Yaratıcı bünyeler için günlük besin kaynağı
Nurbanu Asena, Anneliğin Yarattığı Değişimi Çizdi: Matresens

Nurbanu Asena, Anneliğin Yarattığı Değişimi Çizdi: Matresens

Nurbanu Asena'nın "Matresens" isimli sergisinde, annelik sürecinde yaşadığı değişimi anlattığı çizimlerinin yanı sıra Deniz Kurdak’la birlikte hazırladığı bir yerleştirme de yer alıyor.

Nurbanu Asena’nın ilk kişisel sergisi “Matresens” 20 Ağustos Salı günü fam°ın İstanbul Tasarım Müzesi’ndeki mekanında açıldı. Sergide; Nurbanu’nun annelik sürecinde yaşadığı bedensel, ruhsal ve mekansal değişimi anlatan çizimler yer alıyor. Ayrıca Deniz Kurdak’la iş birliği yaptığı, nakış ve animasyonun bir arada kullanıldığı bir yerleştirme de serginin parçası.

Sanatçı, çalışmalarında annelik sürecinde zorlandığı, düşündüğü, şaşırdığı ve dönüştüğünü hissettiği anları görselleştirmiş. Bu sergideki çalışmalarını yalnızca kendisinin ilk kisisel hikayesi değil, aynı zamanda bütün annelerin evrensel hikayesi olarak görüyor. Zor bir iş olan anneliğin sanatta, hikayelerde ve filmlerde daha görünür olmasını ve toplum tarafından daha çok saygı ve destek almasını umut ediyor.

“Annelik sanatta, hikayelerde ve filmlerde daha görünür olmalı”

Sanatçı, sergiye adını veren “matresens” kavramını şöyle açıklıyor: “Matresens, kadınların annelikle birlikte ruhlarında ve bedenlerinde yaşadığı değişim ve dönüşüm sürecine verilen isimdir. Lucy Jones aynı adlı kitabında, matresens için ‘çoğu kadının yaşayacağı en derin değişimdir”’der ve ekler ‘ancak anne olma süreci [toplumda] o kadar göz ardı edilmektedir ki, antropolojik terim olan matresens çoğu sözlükte yer almamaktadır.’”.

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

fam° (@famhub.co)’in paylaştığı bir gönderi

Sanatçı, Lucy Jones’un “Matrescence: Gebelik, Doğum ve Anneliğin Dönüşümü Üzerine” kitabından alıntılarla matresense kavramı üzerine daha derinlemesine bilgiler de veriyor:

“Anne olmadan önce hiç doğum yapan bir kadının resmini görmemiştim. Hiç hamilelikle ilgili bir şarkı duymamıştım. Anneliğin erken dönemlerinde benliğin kaybıyla ilgili bir kitap da okumamıştım. Annelerin mental durumlarını anlatan bir oyunu izlememiştim. Hiç bebek bezi değiştirmemiş, küçük çocuklarla vakit geçirmemiştim. Ve yine de tuhaf bir şekilde bunların ne gerektirdiğine dair katı bir anlayışa sahiptim… Hamile olduğumu öğrendiğimde anneliğe karşı bakışımı sorgulamaya başladım ve düşündüklerim karşısında şok oldum: Önemsiz, entellektüel olmayan, değersiz ve sıkıcı. Evde yazılmaya değer hiçbir şey yoktu. Annelik gerçek anlamda ‘üretken’ bir iş değildi. ‘Anne’ gibi görünmek arzuladığım bir şey değildi… Bakım vermek zor değildi ya da yüksek statülü bir iş de değildi. Anneliğin kolay bir iş olacağını düşünüyordum! Hah! Yakında bakım vermenin hayal ettiğimden çok daha zor, daha yüzleştirici, heyecan verici, yaratıcı, güzel, stresli, endişe verici, ödüllendirici, sıkıcı, dönüştürücü, canlandırıcı ve (bazen) öldürücü olduğunu ve çalışan bir toplum için sandığımızdan çok daha gerekli olduğunu öğrenecektim. Bu bilinç eksikliğinin ne kadar zararlı olduğunu ilk elden öğrendikten sonra, hamilelik, çocuk doğurma, bakım gibi görünmez işlere yönelik saygı ve destek eksikliğinin nedenlerini anlamaya mecbur olduğumu hissettim…”

Sergi, 28 Ağustos’a kadar Pazartesi hariç hergün 12:00 – 17:00 arası ziyaret edilebiliyor.
Adres ile şöyle: fam°, İstanbul Tasarım Müzesi No:93

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

fam° (@famhub.co)’in paylaştığı bir gönderi

Görsel: Nurbanu Asena