Yaratıcı bünyeler için günlük besin kaynağı
Krüw’ün Sağlam Sanatçıları: Burak Şentürk

Krüw’ün Sağlam Sanatçıları: Burak Şentürk

Türkiye'nin yeni ve sıkı sanatçı kolektifi Krüw'ün üyelerini tanıyoruz.

90’z, Villianz ve Canavarz sergileriyle gündem yaratan Türkiye’nin en yeni ve sıkı sanatçı kolektifi Krüw‘ün her bir neferiyle tek tek tanışıyoruz. Krüw’ün Sağlam Sanatçıları’nın üçüncü bölümünde Burak Şentürk var.

Krüw’ün üyeleriyle yaptığımız röportajların tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

İstanbul’da doğan Burak Şentürk, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Ana Sanat Dalı Bölümü’nde okudu. Profesyonel kariyerine ise 10 yaşında çizgilerini gösterdiği Oğuz Aral yönetimindeki mizah dergilerinde karikatür çizerek ve yazarak başladı. Birçok medya grubunda illüstratör olarak görev aldıktan sonra çocuklara yönelik çalışmalara ağırlık verdi.

Artistan (İngiltere), Picture Window Books (ABD), Bruno Bear Publishing (Singapur), İş Bankası Kültür Yayınları gibi yayınevleri için çocuk eğitimine katkıda bulunan projelerde yer aldı. İnkılap Kitabevi / Mandolin Yayınları tarafından yayınlanan, 0-6 yaş grubu için yazıp resimlediği Dünya Çocukları Tanışıyor adlı kitabı 3. baskısını yaptı.

TBWA, Plasenta, Imeanit, Creative, Manajans, Güzel Sanatlar, Young&Rubicam/Reklamevi, Art Group, Sistemsensin, Daniska, Medina Turgul DDB ve Fayda gibi ajanslara bir çok marka için grafik tasarım ve illüstrasyon çalışmaları yaptı.

Bağlı olduğu sanatçı ajansı olan Milk Talents ile birlikte Coca Cola, Burn, İş Bankası, Disney Türkiye, Ülker, Nike, Converse, Wacom, Efes Pilsen, Tuborg, The Famous Grouse, Sütaş, Sport in Street gibi markalarla çalışmalar yaptı. 

Çizemeye ara verdiği dönemde müzik çalışmalarına ağırlık verdi. Wacom International’ın Türkiye’deki iki sanatçısından birisi olan Burak Şentürk, LC Waikiki için grafik tasarım ve illüstrasyonlar yapmakta olup; uluslararası ortak projeler, sergiler için çalışmalarını sürdürüyor.

Çizmeye tasarım yapmaya nasıl başladın? Alaylı mısın mektepli mi?

Burak: Çok klasik bir hikaye olacak ama, zaten çocukken bir arıza olduğu belliydi. Küçük yaşta yaşıtlarımın farketmediği şeylere odaklanıyor ve sürekli gözlem yapıyordum. Zaman zaman bu durgun hallerim “Ay ne efendi, uslu çocuk” diye tanımlanıyordu.

Orada durum biraz farklıydı. Olan bitenle farklı bir ilişkim vardı. Görüp biriktirdiklerimi farklı yollarla ifade edebilme gerekliliği doğunca ben de çizmeye başladım sanırım. Normal bir günün akışı ya da sıradan bir olayın bendeki yansıması herhangi bir insana göre daha farklı.

Aslında hem alaylıyım hem de mektepli diyebiliriz. 10 yaşlarında falandım. Çizdiklerimle birlikte beni Oğuz Aral’ın karşısına çıkardılar. O da bir ışık görmüş olcak ki bana bir tarama ucu ve kağıt verdiler. Ta ki karnede notlar düşük gelene kadar birkaç hafta gittim dergiye oradaki çizer ablalarla.

Sonrasında üniversite yıllarında dergilerin amatör sayfalarına çizdiklerimi götürerek derginin kapısını aşındırdım ve dergiye kabul edildim. Ama yıllar önceki küçük çocuk olduğumu kimse bilmiyordu. Ben de söyleme gereği görmedim.

Mektep kısmında ise Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Ana Sanat Dalı Bölümü’nde okudum. Dördüncü yılımda hayal kırıklıklarımla birlikte okulu da geride bıraktım. Bitirmedim.

Nelerden ilham alıyorsun? Tasarım sürecin nasıl başlıyor, nasıl devam ediyor? Üretmeye başladığında aklından neler geçiyor?

Burak: Düşünüyorum da ilham aldığım özel bir yer ya da şey yok aslında. Her şey beni bu konuda yönlendiriyor olabilir. Çok takılmıyorum buna diyelim.

Kendi adıma bir çalışma yapıyorsam şöyle oluyor; hiç yanımdan ayırmadığım defterim ya da kağıtlarım var. Gün boyu işler arasında bunlara bir şeyler karalıyorum. İlerleyen zamanda o karalamalar beni yapacağım çalışmalar için yönlendiriyor diyebilirim.

İşlerim genellikle detaylı işler. Üretirken detaylarda kaybolduğum için çok alakasız şeyler düşünebiliyorum. Bu durum bana zaman ve özürlük de kazandırıyor biraz. Hatta üretim sırasında bazen elimi kendi haline bırakıyorum o da kas hafızası ile beni şaşırtacak doğaçlama işler çıkarabiliyor.

Çizerken bir, iki bira daha da keyifli bir hale getiriyor işleri. Tabii ki müzik de çok önemli. Mutlaka çizerken sevdiğim birkaç albümü sırasıyla döndürüyorum. Özellikle çizerken dinlediğim albümler bunlar. Motivasyona katkı sağlıyorlar.

“Pinky and The Brain” / 90’z

Krüw ile nasıl tanıştın? Onlarca yaratıcı isimle birlikte üretmenin sana ne gibi katkıları oldu?

Burak: Krüw’ü bir araya getiren iki kişiyi yani Uçman ve Derin’i tanıyordum. Bir ara Uçman ile bir muhabbette böyle bir şeyler planladıklarından bahsetti. Ben de ortak çalışmalardan hoşlanan biriyim. Etkileşimin, paylaşımın insanın yaratıcılığına katkıları ve çok olumlu etkileri oluyor bana göre. Sonrasında zaten herkes tanıdıklarından bir kaç kişiyi çağırınca Krüw bugün gördüğün gibi kalabalık bir aile oldu.

Üretken insan egosu yüksek insandır. Bu şekilde 21 kişinin yer aldığı bir platformda organizasyon ve üretim süreçleri de hem zorlu hem eğlenceli geçiyor. Krüw kadrosunun bana en büyük katkısı beni çizmek için daha çok ateşliyor olması.

Birbirinden yetenekli sanatçıların farklı tarzlarla çıkardığı işler de bana yeni ufuklar açıyor ve yeni düşünce şekillerini, perspektifleri tanıyorum. Ekiple beraber çalışmak benim için yeni ve besleyici bir kaynak oldu.

Gönlünde yeri bi’ ayrı olan tarafsız bakamadığın işin hangisi?

Burak: Çok ayıramıyorum aslında. Ancak ille de bir iş seçmem gerekirse ASTRO sanırım. Bu iş benim için bir kırılma noktası oldu. Çizdiğim ya da anlattıklarım için yeni bir bölüme geçiş yaptığımı hissettiğim bir çalışmaydı.

Astro

İşlerindeki yuvarlak hatlar çocuksu sevimliliği anımsatıyor. Fakat desenlerin, anlatımını karmaşık ve yetişkin bir hale sokuyor. Tekniğini nasıl kişiselleştirdin? Çizmeye başladığından beri dünyayı böyle mi görüyorsun?

Burak: Uzun yıllar karikatür çizdim. Sonrasında da uzun bir dönem çocuk kitapları resimledim. Bu süreçlerin çizgime ve bakış açıma esneklik kattığını düşünüyorum. Çocuksu yumuşaklık ve zaman zaman naiflik o günlerden kalan bir özellik diye düşünüyorum.

Anlatımdaki karmaşıklık ve yetişkinlik gündelik yaşamın acımasızlığı ve katı gerçekliği ile doğru orantılı. Bunları aynı potada eritirken dikkat ettiğim en önemli şeylerden birisi de renk paleti. Doğru renklerle en sert mesajı insanları ürkütmeden ve irite etmeden verebileceğimi düşündüm.

Bunu kendimce uygulamasaydım eğer içgüdülerle vahşileşen anlatımlar çok rahatsız edici ve beğeniden uzak, hatta çok eski bir dille işlenmiş görünebilirdi. Ki bu beni de yaptığım işten uzaklaştırabilir. Kolay sıkılan biriyim. Odaklanma problemi yaşıyorum.

Çizim dilini şekillendirmek için yaklaşık üç sene gibi bir süre derinlemesine düşündüm ve egzersizler yaptım. İlk hedeflerimden biri çizgimi imzam haline getirmekti ve bunun için de detaylarda küçük hikayeler gizledim. Bir süre sonra insanların beni çizgimden tanıdığını ve detaylardaki sürprizler sayesinde çizimlerimle çok daha fazla vakit geçirdiklerini görmek beni mutlu etti. Çünkü istediğimi başarmış oldum. Çizmeye başlamadan önce de dünyayı böyle görüyordum. 🙂

Yok Artık!

Eylül 2014’te “Yok Artık!” isimli illüstrasyonun yapım aşamasını GIF’e dönüştürmüştün. Bu GIF bize tasarım sürecini gözlemleme şansı vermişti. Gelecekte de bu tip GIF’lerle mutfağını görebilir miyiz?

Burak: Aslında yapım aşaması GIF’lerine hala devam ediyorum. Ancak aklımdaki asıl proje kesintisiz videolar ile mutfağı ve çalışma aşamalarını da göstermek. İnsanların bunu merak edip, üretimin yapıldığı yer ve zaman hakkında bilgi almak istediklerini biliyorum.

Ne kadar inkar etsek de röntgencilik insanın temel bir güdüsü. Sosyal mecraların bu kadar çok insan tarafından kullanılma nedenlerinden biri de bu zaten.

Türkiye’deki Star Wars etkinliği için senin de aralarında bulunduğun bir grup sanatçıya Stormtrooper kaskı gönderilerek kişiselleştirilmesi istenmişti. Proje nasıl gelişti? Ne gibi yorumlar aldın?

Burak: Beni temsil eden sanatçı ajansı Milk Talents tarafından Disney’e önerilen sanatçılardan biriydim. Bir diğer Krüw üyesi olan Derin tarafından kişiselleştirilen bir kask aynı organizasyonda sergilendi.

Öncelikle söz konusu olan Star Wars olduğunda bir çok kişi için akan sular duruyor tabi. Geri dönüşler oldukça iyiydi. Büyük bir çoğunluk tarafından beğenildiğini söyleyebilirim. Bir iki Star Wars hayranı kask üzerine neden Star Wars ile ilgili bir şey çizmediğimi sordu internetten.

Cevabım “o zaman o kask kişiselleşmiş olmaz” şeklinde oldu. Daha sonrasında kasklar Disney’de kaldılar ve sergilenmek üzere farklı mekanlarda gezdirildiler. Şu an nerede olduklarını bilmiyorum. 🙂

Star Wars Project

Takip ettiğin sanatçılar kimler? İşlerini beğendiğin takip etmemizi önerebileceğin sanatçılar var mı?

Burak: Hayranı olduğum sanatçı sayısı az diyebilirim. Ancak Behance’ten farklı disiplinlerdeki birçok sanatçıyı takip ediyorum.

Bu aralar en çok beğendiğim sanatçıların başında James Jean geliyor. Mc Bess’i de çok beğeniyorum.

Burak Şentürk’ü internet sitesi, Behance, Facebook,
Instagram, Dribble, Vimeo üzerinden takip edebilirsiniz.

Pan

“Freddykenstein” / Villianz

“Dreamcatcher” / Canavarz

Kök Albüm Kapağı

Nick The Chopper / Anatolian Rock Revival Project

Panda

Görsel: Burak Şentürk