2018’in ortalarına geldik lakin önemli bir dönem bizlerle olacak bu süreçte. Eylül’den Aralık’a hareketli bir dönem oluyor genellikle yaratıcı sektörlerde. Markaların ajans ve ofislerde değişikliğe gitme süreçleri, çalışanların sirkülasyonu derken birçok yere yeni soluk geliyor. E haliyle bu süreçte de görsel trendler yine etkili oluyor. Eylül öncesi önemini farkında olan Getty Images da, işin görsel yönüyle ilgilenen kişilere güzel olabilecek trendleri yeniden hatırlatıyor.
Farklılıklarımız Bizi Güzel Kılıyor
Türkçe şekliyle İkinci Rönesans olan bu görsel trend, bu sene Getty’nin belirlediği üç görsel trendden sadece biri. Bu trend sanat tarihinden besleniyor ve bunu modern toplumla harmanlamayı amaçlıyor. Trendlerini görsel aramalara ve indirmelere göre belirleyen Getty, bu sene Ocak ayında görsel trendlerinin ne olduğunu açıklamıştı. Second Renaissance’ta da sanattan beslenen modern sanatçıları görüyoruz. Mona Lisa’dan ilham alan Solange Knowles ya da Beyonce ve Jay Z’nin harika videosu gibi örnekler bu trendin karşılığı aslında. Ya da Winnie Harlow gibi vitiligo ile yaşayan bir modelin sanat tarihinden beslenen işlerdeki aranan yüzlerden olması yine bu trendle birleşebiliyor.
Bu trendle birlikte fotoğraf çekmenin giderek kolaylaştığı günümüzde aslında fotoğrafın hala bir zanaat olabileceğini gösteriyor bizlere. Ayrıca Siyah, Asya, Azınlık, Etnik topluluklarının da kullanımıyla birlikte miras kalan görsel biçimler yeniden yorumlanıyor. Böylece klasikleşmiş görsel kalıplar da yeniden şekillenebiliyor. Bu sayede fotoğrafçıları da daha olumlu, kültürel açıdan zengin bir anlatıyı yeniden yazmaya yönlendiriyorlar.
Getty Images’a göre, Gen Z’nin etnik olarak farklı duruşunu yansıtan fotoğraflarını Instagram üzerinde de benzer bir dürtüyle görebiliriz. Sanatçılar Sunny Dolat ve Laetitia Ky, daha önce görmezden geldikleri bağlamlarda renk yüzlerini tanıtarak fizikselliği kullanıyorlar örnek vermek gerekirse.
Getty’ye göre ne kadar farklıysak o kadar özeliz ve bir o kadar da güzeliz. Farklılıkların dünyasında bu yüzden şu an ikinci bir Rönesans yaşanıyor. Bize tek tip dayatılan güzellik algıları artık tek olmaktan çıkıyor, ikiden öteye geçip çoklaşıyor. Böylece bizler de harika ışıklarda, harika bakışlar ve farklı yüzlerin hikayesine erişebiliyoruz.
Erkek Olmak Yeniden Tanımlanıyor
Bu senenin en büyük olaylarından biri erkeklerin yeniden tanımlanmasıydı. Özellikle hedef kitlesi erkek olan markalar, Axe gibi, erkeği yeniden tanımlamanın peşine düştüler. Şimdiye kadar reklamlarda bize dayatılan bazı erkek modelleri vardı. Zor erkek, sert erkek, kahraman erkek, kaba erkek, maço erkek… Erkek de erkek! Fakat bu seneyle birlikte erkeklerin de ağlayabildiği, kilosunu sorun ettiği, duygusal canlılar olduklarına dair bir döneme geçildi. E haliyle bu da görsel dili de etkiledi. Erkek görsel olarak da artık koruyan olmaktan çıktı ve kollanması, kendini koruması gereken bir bireye doğru yol almaya başladı.
İngiltere’nin Reklam Standartları Kurumu, “basit ebeveynlik veya ev işlerini” yürütmek için “deneyen ve başarısız olan” erkekler de dahil olmak üzere, toplumsal cinsiyet kalıp yargılarını sürdüren reklamları yasakladı. Masculinity Undone, karmaşık, nazik ve duygusal olarak zeki yollarla gösterilen erkekliği izliyor.
Özellikle Axe’in erkeklere yönelik kampanyası #IsItOkForGuys bu konuya dair gösterilebilecek güzel örneklerden. Erkeklerin de sosyal anksiyeteleri olabileceğini Google aramaları üzerinden belirtiyordu kampanya. Ya da The Blaze’in Cannes Lions Grand Prix ödüllü Territory müzik videosu yine erkeklerin yoğun duyguları üzerine yoğunlaşıyordu.
Popüler kültürden de örneklendirmemiz gerekirse, homofobik şarkı sözleriyle bilinen agresif rap sanatçısı Tyler, the Creator yayınladığı son albümü Flower Boy’la aslında ne kadar kırılgan olduğunu gösterdi bizlere ve eşcinsel olduğunu açıkladı. Pembeler giyen ve kendini kabuğundan dışarı iten sanatçı cinsel kimliğini, yalnızlığını sevenleriyle paylaştı. Ya da Jay-Z yine 4:44 albümünde erkek kırılganlığına değindi ve kişisel utançlarını paylaşıma açtı.
Gözden düşen maskülenlikte millennials’ın rolü çok büyük elbet. Cinsiyet rollerini reddeden bu jenerasyon tüketmeye devam ettikçe de kadın, erkek, yaşlı, yaşayan, genç, ölü gibi kavramlar sorgulanmaya ve giderek insan bunlardan ayrışmaya devam edecek gibi.
Uzun Soluklu Görsellerin Teknolojiyle Birleşimi
Son bahsedeceğimiz trendse Conceptual Realism. “Gerçekçi, otantik, inandırıcı”, iletişim pazarına hükmeden anahtar kelimelerden. Bir şey ne kadar otantikse o kadar satılabilir. Ne kadar inandırıcıysa yine o kadar satılabilir. Gerçi artık inandırıcı ve gerçekçi olmasına gerek yok. Fikirlerin, ruh hallerinin satıldığı günümüzde içerikler artık kusurlu yapılıyor. Kusursuz görmek istemeyen tüketici kusurlunun peşine düşüyor. Bir yerin hijyen koşulları önemli değil artık eskisi kadar. Eğer eviniz kadar temizse, gidip orada çay kahve içebilir, mutfağından yiyebilirsiniz.
Bir şeylerin bitmişini görmektense tüketici artık üretimin bir parçası olmak istiyor. Kendin yap kültürünün giderek hayatımıza eklenmesiyle de artık neredeyse evimizi kendimiz yapacağız ki bu 3b yazıcılarla gelecekte mümkün olacak zaten. Türkçesi kavramsal gerçekçilik olan bu trend de, uzun vadeli bir ihtiyacı karşılamak için ortaya çıktı.
Kavramsallık ilk resimden beri hayatımızda olan bir tabir. Özellikle kameranın keşfi ve insnaın her şeyi kaydedebilir bir varlık olmaya başlamasıyla da kavramsallık, gerçekçilikle harmanlanır oldu. Artık sadece soyut anlamlar kavramsal olmuyordu. Gayet somut verilerden de kavramsal sonular elde edilebiliyordu.
Görsel: gettyimages.com