçları içerip içeremeyeceğini inceleyen MIT araştırmacısı Rosalind Picard, STAT’a uygulama hakkında şüpheleri olduğunu belirtmiş. Diğer yandan Mindstrong’un kurucusu Paul Dagum; kaygı bozukluğu, bilişsel gerileme ve depresyon tanıları için doğrulama çalışmalarını altın standarda uygun klinik testlerle gerçekleştirdiklerini belirtmiş ve eleştirileri geri püskürtmüş. Tıpta ve istatistikte altın standart test genellikle makul koşullar altında en uygun olan teşhis testi veya kıyaslama olarak tanımlanıyor. Başka bir deyişle altın standart, tüm tıp otoritelerinin kabul ettiği tanı ve tedavi yöntemleri anlamına geliyor.
Mindstrong’un internet sitesinde, araştırmacıların uygulamayı beş klinik denemede test ettiği belirtilse de araştırma şimdiye kadar hiçbir bilimsel yayında yer almamış. Şirket ayrıca bir pilot çalışma yayınlamış ancak o da yalnızca 27 katılımcı içeriyor.
Mindstrong, kullanıcıların profesyonel ruh sağlığı uzmanlarına başvurması için bir erken uyarı işlevi görebilir. Ne de olsa kesin teşhisi ve tedaviyi uygulayacak kişi gerçek bir uzman olacak. Ancak hasta olduğundan şüphelenen bir kullanıcıda belirti tespit edemezse o zaman da bu kullanıcının uzmana başvurmaktan caymasına neden olabilir. Bana göre en sıkıntılı görünen noktalardan biri de bu uygulamanın kullanıcı ve sağlık sektörü arasında etik olmaktan uzak, ticari bir köprü rolü üstlenmesi. Örneğin kullanıcıda herhangi bir sağlık sorunu olmadığı halde uygulama bunun tersini söyleyebilir ve kullanıcı doğrulama amaçlı uzmana yönlendirilebilir. Bunun da Mindstrong için bir gelir modeli haline dönüşmesi elbette çok çirkin sonuçlar doğurur. Zaman içinde sağlık sektörü reklamları için kullanıcı verisi geniş bir platforma dönüşmesi de uygulamayı misyonundan uzaklaştıracak ayrı bir risk gibi görünüyor. Siz ne dersiniz?
Görsel: Luke Porter, Mindstrong