Distopyaların baş döndürücü bir hızla gerçeğe dönüştüğü bir dönemde yaşıyoruz. George Orwell’ın 1984’ü, Aldous Huxley’in Cesur Yeni Dünya’sı ya da yakın zamana bakarsak Black Mirror gibi yapımlarla kulağımıza fısıldanan karanlık dünyanın tam da içindeyiz sanki. Gelişmeler gösteriyor ki yüz tanıma teknolojisi bu karanlığın en önemli dinamiklerinden biri haline geliyor. Kötüye kullanılmaya çok açık olan bu teknoloji, etik açıdan da sık sık tartışılıyor. İktidarların güvenlik bahanesiyle, şirketlerinse nokta atışı reklam amaçlı insanları izlediği yüz tanıma teknolojisi, bireyler açısından büyük hak ihlallerine yol açıyor.
Yüz tanıma teknolojisi hükümetlerin silahı haline geliyor
Dünya geneline baktığımızda yüz tanıma teknolojisine karşı kişisel verilerin güvenliğini ve gizliliğini koruyan yasaların da hazır olmadığını ya da yasalarda boşluklar olduğunu görüyoruz. Örneğin Brezilya’da metro kapısına yerleştirilen yüz tanıma özellikli ekranların nasıl endişe yarattığını ve sivil protestolara zemin hazırladığını aktarmıştık. ABD’de ve Çin’de hükümetlerin adım adım hayata geçirmekte oldukları yüz tanıma teknolojisine entegre izleme sistemleri, kendimizi çok daha otoriter ve baskıcı bir sistemin içinde bulacağımıza işaret ediyor.
Hükümetler ve şirketler bireylerin yaşamını gasbederek daha da güçlenmeye odaklanmışken, yaratıcı zihinler ve teknolojiye hakim olan bağımsız bireyler de bu duruma direnmek için çözüm geliştiriyor. Yüz tanıma sistemlerinin aklını karıştıran eşarp HyperFace bu anlamda çarpıcı bir projeydi. Polonyalı tasarımcı Ewa Nowak’ın Incognito projesi kapsamında yaptığı tasarım da yüz tanıma teknolojisine direnen çok şık bir metal aksesuar olarak karşımıza çıkmıştı. Yine kameralara ve yüz tanıma sistemlerine karşı koruyan makyaj ve giysiler de oldukça ilham vericiydi. Sanatçı ve ürün tasarımcısı Jing-Cai Lu’nun giyilebilir yüz projektörü de yine yüz tanıma sistemlerine karşı duran zihin açıcı projelerden biri.
Hong Kong’da aylardır dinmeyen protestoların ardından maske yasağı geldi
Çin Halk Cumhuriyeti’ne bağlı bir özel yönetim bölgesi durumunda olan Hong Kong’da son dönemde yaşananlar tüm dünyada geniş yankı uyandırıyor. Bölge yaklaşık 4 aydır hükümet karşıtı gösterilere sahne oluyor. Protestoların nedeni, suçluların Çin’e iadesini öngören yasa tasarısı. Çünkü Hong Kong halkı, insanların Çin’in yargı sistemi altında adil olmayan yargılamaya, keyfi gözaltılara ve işkenceye maruz kalacağından endişe ediyor. Özellikle de Çin’in Hong Kong’daki siyasi muhalifleri hedef almasından korkuluyor. Protestolar karşısında Hong Kong yönetimi tasarıyı önce durdurdu daha sonra da tamamen geri çekeceğini açıkladı ancak protestocuların tepkisi dinmedi. Tasarının geri çekilmesinin yanı sıra tutuklanan protestocular için af çıkarılması, protestoculara yönelik polis şiddetinin soruşturulması ve siyasi reformların yeniden başlatılması gibi yeni talepler söz konusu. Hâl böyleyken Hong Kong lideri Carrie Lam, geçtiğimiz cuma günü yaptığı duyuruyla maske yasağının cumartesiden itibaren uygulamaya konulacağını açıkladı. Güvenlik gerekçe gösterilerek atılan bu adım protestoların daha da şiddetlenmesine neden oldu, bu defa maske yasası da protesto edilmeye başlandı. Hong Kong yönetiminin bu adımı, halkın siyasi muhaliflerin Hong Kong yönetimi ve Çin tarafından fişleneceği yönündeki endişelerini de haklı çıkaracak türden bir gelişme gibi görünüyor.
Maske yasağıyla birlikte viralleşen giyilebilir yüz projektörü
Maske yasağıyla beraber bu yasağın ardındaki yüz tanıma teknolojisi konusundaki tartışmalar da alevlendi. Jing-Cai Lu’nun 2017’de bir konsept tasarım olarak paylaştığı giyilebilir yüz projektörü, Hong Kong’da maske yasağının duyurulmasının ardından viral oldu. Hafta sonu boyunca Twitter, Reddit ve Facebook gibi kanallarda Jing-Cai Lu imzalı tasarımın videosu paylaşıldı ve milyonlarca kişinin dikkatini çekti. Jing-Cai Lu’nun konsept tasarım olarak paylaştığı bu tasarımın, yüz tanıma sistemlerini yanıltabileceği ve fayda sağlayabileceği konuşulmaya başlandı. Ancak elbette gün ışığında değil, hava karardığında işe yarayabilecek bir araç olduğu da konuluşuyor.
Tasarımın HKU Sanat Üniversitesi Utrecht çatısı altında gerçekleştirilen Anonymous projesinin bir parçası olduğu görülüyor. Jing-Cai Lu projenin 2017’de Milan’da gerçekleştirilen sunumu için bir prototip hazırlamış ve videoda da bu prototipi kullanmış. Jing-Cai Lu, tasarımın sosyal medyada viral haline geldiğini fark etmesinin ardından, “siyasi amaçlı değildir” ibaresi eklemiş. Bu uyarıyı eklemesi ise ülkedeki gerilime ve siyasi baskıya dair ipucu olarak yorumlanıyor.
Görsel: YouTube, Jing-Cai Lu