Yaratıcı bünyeler için günlük besin kaynağı
Havada Süzülen Steampunk Saatler

Havada Süzülen Steampunk Saatler

Nixie Clock projesinin steampunk estetiğine sahip havada duran saatlerinde, 1950'lerde geliştirilmiş Nixie tüpleri ekran olarak kullanılmış.

Havada duran tasarım haberlerimize bu yıl eklenen hoparlör, saksı, zamanı gösteren küre ve dekoratif eşyaların ardından Nixie tüpleriyle yapılan steampunk saatler de bu havalı gruptaki yerini aldı.

Geçtiğimiz yıl Kickstarter’da fonlanan Nixie Clock projesi, metal ve camdan oluşan yüzeyin üzerinde parlayan sayılarla saati ve tarihi göstererek havada süzülen saatlerden oluşuyor. Pile ihtiyaç duymadan çalışan bu saatler, kablo bağlantısı olmaksızın tabanlarından güç alıyor ve aylarca hatta yıllarca kesintisiz çalışabiliyor. Üstelik hiçbir şarj işlemi gerekmiyor.

Nixie saatlerin yapımında 1950’lerde geliştirilen ve 90’lı yılların sonuna kadar kullanılan Nixie tüpleri kullanılmış. Nixie saatlerin yaratıcısı Tony Adams, geçmişe ait bu teknolojinin modern bir versiyonunu yaratabilmek için uzun araştırma ve geliştirme mesaileri harcamış. Sonuçta iki ayrı versiyonda Nixie saat tasarlamış: Ekranı 5 tüplü olan ilk versiyon The Relay ve ekranı tek tüplü olan versiyon The Beacon. The Relay, ay ve gün gösterebiliyorken The Beacon yalnızca saati gösterebiliyor. Beacon’ın bir farkı da Nixie tüpünün el yapımı olması. The Relay ise vintage Nixie tüpler temin edilerek yapılmış. Her ikisinin de alarmı var ve GPS alıcılarının saatiyle eşleşebiliyorlar. Beş tüplü olan modelde, tüplerin parlaklığı tek tek ayarlanabiliyor. Her iki versiyonda da solma/dalgalanma ve düz ekran modları bulunuyor. Tek tüplü modelde sayılar 50 mm yüksekliğinde ve yüzen nesne 130 mm yüksekliğinde. Beş tüplü modelde ise tüpler daha küçük olduğundan sayılar 18 mm yüksekliğinde ve yüzen nesnenin yüksekliği de 70 mm.

Tony Adams, kablosuz güçle çalışan cihazlar üzerinde 5 yılı aşkın tecrübeye sahip. Nixie içinse diğer cihazlarda sağladıkları gücün 10 katını verimli bir şekilde saate aktarabilecek özel sargı bobinleri geliştirmiş. Bu sayede saatin ışıkları pırıl pırıl parlıyor. İşin sırrının, hassas sabitleme elektromıknatıslarıyla dengelenmiş güçlü “nadir toprak mıknatısları”nın itici gücünde olduğunu belirtiyor. Tabanın ve havada duran nesnenin güç bakımından eşleşmesini sağlayan bakır sargılar tarafından oluşturulan bir hava transformatörü de bu sırrın bir parçası. Kontrol ve zaman verileri, havada süzülen objenin üzerine kızılötesi şeffaf plastik kapağın altındaki kızıl ötesi bir LED ile iletiliyor. Dikkatli bir şekilde tasarlanmış ve optimize edilmiş bobin, şebeke elektriği bağlı olduğu sürece ekrana güç aktarıyor.

Saatlerdeki mıknatısın 90 derece uzağında bulunan dört ışık, havada duran nesnenin ne kadar dengede olduğunu gösteriyor. Bu da Adams’a göre, saatin havada süzülüşünü diğer havada duran cihazlardan daha kolay ve akıcı hale getiriyor.

Saatin ayarlanması ve çeşitli ekran modlarının seçilmesi için tabanın iki tarafında bulunan dokunmaya duyarlı anahtarlar kullanılıyor. Bu anahtarlara alternatif olarak tam kontrolu Bluetooth ile bağlanarak sağlayan bir Android uygulamasının da geliştirilmekte olduğu notu eklenmiş.

Görsel: Kickstarter