Hakkındaki ilk duyumları Ekim civarında ABD’de yankı bulmasıyla aldığımız orijinale yakın ses kalitesini (“hi-fi”) destekleyen müzik servisi TIDAL, geçtiğimiz hafta oldukça ön plandaydı. Jay-Z’nin satın almak için verdiği 56 milyon dolarlık teklifin başta servisin sahibi İsveçli şirket Aspiro tarafından reddedildiği sonrasında ise kabul edildiği dünya gündeminde ses getirmişti. Bunun dışında servisin küresel çapta hızla pazar kazandığına tanık olduk. Girdiği yeni pazarlar arasında Bulgaristan, İsviçre, Avusturya, Fransa ve İsveç’in yanı sıra Türkiye de vardı.
Bunun üzerine servisle ilgili bir değerlendirme yapmak farz oldu.
Öncelikle; orijinale yakın ses kalitesinin önemi hakkında kitleleri Pono girişimiyle ilk Neil Young uyandırmıştı, desek yanlış olmaz. Spotify, YouTube gibi ortamlardaki müzik akışlarından ve mp3 üzerinden müzik dinlemenin “Mona Lisa’yı fotokopisinden görmek”le eş değer tuttuğu zamanları burada konu etmiştik. Pono ABD sınırları içinde kalmışken orijinale yakın ses kalitesinin peşinde koşmak Young’a özel bir hamle değildi. 2007 yılında Fransa’da kurulan Qobuz aylık 19,99 Euro karşılığında FLAC formatında müzik akışları vaat eden, TIDAL’la eş değer diyebileceğimiz, bir servisti (hala da hizmet veriyor).
TIDAL’a geri dönersek; orijinale yakın ses kalitesi veya “hi-fi” derken aslında orijinal veriyi sıkıştırılmışlıktan kurtaran “lossless” işlemi görmüş ses formatlarından bahsediyoruz, ki TIDAL’ın vaat ettiği FLAC de bu formatlardan biri.
TIDAL, masaüstü (PC ve Mac) dışında iOS ve Android tabanlı tabletlerle akıllı telefonlara uyumlu.
Servis, bünyesindeki parçaları standart (ACC + 96 kbps), yüksek kaliteli (ACC 320 kbps) ve “hi-fi” (FLAC 1411 kbps) olarak üç farklı seçenekte sunuyor. Yalnız şimdilik her parçanın FLAC formatının olmadığını da not etmek gerek.
TIDAL aşağıdaki videoda Spotify ve iTunes gibi ortamlarda “lossy” işleminin egemen olduğu ses formatlarına göre nasıl fark yarattığını gösteriyor; ancak videoyu izlemekle yetinmeyin. Zira konu bir videoyla özetlenecek kadar basit değil.
https://www.youtube.com/watch?v=9q6iXyE6fSE
FLAC formatı ve müzik servisiyle ilgili biraz araştırma yapınca şunu fark ediyorsunuz; TIDAL’ın sunduğu hizmeti deneyimlemeniz öncelikle kullandığınız cihaz, ortam, tarayıcı, internet bağlantısı, dinlediğiniz müziğin kaydı gibi pek çok değişkene bağlı. Yedi günlük ücretsiz deneme hakkınızı şimdi sayacaklarımızı göz önünde bulundurduktan sonra kullanmak isteyebilirsiniz.
FLAC formatını sıradan laptoplarımız veya cep telefonlarımızla (yine sıradan kulaklıklar eşliğinde) dinlerken servisin iddia ettiği deneyimi tamamen yaşamamız biraz güç. Zira farkını yüksek kaliteli kulaklık ve/veya iyi bir ev stüdyo sisteminde göstermesi daha olağan. (Meraklısı için, TIDAL’ın anlaşmalı olduğu ses markalarını buradan öğrenebilirsiniz.)
Uygun bir cihaz ayarladıktan sonra masaüstünden dinleyecekseniz Google Chrome tarayıcısını kullanmayı unutmayın. Söylenene göre diğer tarayıcılar FLAC formatını desteklemiyor.
İnternet hızı da deneyimi etkileyen önemli kriterlerden. Kuşkusuz hi-fi seçeneği düşük internet hızına kolaylıkla yenik düşebilir, ki Türkiye’deki kullanıcıların ilk şikayetleri arasında da bu madde yer alıyor. Sanatçı ve parça aramalarıyla şarkılar arasındaki geçişlerde büyük yavaşlık yaşanabiliyor.
Servisin (mp3 formatı ve Spotify, iTunes gibi platformlardan pek farkı olmayan) “normal” ve “yüksek kaliteli” seçenekleri bahsettiğimiz bu durumu birazcık “züğürt tesellisi” ayarında kurtarıyor. Özellikle mobilde internetten bağlanarak müzik dinlemek istiyorsanız, bu düşük formatları kullanarak veri kullanım limitinizi aşmanızı engelleyebilirsiniz. Bu sefer aylık 19.99 TL karşılığında vaat ettiği “hi-fi” deneyiminden eser kalmıyor tabii, orası ayrı.
Şu ana kadarki saydığımız kriterlere dikkat ederek deneyimlediğinizde ise (hatta diğer platformlarla ve CD ile de kıyaslayarak) FLAC’in her parçada farkını göstermediğini de fark edebilirsiniz. Zira dinlediğiniz parçanın kaydı kötüyse FLAC formatında dinlemeniz onu kurtarmayacaktır.
Bunun dışında kişiler arasındaki algı farklılıkları da unutmamak gerek. Elbiseyle görme duyumuzun koşullara ne kadar bağlı olduğunu hep beraber fark etmişken, konu ses olunca meselenin daha çetrefilleşebileceğini de düşünenler olabilir. Bu ihtimale katılanlar arasında ses kayıt mühendisi Ufuk Önen de bulunuyor.
Deneyimin binbir çeşit koşula bağlı olduğunu söyledikten sonra yine de TIDAL’ın göz ardı edilen bir faktörü bilgisayar, akıllı telefon ve tablet gibi pek çok ortama getirip üstüne de 75 binden fazla HD kalitede müzik videosu, uzmanlar tarafından derlenen müzik listeleri ve tavsiyeleri gibi seçenekler sunması oldukça kayda değer.
Şimdilik sadece akıllı telefonlarda ve tabletlerde etkin olan “offline” moduyla da internete bağlanmadan servisten yüklemiş olduğunuz müzikleri dinleme imkanını sunuyor. Servisi üç farklı cihazınızda “offline” modunda kullanırken eş zamanlı olarak masaüstünüzden de internete bağlı olarak (“online” modda) servisten yararlanabiliyorsunuz.
TIDAL ilerleyen zamanlarda bünyesindeki parçalarla hali hazırdaki parçaların da FLAC formatlarını arttırdıkça, arama seçenekleri ve sonuçları geliştikçe odyofillerin daha da itibar edebileceği bir platform olabilir.
Görseller TIDAL’dan alınmıştır.