Bir erkeğin bir kadına ahkam keser bir üslupla bir şeyler açıklaması anlamına gelen “Mansplaining” terimi bugünlerde çok gündemde. Şimdi bir de “MANTERRUPTION” terimiyle karşı karşıyayız. Manterruption, bir erkeğin bir kadının sözünü gereksiz yere kesmesi, anlattığını bölmesi ve araya girmesi anlamına geliyor. İş toplantılarında ve politik arenada sıklıkla yaşanan bu durum; BETC Sao Paolo reklam ajansının 8 Mart Kadınlar Günü için hazırladığı kampanyada etkili bir şekilde eleştiriliyor.
“Manterruption” durumu çevresinde şekillenen kampanya için bir uygulama hazırlanmış. Android ve iOS için geliştirilen ve “Woman Interrupted” adını taşıyan kadınlara yönelik uygulama; telefonunuzdaki mikrofonu kullanarak kaç kere bir erkek tarafından sözünüzün kesildiğini tespit ediyor. Sizin sesinizi tanıyan uygulamada konuşmalar kaydedilmiyor, sadece istatistikler veriliyor.
Uygulamayı tanıtan film ise Adele, Hillary Clinton, Taylor Swift gibi dünya çapında ünlü isimlerin, bu duruma maruz kaldığı anları gösteriyor. Zira kampanyanın basın bülteninde de belirtildiği gibi ünlü olmak “manterruption”dan muaf olmak anlamına gelmiyor. Örneğin, ilk başkanlık tartışmasında Hillary Clinton’un sözü Donald Trump tarafından tam 51 kez kesilmiş. 51 kez, evet.
Uygulama için hazırlanan internet sitesinde bu konuya dair çarpıcı istatistikler ve araştırmalar var. Örneğin; erkeklerin diğer erkeklerin sözünü kadınlarınkini kestiklerinden %23 oranında daha az kestikleri saptanmış. Ya da iş toplantılarında erkeklerin konuşma oranı %75 olarak belirlenmiş, kadın meslektaşlarına kalansa %25. Veya mesela Brezilya başkanı adaylarıyla yapılan röportajlarda kadın adayların sözünün erkeklerinkine göre 4 kat daha fazla kesildiği ortaya çıkarılmış. Bunun gibi daha pek çok araştırma, görünüşte var olsa da, kadın-erkek eşitliğinin pratikte tam anlamıyla var olamadığını gösteriyor. Bu nedenle kadın-erkek eşitliğinden, kadınların iş yaşamında eşit şanslara sahip olması gerekliliğinden bahsederken sadece ücretlendirme politikaları gibi görünür şeylerden değil; bu tarz görünmez baskılardan ve yıldırma taktiklerinden de bahsedildiğini hatırlamak çok önemli.
Kampanya için ayrıca Brezilyalı kadın sanatçılarla çalışılmış ve onlardan kendi çizimleriyle uygulamanın posterlerini tasarlamaları istenmiş. Tüm bunların dışında BETC Sao Paolo’nun yakın gelecekteki planları arasında kampanyayı daha da ileriye taşımak ve dünya çapında veri toplayarak bu durumun gerçek zamanlı olarak örnekleriyle insanlara sunulacağı küresel bir platform yaratmak var.
Bu uygulamanın ve istatistiklerin Türkiye versiyonu sizce de oldukça çarpıcı olmaz mıydı?
Görsel: BETC Sao Paolo