2019’u geride bırakmaya hazırlandığımız bugünlerde farklı markalar ve platformlar; yaratıcılık, pazarlama, teknoloji ve trendler konusunda bu yılki araştırmalarının sonuçlarını paylaşıyor. Hatta Bigumigu olarak biz de yaratıcı sektörün ortalama maaş tablosunu birlikte çıkarmak üzere Gelir Araştırması 2019 anketini, geçtiğimiz hafta yayınladık ve katılımınızı bekliyoruz. Kendi araştırma geleneğini sürdüren WeTransfer da Ideas Report 2019 (Fikirler Raporu 2019) adlı yeni raporunda, yaratıcı fikir üretme ve geliştirme süreci hakkında derin içgörüler sunuyor.
Geçtiğimiz yıl ilk Fikir Raporu’nu yayınlayan WeTransfer, bu raporda 143 ülkeden 10.128 WeTransfer kullanıcısına fikir bulma süreçleri hakkında 7 soru sormuştu. Bu yılki araştırmada ise fikirlerin nasıl geliştirildiğine ve ne derece hayata geçirildiğine odaklanmışlar. Bunun için de dünyanın her yerinden 20.000 yaratıcı insana fikirlerini nasıl geliştirdikleri hakkında 7 soru sormuşlar. Sonuçlar tüm yaratıcı bünyeler için tanıdık ve ayna etkisi yapıyor.
Fikirler Raporu: “Daha çok fikir üretmek, daha iyi fikir üretmeyi sağlıyor”
Raporun en çarpıcı taraflarından biri, fikir sayısı ve kalite arasındaki bağın açıklandığı ilk bölüm. Rapora göre yaratıcı insanların çoğu (% 72), buldukları fikirlerin yarısından daha azını kullanıyor. Hemen hemen her beş kişiden biri, fikirlerinin % 10’undan daha azını kullandığını belirtiyor. WeTransfer’ın analizine göre ne kadar çok fikir üretirsek, fikirlerin kalitesi de o kadar yükseliyor.
WeTransfer’ın genel yayın yönetmeni ve içerik başkanı Rob Alderson, bu sayı ve kalite konusuna dair bilimsel bir araştırmaya dikkat çekmiş: “Yaratıcılığı iki aşamalı bir süreç olarak düşünmek faydalı olacaktır. İlk adım fikir üretmektir… İkinci adım ise sahip olduğunuz fikir havuzunu değerlendirmek ve üzerinde çalışmak istediğiniz fikri seçmektir. 2009’da INSEAD’dan ve Pennsylvania Üniversitesi Wharton School’dan araştırmacılar, Idea Generation and the Quality of the Best Ideas (Fikir Üretimi ve En İyi Fikirlerin Kalitesi) adında bir araştırma yayınladılar. Bu araştırma için öğrencileri farklı gruplara böldüler ve kalite ölçeğinde puanlanan yeni ürünler için fikir üretmeye zorladılar. Böylece hangi grubun ne kadar inovatif olduğunu gözlemlediler. Bulguları oldukça kesindi. Daha fazla sayıda fikri olan grup daha iyi fikirlere sahipti. Seçmeniz gereken havuz ne kadar büyükse, fikirler arasındaki rekabet o derece yoğun ve bir sonraki aşamaya geçecek fikirlerin standardı da o derece yüksek oluyor.”.
“Ancak araştırmacılar varyansın yani kalite spektrumundaki fikir yelpazesinin önemine de dikkat çekiyor. Buna göre, ortalama ve birbirinin benzer versiyonu olan fikirlere değil, birbirinden farklılaşan uç noktadaki fikirlere odaklanılmalı. Örneğin 20 kötü ve 1 iyi fikir, bir şirketin inovasyon yapabilmesi için fayda sağlayabilir. Ancak 21 ortalama fikir şirketi hiçbir yere götürmeyecektir.”.
Fikirler Raporu 2019’un diğer bölümleri, fikir geliştirme sürecinin farklı aşamalarını, nasıl bir yol izlendiğini ve gelişimi engelleyen dikkat dağıtıcıları konu alıyor. Örneğin, WeTransfer “Bir fikrin peşinden koşmaya değer olup olmadığını nasıl anlarsınız?” şeklindeki sorusuna katılımcıların % 30.7’si “Sadece biliyorum” yanıtını vermiş. % 46,5’lik daha pragmatik bir çoğunluk bu kararı araştırmaya dayandıklarını ve % 5’lik daha cesur bir katılımcı grubu ise sosyal medyada tepkileri ölçtüklerini açıkça dile getirmiş.
Anketteki “Bir fikri hayata geçirmeyi düşünürken kendinize hangi soruyu soruyorsunuz?” sorusuna verilen yanıtlar da mutemelen sizlere tanıdık gelecek. Katılımcıların % 52’si “Orijinal mi” sorusunu yöneltirken, % 40’ı güncel ve konuyla gerçekten ilgili olup olmadığını soruyor; % 27’si ise bir fikir geliştirmeye başlamadan önce bu fikrin dünyayı daha iyi yapıp yapmayacağını soruyor. Diğer popüler cevaplar, fikrin para kazandırıp kazandırmayacağı ya da bütçelerinin yetip yetmeyeceği gibi finansla ilgili olanlar. Geriye kalan cevaplar ise kişisel etkilere odaklanıyor. Örneğin projenin onlara yeni bir şey öğretip öğretmeyeceğini, hatta hayatlarını daha iyi hale getirip getirmeyeceğini soruyorlar kendilerine. Araştırmada su yüzüne çıkan bazı “eğlenceli gerçekler” de var. Örneğin Çin’de, katılımcıların% 20’si ortaklarının yaratıcılıklarının önüne geçtiğini düşünüyor.
İşi (fikir üretmeyi) bölen en büyük etken yine iş!
Katılımcıların % 42’sine göre işlerini yaparken (fikir üretirken) dikkat dağıtan en büyük faktör yine “iş”. İşi zaten iyi fikir üretmek üzerine kurulu yaratıcı bünyeler için bu gerçekten endişe verici bir oran. İşverenlerin ve yöneticilerin iş yapma biçimlerini gözden geçirmelerinin vakti çoktan geldi de geçiyor. Hangimiz havanda su döven uzun toplantılar yüzünden konsantrasyon bozukluğu yaşamadık ki? Belki de daha az toplantı yapmanın ve daha fazla fikir üretmenin zamanı gelmiştir. Hatta son zamanların yükselen eğilimi sessiz toplantılar da şirketlerin ruh emici toplantı geleneğini değiştirmek isteyen alternatif bir yöntem.
İşi takip eden diğer en büyük dikkat dağıtıcı unsur, parayla ilgili endişeler. Üçüncü sırada ise sosyal medya yer alıyor. Bunları takiben diğer nedenler ise zihinsel sağlık durumu, partner, çocuklar, tv ve arkadaşlar olarak sıralanıyor. Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Görsel: WeTransfer