Kril, tek başına bir serçe parmağı büyüklüğünde ancak gezegendeki en büyük biyokütleye sahip tür. Mutlaka her okyanusta bulunan ve adını “küçük balık kızartması” anlamına gelen Norveççe krill kelimesinden alan bu kabuklu deniz canlısı, bir grup bilim insanına pencerelerin hava sıcaklığı değişimine uyumlu olmasını sağlayacak malzeme üretme konusunda ilham verdi.
Küçük yarı saydam gövdeleri ile kriller, derilerini güneş ışınlarından korumak için rengini değiştirebiliyorlar. Toronto Üniversitesi bilim insanları, krillerin bu özelliklerinin binaların dış cephelerine de uygulanabileceği fikrinden yola çıkarak yeni bir malzeme geliştirdi.
Pencerelerin yüzeyine uygulanabilen ve opaklığını birkaç dakika içinde çevre koşullarına göre özelleştirerek değiştirebilen ultra ince malzemenin en önemli özelliği, teknik olarak inşaat sektörünü dönüştürebilecek nitelikte olması. Zira halihazırda basit veya motorlu panjurlardan, düşük voltaj veya ısıyı kullanarak renk değiştiren akıllı pencerelere kadar çevre koşullarına uyum sağlayabilen pek çok eklenti piyasada mevcut. Ancak bunlar çoğunlukla pahalı çözümler.
Öte yandan binalardaki enerji kaybı sorununu da tamamen çözmüyorlar. Toronto Üniversitesi’ndeki çalışmayı gerçekleştiren mühendislerden Raphael Kay, binalardaki enerji kaybının yüzde 35’inin pencerelerden kaynaklandığını belirtiyor. Malzemeyi geliştiren ekip, bir bilgisayar simülasyonunda bu sistemin motorlu panjurlara ve akıllı pencerelere kıyasla yüzde 30’a kadar daha verimli olduğunu ortaya koydu.
Yalnızca yağ ve su kullanılarak üretilen 6.35 milimetre kalınlığındaki kompozit malzeme bir krilin, pigment partiküllerini cildindeki bir kanal ağı aracılığıyla göndermesiyle aynı mekanizmaya sahip. Silikon benzeri iki tabaka arasında su ve yağı karıştırmadan bulunduğu yüzeyin renginin ışığa göre ayarlanmasını sağlıyor.
Görseller: Pexels, Wikipedia.