Dünya daha sürdürülebilir bir yere doğru giderken bireyler olarak bizlere de bir hayli sorumluluk düştüğünü ara ara unutuyoruz. Pek muhtemel ki bu kadar çok konuşulan bu kavramla ilgili pek çok yerde yazılan çizilen, tavsiye edilen önlemler, öneriler mevcut. Peki bu kadar çözüm önerisinin içerisinde siz nereden başlayacağınızı bilmiyor musunuz? Yazının burasına kadar geldiğinize göre “büyük değişimler olmadan benim attığım adımlar ne kadar şey değiştirir ki?” gibi bir düşüncenizin olmadığını kabul ediyorum. Çünkü tam olarak da kişisel yaşamımızdan başlayarak yaptığımız değişimler, haraketler bir dalga etkisiyle yayılarak içerisinde bulunduğumuz toplumu ve dünyayı şekillendiriyor. Bu yazıda sizler için kendinizi çok da zorlamadan hayat pratiğiniz haline getirebileceğiniz birkaç yoldan bahsetmek istiyorum. Bir örnekle başlayalım…
Hatırlayanlar vardır 90’lı yıllarda bir kampanya başlatılmıştı; deodorantların, buzdolaplarının içerisinde yer alan bir madde ozon tabakasını deliyordu ve acilen kullanımı bırakılmalıydı. O zamanlarda minik bir çocuk olmama rağmen okullarda, aile arası muhabbetlerde bu konunun konuşulduğunu hatırlıyorum. Peki o zamanlar bu konu neden bu kadar önemliydi?
Bilimadamlarının yaptığı araştırmaya göre buzdolaplarında, klimalarda, deodorant, soğutucu gibi aerosol sprey kutularında kullanılan kloroflorokarbon (CFC) adlı kimyasallar vardı ve bu kimyasallar ozon tabakasında incelmeye sebep oluyordu. Acil önlem alınmaz, kullanımı sınırlandırılmazsa dünyamız için geri döndürülemez etkileri olacaktı. Bunun üzerine 1987 yılında Türkiye’nin de içerisinde yer aldığı 197 ülke Montreal Protokolüne imzasını attı. İşte sonrasında ise çocukluğumuzdan hatırladığımız tüm bu kampanyalar başladı. Maddenin yasaklandığına dair gazate, televizyon haberlerinden, kloroflorokarbon içermeyen buzdolabı reklamlarına kadar birçok yerde karşımıza çıktı. Sera gazı etkisi, ozon tabakası gibi terimlerin bu kuşağa denk gelenlerimiz için hiç de yabancı olmama nedenleri de aslıda buralarda yatıyor diyebiliriz. O günlerin sonunda yasaklanan kloroflorakarbonlar sayesinde şu an söyleyebiliyoruz ki ozon tabakasındaki delik azalmaya başladı. Tabii ki bu iyileşmede kampanyaların önemi ve devletlerin tutumu yadsınamaz fakat kampanyalar kadar önemli olan bir başka konu daha var ki o da tüketim alışkanlıklarımız.
1- Termos/Matara kullanmak
Güne kahve içmeden başlayamıyor olabilirsin ya da sürekli su içmenin insan vücudu için nasıl da faydalı olduğu konusunda hepimiz mütabıkız. Böyle durumlar için yanımızda termos taşımak sandığımızdan çok daha fazla çevremizi koruyan bir yöntem. Küçük bir hesaplama yaparsak her gün 1 adet kahve içtiğinizi ve haftanın 5 günü bu pratiği sürdürdüğünüzü varsayalım, yılda ortalama 250 adet geri dönüştürülemez karton/plastik bardak tüketmemiz demek. Bu sadece kahve için böyle, bir de sizin gibi binlerce insan olduğunu hesaba katınca bu sayı kat be kat artıyor.
Greenpeace verilerine göre “Akdeniz’den alınan su örneklerin %92,8’i plastik içeriyor” ve “her 4 metrekareye 1 plastik atık” düşmesi gibi vahim bir durumla karşı karşıyayız.
Sadece Starbucks her yıl 4 milyar tek kullanımlık kahve bardağı üretiyor. İçecek firmalarının ise her yıl 500 milyardan fazla tek kullanımlık plastik şişe ürettiğini biliyoruz. Bu durumun tüketim alışkanlıklarımızla bağlantılı olduğu ise su götürmez bir gerçek. Kısacası tek kullanımlık plastikleri kullanmaya devam edersek bu durum katlanarak artmaya devam edecek. Bunun yerine hafif, pek çok kez kullanılabilen, cam, metal, katlanabilir ve daha nice çeşidi olan matara ve termosları kullanmak hem içeceğinizin daha uzun süre sıcak/soğuk kalmasını sağlarken hem de biraz önce bahsettiğimiz tüm bu plastik kirliliğini önlemek için yapabileceğiniz adımlardan sadece biri.
Pek çok kafenin kendi termoslarıyla gelen müşterilerine indirim sağlayabildiğini de ayrıca belirtelim.
2- Karton, plastik yerine cam
Misafirler için kağıt bardakların havalarda uçuştuğu etkinlikler, sebilin hemen yan tarafında yer alan plastik bardaklar, doğum günü kutlaması için plastik tabaklar, çatallar ve daha nicesi. En çok karton ve plastik tükettiğimiz yerleri sıralayacak olsak ofislerin bu konuda bayrağı önde taşıdığı aşikar. Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Kurnaz’ın verdiği bir röportajda bahsettiği üzere, sadece Türkiye‘de yılda 2 milyar adet kağıt bardak tüketiliyor. 1 ton kağıt üretmek için ortalama 10-17 ağaç kesilmesi gerektiği göz önünde bulundurulduğunda ise sadece Türkiye’de kağıt bardak üretmek için her 3 senede Belgrad Ormanı büyüklüğünde orman alanını yok ediyoruz. Bu sürece endüstri hareketleri de eklenince çevreye verdiğimiz zararın etkisi haliyle daha da artıyor.
Ofisinizde karton, plastik bardaklar yerine kendi bardak ve mataranızı kullanmak, ofisinizi bilgilendirerek plastik ve karton bardak kullanımını sınırlandırmak yine küçük gözüken ama etkisi sandığımızdan daha büyük olan adımlardan biri.
3- Plastik poşet yerine kese / bez torba / file kullanmak
2018’den 2019 yılına geçerken Türkiye’nin gündemine oturan bir konu vardı, plastik poşetler artık paralı olacaktı. Türk toplumunun genelini hayli üzen ve haftalarca kamuoyunun gündeminde kalıp tartışmalara neden olan bu uygulamaya plastik poşet tüketimi %77,27 azalmış durumda. Bir başka açıdan bakarsak yılda kişi başı 35 poşet kullanım ortalamasından 10 poşet kullanma ortalamasına gerilemiş bulunuyoruz.
Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta var ki o da bu poşet miktarının kasa aşamasındaki poşetler olması. Ne yazık ki manav reyonlarında hala tek kullanımlık plastik poşetlerin kullanımıyla ilgili bir sınırlama yok. Buna simit tezgahlarındaki poşetleri de ekleyebiliriz. Çantanızda bir adet bez çanta, file taşımak, manav reyonundan aldığınız her bir ürün grubu için başka poşet kullanmamak gibi uygulamalarla poşet kullanımımızı sıfıra düşürmek bile mümkün.
Elbette ki yukarıda bahsettiğimizin çok çok daha fazlasını yaparak plastik tüketiminizi azaltabilirsiniz. Umuyoruz ki burada verdiğimiz tavsiyeler bir nebze bile olsun size bu yolda yalnız olmadığınızı ve her zaman değiştirebileceğimiz şeyler olduğunu gösterebilmiştir. Bu konuda daha fazla neler yapabileceğini merak edenler Sıfır Çöp Platformu ve Plastiksiz Bir Gelecek Rehberi‘ni inceleyebilir.
Görsel: William Bossen, Li-An Lim, Houston Max, Layne Harris, Sylvie Tittel, Rafael Albornoz