Güzel bir müzik, yaratıcı bir güne başlamanın en iyi yoludur derler.
Colorado Nehri kenarındaki yürürken bir yandan da kulaklığımdaki güzel şarkıya eşlik ediyordum. Hava bir miktar bulutlu olsa bile doğal güzelliği ve kendine özgü tarzıyla Austin’de güneşin mutlaka açacağını ve şehre sıcaklığını vereceğini biliyordum.
Karmaşıklaşan hayatlarımızı ve geleceği düşündüm bir an. Acaba hayatımızda, sevimliliğiyle evimize neşe katacak, yeri geldiğinde çocuğumuza sevdiği masalı anlatırken, yeri geldiğinde işimizle ilgili bir podcast’i paylaşacak ve hatta evdeki insanları yüzlerinden tanıyacak kişisel bir robot yer alacak mıydı?
Acaba kendimiz mesela Wi-Fi üzerinden çalışan mini bir robot yapamaz mıyız, diye düşündüm. Teknoloji ve yaratıcılık herkesin hayatına dokunacak şekilde bir paket içerisine sığsa hiç de fena olmazdı. Karmaşık gözüken elektronik devreler küçük paketler halinde bize kendi projemizi yaratma şansı veremez miydi?
Tabi bütün bunları yapmak isterken acaba iş-hayat dengemiz arasında zaman bulabilecek miydik? Yapay zeka temelli bir asistanımız olsa, aile yemeğimizi herkesin takvimine göre ayarlasa, toplantı aralarında bana taksi çağırıp diğer toplantıma yetişmemi sağlasa ve hatta ne yemek yiyeceğime karar veremediğimde bana sevdiğim pizzayı sipariş etse? Batman’in yardımcısı Alfred misali bir asistanın cep telefonunuzda olduğunu düşünsenize.
Yürüyüş sırasında mağazaları gezen kadınlara gözüm takıldı. Ne alacaklarına karar verememiş görünüyorlardı. Alışveriş yapmak isterken “algıları” kullanan ve “empati” yapan algoritmasıyla, kadınlara en uygun olacak kıyafeti bulacak, bulduğu kıyafeti neden bulduğunu anlatacak ve hatta tek tıkla satın alma yapmasını sağlayacak bir mobil uygulama olabilir miydi?
Alışveriş demişken, hayatımızda artan harcamalarımızı dengelemenin ve hatta biraz da tasarruf yapmanın bir yolu bulunabilir miydi, diye aklıma geldi. Ben küçükken annemler her bir masraflarını zarflara ayırırlar ve zamanı geldiğinde bu zarflardan alarak öderlerdi. Aynısını günümüze uyarlama fikri aklıma geldi. Hatta gerektiğinde zarflar arasında aktarma yapmak ve bu miktarda tutarları da bir ön ödemeli karta yükleyebilsem ne kadar harcadığımı da odaklı kontrol edebilirdim.
Bu kadar çok mobil uygulamadan bahsetmişken, hepsinin şifresini güvenli bir şekilde tutmak gerekiyor. Bazen düşünüyorum da hepimiz 9 karakterli şifreler yerine mesela yürüyüşümüzden, oturuşumuzdan tanımlanacak özel hareketlerle uygulamalara ve internet sitelerine giriş yapabilir miyiz? Bizi bu şekilde tanımlayacak bir sistem hayatımızı çok kolaylaştırırdı.
Ve yürüyüşün sonunda Austin Convention Center’e geldim. Yaka kartımı takarak içeri girdiğimde geleceğin düşündüğümüzden daha da yakında olduğunu gördüm.
SXSW ile Geleceğe Dönüşe Hoşgeldiniz!