Mercedes-Benz bir süredir üzerine çalıştığı uzun menzilli elektrikli aracı Vision EQXX’i CES 2022’de tanıttı. Pandemi nedeniyle fuara fiziksel olarak katılmama kararı alan marka, çevrimiçi sunumla tanıtımı gerçekleştirdi. Markanın geleceğe yönelik vizyonunu ve hedeflerini hem tasarım yönüyle hem de performans açısından ortaya koyan elektrikli otomobilin tek şarjla 1.000 kilometreyi aşabileceği söyleniyor. Bu, tek şarj ile 830 kilometreden fazla yol kat eden Lucid Air Dream Edition ve daha öncesinde 647 kilometrelik menzille bu rekoru elinde bulunduran Tesla’nın Model S modelinin Long Range Plus versiyonundan daha fazla uzun yol demek.
Uzun menzilin sırrı aerodinamik yapıda ve en ince ayrıntısına kadar düşünülen tasarımında gizli
Mercedes-Benz, uzun yol için sağladığı bu verimliliği daha büyük bir pil kullanarak sağlamıyor. Çünkü daha büyük pil daha fazla ağırlık demek. Bu yüksek verimlilik otomobilin aerodinamik tasarımı, hafifliği, aktarma organlarının verimliliği ve otomobilin tepesinde yer alan güneş pilleriyle sağlıyor.
Şirket menzil hesabını gerçek hayattaki trafik koşullarına dayalı dijital simülasyonlar üzerinden hesaplıyor. Bu kapsamda Vision EQXX’in 100 kilometrede 10kWh’dan daha az enerji tüketeceği hesaplanıyor. Bu durumu bir örnekle daha anlamlı hale getiren marka 10kWh’ın bir klimayı üç saat kullanmaya ya da 50 inç bir LED televizyonu 50 saat kullanmaya eşdeğer olduğu bilgisini paylaşıyor.
Elektrikli otomobillerde başlıca sorunlardan birinin pillerin ağırlığı olarak düşüldüğünde 1.750 kilogram ağırlığındaki aracın bu sektörde görece hafif olduğunu söylemek mümkün. Otomobilin ağrılığının büyük bir bölümünü oluşturan 100 kwH’lık pil paketi Mercedes-Benz EQS’e göre yüzde 30 daha hafif ve hacim olarak yüzde 50 daha küçük.
Vision EQXX, her ne kadar menziliyle ön plana çıkıyor olsa da tek vurucu özelliği bu değil. Elektrikli otomobilin şık tasarımı da aracın hem içinde hem de dışında fütüristik bir izlenim yaratıyor. Tabii tasarım sadece göze hoş gelen ayrıntıları içermiyor. Aynı zamanda menzilin artmasına destek olan aerodinamik yaklaşımları da içinde barındırıyor.
Oldukça sade ve akışkan bir dış yapıya sahip Vision EQXX, tasarımındaki bu yaklaşım sayesinde sürtünme katsayısını da oldukça düşürüyor. Bu alanda da Lucid Air Dream Edition’ı (0.21) geride bırakan Vision EQXX, 0.17 sürtünme katsayısı sayesinde menzilini uzatıyor. Düşük yuvarlanma dirençli lastikler, ayarlanabilir arka difüzör, aktarma organlarının hafifliği aerodinamik ile desteklenen uzun menzile destek olan diğer unsurlar. Vision EQXX’in dış tasarımına imza atan ekipte Mercedes-Benz’de baş dış tasarımcı olarak çalışan Cemal Kuruş da bulunuyor.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
Tasarımda verimlilik ve sürdürülebilirlik ön planda
Dışarda başlayan estetik yaklaşım içeride de markanın gelecek vizyonunu destekleyecek şekilde devam ediyor. Ön konsolda yer alan 8K çözünürlüğe sahip tek parçalık uzun ekranda 3B navigasyon sistemi yer alıyor. Bu teknoloji için NAVIS Automotive Systems ile birlikte çalışan Mercedes-Benz, uydundan gerçek zamanlı verileri alarak ekrana yansıtabiliyor. Bununla birlikte bu ekran üzerinden Mercedes-Benz’in sesli asistanına ve daha uzun menzil gitmek için yardımcı olacak verimlilik asistanına da ulaşıbiliyor.
Otomobilin içindeki diğer unsurlarda mühendislikle tasarımın birleştiği ayrıntılar dikkat çekerken bu noktada Mercedes-Benz’in değer verdiği bir konu daha bulunuyor. Vision EQXX; mantar miselyumundan ve kaktüs liflerinden elde edilen deriler, bambu elyaf zemin döşemesi, geri dönüştürülmüş plastikle yapılan kaplamalarıyla sürdürülebilirliği de ön plana koyuyor.
Mercedes-Benz Vision EQXX, seri üretime uygun ancak konsept bir tasarım olarak sunuluyor. Yine de markanın önümüzdeki yıllarda elektrikli otomobil konseptine dair neler planladığını yansıtıyor. Daimler AG’nin Vision EQXX Baş Teknoloji Sorumlusu Markus Schafer da Vision EQXX’in önümüzdeki yıllarda yollarda göreceğimiz Mercedes-Benz elektrikli otomobilleri için iyi bir örnek teşkil ettiğini söylüyor.
Görsel: Mercedes-Benz
