Pandemi sonrası daha sürdürülebilir ve daha eşitlikçi bir dünya mümkün mü? İçinde bulunduğumuz salgın süreci sosyal fayda alanında çalışan kurumlar ve profesyoneller için ne gibi imkanlar ve öğrenimler sundu? Toplumu ve insanı daha fazla düşünen sistemler kurabilir miyiz? Sosyal inovasyon platformu imece, imece dialogues isimli etkinlik serisi kapsamında ilk olarak değişimde toplumun, işin ve öğrenmenin geleceğini ele alan webinar’lar düzenledi. Koronavirüs krizinin toplum psikolojisi, şirketler, girişimcilik, kurum kültürleri, sürdürülebilirlik, iklim ve eğitim alanlarında nelere yol açtığını anlamak ve içinde taşıdığı potansiyel başlangıçları keşfetmek üzere bir araya gelindi. Farklı disiplinlerden profesyonellerin diyaloglarına kulak verilen sohbetlerde, panelistlerden makro düzeyde analizler, iç görüler ve öngörüler dinlendi, sahada gerçekleşen iyi örnekler ve yaklaşımlar paylaşıldı.
Bu webinar’ların ardından bu kez sosyal inovasyon ekosisteminden aktörler bir araya geldi. imece ve Türkiye Sosyal Girişimcilik Ağı partnerliğinde 3 Haziran günü gerçekleştirilen Birlikte Öğrenme: Ekosistem Buluşması’nda katılımcılar deneyimlerini paylaşarak öngörüleri doğrultusunda bu sorulara yanıtlar aradı.
ara studio kolaylaştırıcılığında gerçekleştirilen oturumlarda sosyal fayda odaklı kurumların pandemi sürecindeki değişimden nasıl etkilendiği ve bu sürecin kurumları ve kişileri nereye taşıdığı konuşuldu. Olası yeni iş birliklerinin nasıl gerçekleşebileceği üzerine yorumlar yapıldı. Etkinlikte 20’den fazla kurumun ev sahipliğinde iş birliği oturumları düzenlendi. 9 kurum bu döneme ilişkin kapsamlı sunumlarını gerçekleştirdi. Sistemleri düzene sokan, araçlar sunan ve bir araya getiren bu kadar fazla kurumun iki hafta gibi kısa süre içerisinde bir araya gelmesinin değişimi yönetmek ve yönlendirmek açısından önem taşıdığı anlaşıldı.
Dokuz kurumdan Pandemi Sürecinde Öğrendikleri üzerine kapsamlı sunum
Güne başlama ve tanışmanın ardından katılımcılar sunumları dinlemek üzere dokuz farklı odaya dağıtıldı. KUSIF ve School of Life pandemi süreci öğrenme deneyimleri, veri toplama ve kaynakların etkin kullanılması üzerine iç görülerini paylaştı. Köy Okulları Değişim Ağı kırsal bölgelerde uzaktan eğitim, S360 ise degrowth hareketi üzerine sunumlarını gerçekleştirdi. ATÖLYE’nin COVID-19: Tutum, Davranış ve Beklentiler Araştırması ve Hedefler için İş Dünyası Platformu’ nun COVID-19 sürecinde İşletmelerin Risk Algısı, Öngörüleri ve İhtiyaçları başlıklı oturumu sunumlar arasındaydı.
Teyit, fon verenlerin ve donörlerin sosyal etkiye nasıl odaklanabileceğini konuşurken Habitat Derneği sivil toplumun pandemi sürecine adaptasyonu ve dijital araçlarla sosyal fayda yönetimi üzerine iç görülerini paylaştı. S360 sunumunda merkezine adalet ve eşitlik kavramlarını koyan Degrowth dönüşümünün krizin reçetesi olabileceğine değinildi.
Pandemi dönemi dijital araçlara adaptasyon ve uzaktan eğitim
The School of Life, pandemi günlerinde birlikte keşif ve öğrenme deneyimi üzerinde durdu. Salgından önce fiziksel ortamlarda düzenlenen etkinliklerin çevrimiçi ortama taşınması ile öğrenmede fırsat eşitsizliğinin ortadan kalktığı vurguladı. Habitat Derneği de çocuklara ve 65 yaş üstü vatandaşlara vermiş olduğu çevrimiçi eğitimlerden ve gerçekleştirdikleri canlı yayınlardan bahsetti. KODA, köy okulları gibi teknolojik cihazlara rahat ulaşımı olmayan bölgelerde çocukların pandemi döneminde öğretmenleri ile nasıl buluşturulabileceği üzerine konuştu.
ATÖLYE’nin Tutum, Davranış ve Beklentiler Araştırması’ndan elden edilen bulgular, iç görüler ve çıktılar aktarıldı. Mevcut ekonomik durumun düzenli geliri olan insanlar için bile umut verici olmadığı dikkat çekici bir ayrıntı olarak paylaşıldı. Hedefler için İş Dünyası Platformu’nda ise kriz öncesi hazırlanmış olan sosyal politikaların kriz zamanı kurtarıcı olabileceği ifade edildi.
KUSIF (Koç Üniversitesi Sosyal Etki Forumu), sosyal sektördeki aktörlerin hizmetlerini geliştirmesini veya yeni hizmetler tasarlayabilmesini sağlayacak verilerin hızlı şekilde toplanması üzerinde durdu. COVID-19 sürecinde sosyal sektör aktörlerinin hızlı harekete geçmelerinin önem kazandığı söylendi.
Atakan Foça: COVID-19 döneminde rekabet yerine dayanışmayı kolaylaştıracak fonlara ihtiyaç var
Teyit sunumunda fon verenler ve donörlerin sosyal etkiye nasıl odaklanabileceği konusu üzerinde duruldu. Fon verme sürecinin tamamen şeffaf olması ve rekabet yerine belirli bir düzenin sağlanması gerekliliği ön plana çıktı. Teyit kurucusu Atakan Foça, COVID-19 döneminde rekabet yerine dayanışmayı kolaylaştıracak fonlara ihtiyaç olduğunu belirtti. Tam bu noktada uygun koşullarda uzun vadeli fon sağlayıp sosyal etkiyi görecek kadar sabırlı olmanın yani sabırlı sermayenin önemine değinildi. STK ve sosyal girişimin nerede kurulduğu ilk olarak nereden çıkmış olduğu da değinilen konular arasındaydı. Aracı kuruluşların fon verenler için yol gösterici olabileceği ifade edildi.
Benzer bir söylem TÜSEV oturumunda da söylendi. Devletin özel sektöre tanıdığı imkanları sivil topluma da tanıması ve fon veren kuruluşların karar alırken STK’ların sürdürülebilirliklerini de dikkate almaları gerekliliği üzerine konuşuldu. Salgının sivil toplum kuruluşlarına etkisini incelediği anket üzerinden değerlendirmelerde bulundu. TUSEV, STK’ların yüzde 48’inin pandemi sonrası önceliklerinin değişeceğine inandığı bilgisini paylaştı.
Sosyal fayda odaklı kurumların ürettiği çözümler
Sunumların ardından Zoom’da ana odada buluşan katılımcılar aranın ardından iş birliği oturumları için seçmiş olduğu odalara yönlendirildi. İlk iş birliği oturumlarında Toyi, Fazla Gıda, Presencing Institute Istanbul HUB, Önemsiyoruz, Şehrine Ses Ver, Öğrenme Tasarımları, Mektepp, Eğlenceli Bilim, imeceLAB ve YeniBirLider Derneği oturumlara ev sahipliği yaptı.
Odalarda; gençliğin değişimdeki rolü, uzaktan eğitim, çalışma kültürü, kadınlar arası dayanışma ortamı, sosyal girişimcilik, birlikte üretim ve atık yönetimi gibi konular üzerinde görüşler paylaşıldı.
Presencing Institute Istanbul HUB, U Teorisi üzerinde durdu. Teoriyi dünya ile eşleşebilmek için hem kafamızı hem kalbimizi hem irademizi açık tutmak olarak tanımladı. Çok paydaşlı bir inovasyon sürecince, etrafınla senkronize olarak yalnız icat etme değil aynı zamanda keşfetme motivasyonu sağlamak olarak açıkladı.
Birlikte yaparak ve deneyerek öğrenmek
Önemsiyoruz oturumunda özellikle bu ekosistemde ancak dayanışarak fark yaratılabileceği düşüncesi öne çıktı. Eşitsizlikleri azaltarak ölçeklenebilir etki yaratmanın mümkün olduğu söylendi. Şehrine Ses Ver ile çalışma alanlarımızda mutlu ve verimli çalışabilmenin nasıl mümkün olabileceği tartışıldı.
Öğrenme Tasarımları; pandemi süresince öğretmen, çocuk ve gençlerden oluşan toplamda 460 kişinin katıldığı oyun ve öğrenme maratonunu anlattı. Eğlenceli Bilim oturumunda ise küçük yaş grubu üzerinden örneklerle yaşayarak öğrenme konusu üzerinde duruldu. Kaçınılmaz sonuç dijitalleşmenin öğrenme sürecine adapte edilmesinin nasıl sağlanabileceği değerlendirildi.
YeniBirLider Derneği ile beraber düzenlenen imeceLAB oturumunda Zeynep Çelik önemli olanın bir problemin çözülmesi, iyi projelerin çıkması veya bunların bir sonuca varması olmadığını söyledi. Yaparak öğrenmek yani süreç odaklı yaklaşım üzerinde duruldu.
“Çocuklar oyuncağın saf tüketicileri olmasın aynı zamanda üretsin.”
Çocukların yaratıcı becerileri geliştirmesine olanak sağlayacak Toyi girişimden Gizem Kendik Önduygu kolektif üretim konusunda değindi. Toyi’nin Evde Oyun Rehberi, Oyuntay (Oyun Çalıştayı) gibi karantina sürecinde yapmış olduğu girişimlerden bahsedildi. Pasif tüketiciler yerine sürece dahil olan ve kendi yaratıcılığını dahil edebilen tüketicinin önemli olduğu söylendi.
Sistematik dönüşümleri sağlamak için sadece uzmanlar değil ailelerin de katılımının değerli olduğu açıklanmaya çalışıldı. Tek bir kişinin kahraman olarak öne çıkması yerine kolektif bir şekilde önerileri değerlendirmenin ve katılımcı birlikteliğin değeri vurgulandı.
Mektepp uzaktan eğitim sürecinde öğretmen, öğrenci ve veli arasındaki iletişime dikkat çekti. Sınıflarda daha pasif kalan öğretmenlerin çevrimiçi eğitimde daha aktif olabildiği söylendi. Derslere girip çıkma, paylaşılan linklere ulaşama konusunda öğrencilerin yaşadığı eksikler ortaya çıktı. Öğrencilerin teknolojiye hakim olduğu algısı kırıldı. Öğretmenler tarafında bu motive edici oldu.
Fazla Gıda ise atık yönetimi ve salgın döneminde bu sürecin nasıl hızlandığına değindi. Fazla Gıda her gün 33 bin ihtiyaç sahibine gıda ulaştırıyor. Konuşmada Türkiye’nin yüzde 82’sinin tavsiye edilen tüketim tarihinin ne olduğunu bilmediği verisine yer verildi. Bu süreçte önemli olan atığı azaltmak ve tavsiye edilen tüketim tarihi ile son kullanma tarihi arasındaki farkı anlamak olduğu vurgulandı.
Pandemi zamanı sosyal aktiviteler ve dijital deneyimler
İkinci ve son iş birliği oturumlarında Viveka, Roof CoLiving, İKSV, Maide Mutfak, Deep Democracy, Bambu Gönüllü Eğitim Platformu, Yaşar Üniversitesi, Maker Çocuk ve Maker Atölye oturumlara ev sahipliği yaptı.
Yaşar Üniversitesi Corona Günlerinde İyilik Platformu hakkında; Bambu Gönüllü Eğitim Platformu eğitimde fırsat eşitliği üzerine; Maker Çocuk ve Maker Atölye, dijitalde deneyimsel öğrenme üzerine; Maide Mutfak, pandemi sonrası yeme içme sektörü hakkında oturumlar gerçekleştirdi.
Salgında turizm ile birlikte en çok etkilenen sektörlerden biri kültür sanat oldu
Pandemi Döneminde Kültür-Sanat’ta Dayanışma oturumunda Covid-19 döneminde kültür & sanat alanından dayanışma örnekleri paylaşıldı. Itır Erhat’ın moderatörlüğünde ve İKSV, Tiyatro Kooperatifi, Dayanışmanın Yüzü Şiir’in katılımıyla gerçekleşen oturumda salgında turizm ile birlikte en çok etkilenen sektörün kültür sanat olduğu vurgulandı. Çalışanlar arasında örgütlenmenin önemine değinildi. Güvencesiz çalışan sanat emekçileri için yeni bir sigortalama modelinin oluşturulmasının şart olduğu bilgisi verildi. Salgın döneminden negatif yönde etkilenen tiyatro ile ilgili kişiler için farkındalık yaratma çalışma olan “Dayanışmanın 100ü Şiir” üzerine konuşuldu.
İKSV, Pandemi Sırasında Kültür-Sanatın Birleştirici Gücü ve Alanın İhtiyaçları başlıklı politika metnini kamuoyu ile paylaşarak kültür ve sanat alanın bir ihtiyaç olduğu gerçeğini vurguladı. Uluslararası iletişimin temelinde kültür ve sanatın oluşuna değindi.
Yaşar Üniversitesi oturumunda 19 Mart’ta kurulan Corona Günlerinde İyilik Platformu üzerine konuşuldu. Bir STK olmanın bu kadar kısa sürede örgütlenip bir araya gelmede kolaylık oluşturduğuna değinildi. STK yatay yapılanmayı benimsediği dolayısıyla üst alt ilişkisi olmadan yardım sahiplerine birlikte hareket ederek ulaşıldığı söylendi. Sosyal medya kanallarının doğru kullanımı ile ihtiyaç sahiplerine ulaşmanın ne kadar hızlı olabileceği vurgulandı.
Farklı disiplinlerde dijital deneyimler
Deep Democracy Turkey oturumunda, Yung ve kuantum fiziğin birleşimiyle oluşan bir yaşam biçimi Derin Demokrasi üzerinde duruldu. Çoğunluğun önerdiklerinin dışında başka seçenekleri savunmanın başka insanların da isteklerini göz önünde bulundurup bundan faydalanmanın önemine değinildi. Bu düzenin bireyi kendi içinden çıkarıp onu bir sistem içinde olduğunu fark etmesini sağlamak olduğu söylendi. Viveka oturumunda kompleks ve birbirine bağlı sistem içerisinde tedarikçiler ile çalışmanın güç bir hale geldiği söylendi. Roof CoLiving, farklı disiplinlerde çözüm pratikleri geliştiren toplulukların yan yana gelerek üretimin birlikte sağlanabileceği bütüncül bir topluluğun ihtimali üzerinde durdu.
Teknolojiyi bir araç olarak kullanan Maker Atölye & Maker Çocuk; farklı deneyimlerden çıkarım yapmak, deneyimlerini paylaşabileceği ve işbirliği yapabileceği ekiplerle bir araya gelmek istediğini vurguladı.
Eğitimde fırsat eşitsizliğini azaltmak için kurulmuş olan eğitim platformu Bambu Gönüllü Eğitim Platformu ise ihtiyaç sahibi çocuklara verdiği birebir eğitimden bahsetti. Bireylerin topluma kazandırılabilmeleri için birebir ders çok değerli bir öneme sahip olabileceğini ifade etti.
Salgın evde restoran deneyimini ortaya çıkardı
Maide Mutfak ise virüsle birlikte yaşamın başlayacağı yeni süreçte restoranların bundan sonraki deneyimlerinin nasıl olabileceğine değindi. Salgınla birlikte ortaya çıkan evde restoran deneyimin yeni bir model olabileceği konuşuldu. Daha sağlıklı ve pahalı olmayan gıdaların e-ticaret ile kullanıcıya ulaştırılmasının, parçalanmış veya donmuş halde satılan ürünlerin evde tüketici tarafından sunuma hazır hale getirilmesinin yeni model için örnek teşkil ettiğine değinildi.
Zoom üzerinden gerçekleşen Birlikte Öğrenme: Ekosistem Buluşması yaklaşık olarak 4 saat sürdü. Tanışma seansı, sunumlar, iş birliği oturumları ve ortak salonda gerçekleştirilen görüşmelerde tüm katılımcılar etkileşim halinde oldu ve sunumları dinlerken iş birliği seanslarına katkıda bulundu.
Buluşmanın sonrasında yayınlanacak rapor sayesinde kurumlar arasında etkileşim ve birlikte tasarlamaya yönelik ortak bir zemin kurulabilecek. Oturum hakkındaki detaylı sentez raporu için imece platformu sosyal medya hesaplarını ve imece.com sitesini takip edebilir, Türkiye Sosyal Girişimcilik Ağı üzerinden ekosistemdeki kurum ve kişilerle iletişime geçebilirsiniz.
Görsel: imece