A Social Soundtrack of TV oturumu Twitter gibi sosyal platformları kullanmanın, 360 derece kampanyaların sonuçlarını nasıl iyileştirdiği konusunda aydınlatıcı içgörüler barındırıyordu. Pazarlamadan, yaratıcılığa izleyiciyle yayın sırasında ve sonrasında etkileşim kurmanın gerçek marka ve program ilişkisi yaratmak için ne kadar büyük bir öneme sahip olduğunun konuşulduğu bir oturuma, Levent Erdem kendine has üslubuyla konuya bir özeleştiri getirerek başladı.
“Biz Amerikan kaşığıyla Türk boku yemeyi çok severiz!” Bu özeleştiriden sonra kilit soru geldi. Biz bu dijital işlerini nasıl yapıyoruz? Ne durumdayız? TV bize yetiyor mu?
Konuşmacılar sırayla kendi uzmanlık alanlarına göre, banka, ajans ve medya satın alma tarafı olarak fikirlerini aktardılar.
Suat Sözen:” Eskiden TV ihtiyacımızın önemli bir bölümünü karşılıyordu, hatta tek başına da yeterliydi ama zengin kampanya yapıp TV’de kaybettiğimizi başka yerden yakalama fırsatı buluyorduk. Artık TV yetmiyor. Hayat hızlı değişiyor. PC’lerin ömrü baya uzun sürdü sonra dizüstü bilgisayarlar geldi, şimdi ise tabletler dizüstü bilgisayarların ömrünü bitirdi. Teknolojiyle beraber aslında hedef kitle de değişiyor. ”
Levent Erden: “Peki Twitter eş zamanlı pazarlama ihtiyacı nereden doğdu?”
Özer Sata: ” Bunun sebebi maliyetler meselesi. Dünyada iletişim maliyetleri, birim ürünün karlılığından daha fazla. Artık sosyal medyada tüketici maliyete katkıda bulunuyor. “Paid and earned media” şeklinde. Twitter da bunun gerçekleştiği bir medya. Burada medya ile tüketici motivasyonu içinde olabiliyorsunuz. Doğru içerikle iletişimde bulunduğunuzda optimum parayla hedef kitleye ulaşılıyor ve doğru bir TV kullanımıyla ciddi bir kazanç elde ediliyor. TV ve Twitter birbirinin içinde olan şeyler.”
Levent Erden: “İletişim tektir ve hep beraber yapılmalıdır. Peki TV ve Twitter arasındaki korelasyon nedir, birbirleriyle konuşuyorlar mı? Sinerji yaratmak mümkün müdür?”
Burak Yılmaz: “Tabletler akıllandıkça ölçüleri değisti. Farklı büyüklükte ekranlar var sadece. Tüketici hepsini aynı anda tüketiyor. Ama karşılıklı ilişkileri arttı ekranların. TV tek yönlüydü, artık iletişim çift yönlüye geçti. TV konuşmaları hala önemli bir yere sahip TV karşısında. TV konuşmalarının %95’i de Twitter’dan yapılıyor.”
Levent Erden: ” Peki ölçümleme konusundaki derdiniz nedir? Bunun hesabını nasıl veriyorsunuz?”
Özer Sata: “İnsanları duymak önemli ama hep bir ölçüm derdimiz var. Hesap verilebilirlik çok önemli, pazarlama hedefleri doğrultusunda para harcıyoruz. Doğru yere, doğru kanalla iletildiğinden emin olmalıyız. Uygun maliyet kadar nereden ve hangi motivasyonla hedef kitleye ulaştığımız da önemli.”
Suat Özer: “Müşterilerle iletişim bizim için çok önemli. Tüketicinin de algılayısıyla şikayetin yoğun olarak geldiği yer Twitter. Buradaki iletişimi çözmeden Twitter’ı reklam aracı kullanmak doğru değil. Dijitalde hesap verilebilirlik TV’ye göre çok daha net. Twitter bizim için müşteriyi dinleme ve anlama yeri.”
Burak Yılmaz: “TV ölecek dijital kral olacak diyorlardı ama TV ölmedi sadece dijital güçlendi. İçerik değişti ama hala Türkiye’de TV izlenme oranı çok yüksek. Sosyal platformlar bunu daha da güçlendiriyor. Bu yüzdn TV programları da hedeflenmeli. Bunun için yakında zamanda reklamveren mesela sadece spor programı izleyenleri hedefleyebilecek. Buna TV conversation retargetting deniyor. TV’nin retargetting’i yani”
Levent Erden: “TV ve Twitter beraber planlanması nasıl oluyor?”
Özer Sata: “Sosyal medya bize konuşma imkanı veriyor o yüzden dijital ile TV arasında birinin etkinim diğerinin görme üzerine bir ilişki var. Mesela biz Elidor için Medcezir’de uygulama yaptığımzda eş zamanlı Elidor hedef kitlesini de hedefleyebiliyoruz. Burada içeriğin daha farklı yayılması söz konusu.”
Panelin sonunda Levent Erden: “Peki bu operasyonlar için doğru insan kaynağını bulabiliyor musunuz?” diye sordu ve konuşmacıların üçü de bu konuda ne kadar zorlandıklarından bahsettiler.
Sonuç olarak, TV ile Twitter birlikteliğinin çok önemli olduğunu, artık TV’nin yetmediğini, hedef kitlenin aynı anda birden fazla yerde olduğunu teyit ettik. Buradaki kilit nokta ise o hedef kitleyi doğru mecralarda yakalayacak kişilerin var olması. Burada şu soruyu kendimize sormamız gerekiyor. Kaçımız disiplinlerarası bir bilgi birikimine sahibiz? Gerek marka gerek ajans tarafında hedef kitleyi doğru yakalamak ve doğru ölçümlemeler yapmak istiyorsak, disiplinlerarası bilgi birikimine sahip olmalıyız. Yani Süperman Süperman olmak gerek bazen!
Tüm Clark Kentlere sevgilerle :))