Benzer ilgi alanlarına sahip arkadaşlar edinmek kimi için zor olabildiği gibi kimisi için de çok kolaydır. Ama düşünün, siz ki yepyeni bir disiplin yaratmış, kendi jargonunuzu oluşturmuş ve kavramsal kategoriler yaratmış biriyseniz, mesela Sigmund Freud iseniz zor mu olurdu sizce aynı zevklere sahip biriyle konuşabilmek? Zor olsa gerek ki Freud bir noktada Jung’la olan dostluğunu bitirmiş ve gemileri yakmış. Hikayenin nasıl gemileri yakmaya evrildiğini ise Aeon harika bir animasyonla anlatıyor.
1896’da psikanaliz çalışmalarını sürdürmek için ilacı bırakan Sigmund Freud’un çok fazla uyarıcı etkisinde olmasını bir kenara bırakırsak kendisi Yunan mitolojisine dair iddialı okumalarda bulundu. Çoğunlukla teorilerini psikoseksüel bir şekilde tanımlayan Freud’un Wilhelm Fliess’la dostluğunu bitirdiği 1906’da karşısına Carl Gustav Jung çıkıyor.
Her Şey Biter ve Gerisi Hep Sessizliktir
Freud o zamanlar şanı yürüyen biriyken, Jung daha genç ve kariyerinin başında. İlk tanıştıklarında 13 saat aralıksız konuşuyorlar Freud ve Jung. Giderek birbirlerine bağlanan Jung ve Freud 6 yıl boyunca dosttan ziyade baba oğula dönüşüyor. Freud, Jung’u kendisinin halefi olarak görüyor. Fakat gel gelelim, Antik Yunan tragedyalarında çokça okuma yapan Freud, zaman geçtikçe bu halefinin kendisi için bir tehdit olduğunu düşünmeye başlıyor. Her prensin kralı, yani babasını öldürüp yerine geçtiği hikayelerden sonra Jung’un da onu öldüreceğine inanıyor. Ona bir mektup yazıyor. Ve dostlukları bitiyor. Jung da bunun üzerine güncesine “the rest is silence” yazıyor. Yani gerisi sessizlik.
Animasyon, Freud ve Jung’ın başından sonuna garip olan dostluğunu çok güzel bir şekilde hikayeleştiriyor. Çizimlerin akışkanlığı hikayenin içinde gezinmenize olanak sağlıyor. Neon renklerin tercih edilmesi, doğal dokuların hasbelkader bir dokunuşla çizilmesi bilinçaltına ve bu önemli şahsiyetlerin çalışmalarına da göndermelerde bulunuyor.
Her iki erkek de gerisinde önemli miraslar bıraktı. Her ikisi de yazarları, sanatçıları, edebiyat kuramcılarını, filozofları etkiledi bir dönem. Jung gerektiği kadar psikiyatrinin ana akımında ciddiye alınmadı ve Freud’un da fikirleri zaman içerisinde giderek terk edildi, biri hariç. Psikanaliz hala kendine haftalık olarak terapistlerin seanslarında yer buluyor.
Görsel: Vimeo