Kendi alanında ufuk açıcı çalışmalar yapan, sanatı ve teknolojiyi farklı bir gözle bir araya getiren yaratıcıları keşfetmekten ve bu yetenekleri okurlarımızla tanıştırmaktan mutluluk duyuyoruz. Bu heyecanımızı 13 Aralık’ta ATÖLYE‘de gerçekleştirdiğimiz Yeni Yaratıcılar’ın onuncu etkinliğiyle de fiziksel bir alana taşımaya devam ediyoruz. Bigumigu kurucularından Yalçın Pembecioğlu ile sohbet formatında gerçekleşen etkinliğimizin konuğu mimari, teknoloji ve sanatı bir arada kurgulayan medya sanatçısı ve yönetmen Refik Anadol idi. Refik ile akademik eğitiminden başlayarak yarattığı fırsatlara, hayatındaki dönüm noktası niteliğindeki projelere, hayalini kurduğu mekan ve kurumlarla birlikte çalışma şansı yakaladığı olaylara kadar uzanan detaylı bir sohbet gerçekleştirdik.
İnsan, makine ve mimarinin ortak noktası
Bilgi Üniversitesi’nde Görsel İletişim Tasarımı eğitimi alan Refik Anadol Türkiye macerasını da yaklaşık olarak eğitimi tamamlamasıyla birlikte sonlandırıyor. Mimari, teknoloji ve sanat arasında kurduğu ilişki ile insanlığın nasıl bir evrim yaşadığını inceliyor Refik Anadol. Veriyi yalnızca bir araç olarak görmeyip tarihsel olarak insanlığın gelişimi ve makineyle olan ilişkisine de eğiliyor. Bu yönüyle de ürettiği projelerin ortaya görselliğin ne kadar süslü ve afilli göründüğü, projenin dayanlığı temeller ve değerler kadar önem taşımıyor.
Geçtiğimiz yıllarda ortaya koyduğu Wind of Boston: Data Paintings, Arşiv Rüyası, Eriyen Hatıralar gibi projelerin her birinde aslında insana veya doğaya dair bir veriyi ve ifade ettiği anlamı sorguluyor. Büyük veri kelimesinin bir buzzword olduğu yılları geride bırakıp, her şeyden irili ufaklı veri çıkardığımız veya veriye dönüştürdüğümüz bir dönemde insan olmanın anlamı ile makinenin yeteneği arasında da bir sorgu kapısı aralıyor. Ve sohbetin sonuna da doğru söylediği “Duygularımız ve anılarımız makinelere karşı son kalemiz olacak.” sözü de buluşmanın tamamını özetler nitelikteydi.
Refik Anadol aynı zamanda Kaliforniya Üniversitesi Los Angeles (UCLA) kampüsünde öğretim üyesi ve misafir araştırma görevlisi olarak çalışmalarını sürdürüyor. 2018’in sonunda Walt Disney Concert Hall‘a yaptığı eserlerle de kariyeri adına önemli bir tatmin anı yaşadı. Kariyerinin ilk yıllarında Walt Disney Concert Hall’u gören ve bu mekan üzerine bir çalışma yapmak isteyen Refik Anadol, 2018’de bu amacını başarıyor.
Dünyanın dört bir yanındanki konferanslardan davet alan ve ortalama 15-20 dakikada sunum yapması gereken Refik Anadol ile 2 saati aşkın bir süre sohbet ettik. Bu sayede hem Refik tutkuyla bağlandığı projelerinin hikayelerini hem de düşünce sürecinin nasıl ilerlediğini anlattı. Katılımcılar da bu ufuk açıcı ve sürükleyici sohbeti dinleme, Refik Anadol ile tanışma ve soru sorma fırsatı yakaladı. Bir sonraki Yeni Yaratıcılar etkinlikleri için bizi takip edin!
Görsel: Bigumigu, ATÖLYE