Peter Smart İngiliz bir kullanıcı deneyimi tasarımcısı.
Kendisiyle ilgili sahip olduğumuz bir başka bilgisi ise 2 ayda 14 kez uçmuş olduğu. Ve havaalanındaki insan psikolojisini de hesaba katarak dile getirmiş ki uçuş kartlarının mecvut durumu tam bir felaket.
Uçuş sırasında aslında tek bilmek istediğiniz gideceğiniz yere nasıl ulaşabileceğiniz. Havaalanları büyük, siz oranın yabancısısınız ve üstüne çok da yorgunsunuz. Bu uçuş kartları idealinde her şeyi en sade ve açık şekilde anlatma amaçlı tasarlanmalı.
Bir diğer dert de uçuş kartlarının boyutları. Uçağın nereden kalktığını hatırlayabilmek için kapı numarasının göründüğü kısmı pasaporttan dışarı çıkartıp görülebilir hale getirdiğinizde de pasaportu ve içindeki biletleri o şekilde taşımak bir işkenceye dönüşüyor. Çantanıza/cebinize koyarsanız bükülüyor, yıpranıyor ya da yırtılıyor.
Günlerce süren uçuşu sırasında Peter artık şikayet etmekten vazgeçiyor ve düşünmeye koyuluyor. Uçuş kartları nasıl daha pratik hale getirilebilir, nasıl hem yolcu, hem uçak firmasında çalışanlar hem de makinalar için kolay okunur olabilir, uçuş kartları nasıl daha rahat taşınabilir ve son olarak da nasıl yolcunun hayatına bir şey katabilir sorularını belirliyor.
Sonuç aşağıdaki gibi! Peter’ın tasarımı hem çok anlaşılır yolcu gözünde, hem kıvrılarak yıpranmadan pasaportun arasına sokulabilir. Bunu yaparken hangi kapıya gideceğiniz bilgisini pasaportun içinden bileti çıkarmadan görebiliyorsunuz. Yeni tasarımda tasarımcınının dikkat ettiği 3 şey var. Klasik bir uçuş kartındaki her bir bilginin yeni tasarımda da olması, klasik uçuş kartıyla aynı boyutlara sahip olması ve uçuş kartı basmanın maliyetini aşağıda tutabilmek için baskının siyah olması.
Bu uçuş kartları sağlaması gereken her şeyi sağlarken yalnızca kullanıcı deneyimini iyileştiriyor ve yılların çilesine bir son vermeyi amaçlıyor.
Aslında hangi havayolu şirketini kullanırsanız kullanın bu bilet tasarımının ve tasarım anlayışının baki kalacağı bir uçuş bileti dünyası mümkün. Bunlar da Peter’ın diğer markalara uyarladığı tasarımlar. Ona göre inovsyon basit sorular sormakla başlıyor.