Stop motion evreninde hikayeler, kullanılan malzemeyle pekiştirildiğinde ortaya inanılmaz sonuçlar çıkıyor. Anushka Naanayakkara’nın yünü ustalıkla kullanarak yünden bir aşk hikayesi yarattığı A Love Story bu anlamda unutulmaz örneklerdendi. Yine algoritmik tasarımcı Huw Messie’nin makine nakışıyla yarattığı animasyonlar; konu aldıkları üretim bandı, çarklar, teknik sistemler gibi temaları muhteşem bir estetikle anlatıyordu. Anu-Laura Tuttelberg’in porselen karakterler kullandığı Winter in the Rainforest da bu türden etkileyici işler arasında.
Kendi yaşamımızın büyüsünü yansıtan eşsiz ve şiirsel bir gerçeklik
Anu-Laura Tuttelberg bu filmi gerçek doğada (Meksika ve Peru’nun tropikal yağmur ormanlarında) çekmiş. Filmde porselenden yapılmış masalsı yaratıkların – hayvanlar, kuşlar, böcekler ve çiçekler – aynı anda hem ne kadar kırılgan hem de ne kadar dayanıklı olduğuna şahit oluyoruz. Bunun üzerinden de film, yaşamın ve ölümün sonsuz dansını en iyi şekilde anlatıyor. Hem hikayesi hem de biçimsel farklılığıyla bunu yapıyor. Zaman bu ormanda garip bir şekilde akıyor, beklenmedik bir hızla ilerliyor. Doğal ışık tüm bu unsurlarla benzersiz görünümler yaratıyor. Kimi zaman yaşayan karakterler beyaz bir hayalet, yaşadıkları yer de öte dünya gibi görünüyor. Winter in the Rainforest, bu dünyada kendi yaşamımızın büyüsünün ve kırılganlığının farkına varmamızı isteyen eşsiz bir şiirsel gerçeklik yakalamış.
Estonyalı yazar, yönetmen ve animatör Anu-Laura Tuttelberg; Chiapas, Meksiko ve Peru’nun yemyeşil Amazon ormanlarında kırılgan, porselen kuklalardan oluşan karakterler kullanıyor. Ormanın gerçekliğiyle kuklaların görünümü bile başlı başına bir kontrast. Film boyunca, etçil çiçekler avlarını tuzağa düşürüyor, çekirge bir ağaçtan etrafı izliyor, böcekler kadar küçük boyutlarda olan minyatür bir kız çocuğu ise örümcek benzeri bir canlının kurbanı olarak karşımıza çıkıyor. Her şeyi rüzgarda sallanan yaprakların ve suyun üzerinde yuvarlanan gölgelerin arasından izleyebiliyoruz.
Porselen karakterlerin yanı sıra filmdeki estetiği etkileyen önemli bir detay daha var
16 milimetrelik filmle çekilen ve grenli görüntüye sahip olan filmin tamamlanması yıllar sürmüş. Yönetmen kullandığı teknik hakkında şu açıklamayı yapmış: “Kuklaları kare kare hareket ettirirken arka plandaki ışığın ve doğanın doğal bir şekilde hareket etmesine izin verdim. Bu sayede kuklalar kendi hızlarında sorunsuz hareket ederken çevrelerindeki doğa hızla değişiyor. Bu, filmde yeni bir belirsiz zaman ve mekan gerçekliği yaratıyor.
Winter In The Rainforest şimdiden çok sayıda festivalden ödül kazanmış. Tuttelberg, aynı karakterleri Estonya ve Norveç’in buz gibi sahillerine taşıyan “On Weary Wings Go By” başlıklı bir devam filmi üzerinde çalışıyor.
Anu-Laura Tuttelberg’in çalışmalarını Vimeo kanalı ve Instagram’ı üzerinden takip edebilirsiniz.
Görsel: YouTube