SARS-COV-2 virüsü ve onun neden olduğu COVID-19 hastalığı nedeniyle tüm dünyanın gündemi ve yaşama biçimi değişti. Virüs şu ana kadar 2 Nisan, 16:15 TSİ itibariyle 959,656 kişide görüldüğü tespit edildi. Dünya genelinde 707,491 aktif vaka, Türkiye’de de 15,069 aktif vaka bulunuyor. Her devlet kendi önlemlerini alırken hastalığın yayılma hızını düşürmek için de çalışmalar sürüyor. Hastalığın yayılmasını engellemek ve bireysel olarak korunmak için yapılması gereken temel önlemler sık sık ellerimizi yıkamak, yüzümüze dokunmamak ve sosyal mesafeyi korumak. Türkiye’de ve dünyada sosyal mesafeyi korumak için herkese evde kal çağrısı yapılıyor ve gerekmedikçe dışarı çıkılmaması isteniyor. Fakat bu çağrıya yanıt veremeyen bir kitle var, işçi sınıfı.
Sosyal mesafe (social distancing), toplum içinde bireylerin kendi kabuğuna çekilip teması azaltması ve böylece hastalığın yayılma hızını düşürme fikri üzerinden ilerliyor. İnsanlar gün içinde dışarıya çıkmazsa, tanıdığı veya tanımadığı farketmeksizin fiziksel temasta bulunmazsa en nihayetinde virüsün yayılabileceği ortamın da geçiliyor. Fakat bu varsayımın önünde ciddi bir sınıfsal kabul yatıyor. Evden çıkmadan çalışabilen, ücretli izin alıp iş güvencesini koruyarak evinde oturabilenler orta sınıf beyaz yaka çalışanlardan oluşuyor. Üst sınıfın yani zenginin ekonomik sürdürülebilirliği için herhangi bir endişesi olmadığı ve saatlik ücret üzerinden gelirini oluşturmadığı için #evdekal çağrısı onların yaşamlarında alt sınıf kadar büyük bir etki yaratmıyor. Her işe gitmesi gereken, saatlik veya günlük ücretle gelirini elde eden, merdivenaltı, kayıt dışı çalışmak zorunda kalan işçi sınıfı için elde kalmak geçerli bir seçenek değil. Dışarı çıkıp çalışmak veya işini kaybedip elde oturmak arasında gidip geliyor bu sınıf.
Gönüllü karantina sınıfsaldır
COVID-19 ile birlikte tartışmaya açılan ve gözlemlenebilir hale gelen bu sınıf uçurumu tüm dünyada gözlemlenebiliyor. ABD, Filipinler, Hindistan gibi farklı GSMH’ları, kültürel yapıları ve nüfusları olan toplumlarda benzer bir şey görülüyor. İşçi sınıfı her gün hayatını devam ettirebilmek için işe gitmek zorunda. Bu konuda benzer serzenişler Türkiye’de de gözlemlenebiliyor. Twitter’da @zilzurna8 isimli kullanıcı, işçi sınıfının kendi ağzından işe gitme zorunluluklarını ve çalışma koşullarını göstermek için TikTok üzerindeki paylaşımları derledi. TikTok, tüm dünya gibi Türkiye’de de çok popüler bir uygulama. Ancak Instagram gibi sadece güzel, elit, şık fotoğrafların ve dünyaların paylaşıldığı bir mecra değil. Aksine Türkiye’de yaşayan her sınıfın ve topluluğun kendine yer bulabildiği bir mecra. Bu yönüyle de işçi sınıfının görünürlüğünü artıracağı için derleme mecrası olarak TikTok seçilmiş.
@tezcanahmet38##kayseri bizimkisi ekmek derdi Allah emekçi kardeşlerimin yardımcısı olsun…♬ orijinal ses – tezcanahmet38
@sedatcokyaman13##evdekal ##güzeltürkiye ##inşaat ##işçiemekçi ##beğen ##yorum ##yap ✌❤????♬ orijinal ses – muhammet.syn
@sedatcokyaman13##evdekal ##güzeltürkiye ##inşaat ##işçiemekçi ##beğen ##yorum ##yap ✌❤????♬ orijinal ses – muhammet.syn
@sedatuzun64işçi adama evde kal diyorsunuz çalışmasa ailesine kim bakacak ##beniöneal ##coronavirus ##covid19 ##fenomen ##taçsızkıral♬ orijinal ses – ismet.jiyan
@cesuroztrktabi evde kal demek kolay devlet büyüklerine zengine devlet memuruna işçi dışarıya çıksa corona evde kalsa geçimsizlik öldürecek ##emekçinin ##yanındaol♬ orijinal ses – gelmeyenim_
@by__pasha##evdeyiz ##işciyiz ##emek ##imparator_fan ##evdekaltürkiye ##jelibonoyunu ##çilek ##ekmekparası ##hayat ##emekcikardeslerim Çalışmak zorundayım ?
Görsel: SedatCokyaman