Yaratıcı bünyeler için günlük besin kaynağı
Yüzen Kapsül Ofisler

Yüzen Kapsül Ofisler

Monolight Studio’nun yüzen ofis kapsüllerinden oluşan "Enclaves" adlı konsept tasarımı, ortak çalışma alanına farklı bir yaklaşım getiriyor.

Uzaktan çalışma, pandemiden bağımsız olarak kalıcı ve yaygın bir çalışma biçimi haline geliyor. Nissan’ın karavan ofisinde, karavan olmanın ötesinde uzaktan çalışanlar için konforlu bir ev-ofis olarak tasarlanan Living Vehicle 2021’de ve hatta elektrikli bisikletler için tasarlanan Scout adlı römork karavanın tanıtım görsellerinde bu durumu net bir şekilde gördük. Artık karavan ya da çadır gibi yaşam biçimlerinin ötesinde bambaşka çözümlerle de karşılaşmak olası. Monolight Studio’nun Enclaves adlı projesi bunlardan biri.

Sosyal mesafe kuralına uygun ortak çalışma alanı konsepti: Enclaves

Deniz manzarasına karşı çalışmak herkesin hakkı. Ne yazık ki bütçeniz yeterli değilse böyle bir ofise ya da eve sahip olma şansınız olmuyor. Enclaves bu anlamda herkesin deniz ya da nehir manzarasına karşı güvenli bir şekilde çalışabileceği kapsül alanlar sağlıyor. Bu konsept tasarım, bir bakıma pandemi öncesinde popüler olan ortak çalışma alanlarına yeni bir soluk getiriyor. Kalabalık bir atmosfere girmeden kişisel kapsülde çalışabiliyor, virüs riskinden kaçınarak keyifli bir deneyim yaşıyorsunuz.

Kapsüller Kraków Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezunu Agnieszka Białek’in imzasını taşıyor. Białek, pandemi süresince Polonya’nın en uzun nehri olan Vistula Nehri boyunca yaptığı gezintilerden ilham almış. Yüzen ortak çalışma alanlarına sahip olmanın ne kadar iyi bir deneyim sunacağını hayal etmiş.

Kapsüle ulaşmak için bir kano kullanmak gerekiyor. Kano tercihi, insanları rahatsız etmeden ulaşımı sağlama amacından kaynaklanıyor. Kapsüller gece – gündüz aktif olacak şekilde tasarlanacak ve toplantılara ev sahipliği yapmak, manzaralı bir alanda çalışmak veya sadece izole bir şekilde derin bir odaklanma sağlamak için saatlik olarak kiralanabilecek.

Mimari açıdan kapsüller; yumuşak, kavisli kenarlara ve doğal ortama tezat oluşturan ancak yine de onu tamamlayan çağdaş bir görünüme sahip. Uzaktan bakıldığında nehirdeki kabarcıklar gibi görünüyorlar. Yüzer durumda olacaklarından, hayata geçirildikleri süreçte hiçbir alt yapı çalışması da gerektirmeyecekler.

Tıpkı nilüferler gibi nehir yatağına tutunacaklar ve aynı zamanda modüler bir ağ gibi birbirlerine bağlanacaklar. Bölmeler, çevresel etkileri azaltmak için su geçirmez ve geri dönüştürülmüş malzemeler kullanılarak birkaç gün içinde 3B olarak basılabilecek. Herkesin çalışma biçimlerine ve özel ihtiyaçlarına uyacak çok yönlü alanlar yaratan yerleşik mobilyalarla donatılacaklar.

“Salgının uzun vadede mimaride yapacağı değişiklikleri tanımlamak hala zor. Yeni bir gerçeklikle karşı karşıya olduğumuzdan eminiz. Uzaktan çalışma, çoğu şirket için norm haline geldi ve uzun bir süre daha devam edecek. Sonuç olarak, çalışanlar işin zamanını ve şeklini seçebilecekler. Evdeki iç mekanın yarattığı yorgunluğu fark edeceğiz. Çalışma alanlarımızı evden başka bir yerlere taşıyacağız. Bu konsept, uzaktan çalışmayı mümkün kılıyor, çevrimiçi toplantılar için rahat bir yer sağlıyor veya daha az temasın rahatlığını sunuyor.” diyor Białek.

Görsel: Monolight Studio