New York University Stern School of Business’ta pazarlama profesörü, yazar, konuşmacı, girişimci olan ve The Prof G Pod with Scott Galloway podcast’i ile tanınan Scott Galloway, Kasım 2021 yılında yaptığı tahminler üzerinden yola çıkarak SXSW 2022’de bu tahminlerin gerçekleşme sürecini değerlendirdi ve senenin popüler konseptlerine alternatif perspektifler sundu.
Konunun arka planından bahsetmek gerekirse, Scott Galloway 2019 yılında Tesla’nın düşüşe geçeceğini savunmuş. Ve yanılmış. SXSW 2020’de konuşmacı olarak Austin’e gelmeyi düşünürken Covid-19’un gelip geçici bir şey olduğunu düşünerek çok önem atfetmemiş. Bu konu hakkında da yanılmış. Birey olarak hata yapabileceğini kabul eden Galloway, 34. ABD Başkanı Dwight Eisenhower’ın “Planlar değersizdir. Fakat planlama her şeydir.” sözüne atıfta bulunarak her şeyin planlandığı gibi ilermeyebileceğini fakat sonuç ne olursa olsun neyin doğru neyin yanlış olduğunu inceleyebilmek için planlama sürecinin hayati önemi olduğunu vurguladı.
Lüks ve değer içeren Coin’ler yükselişe geçecek
NFT ve kripto dünyasında değer bireyler tarafından biçiliyor. Bireyler belirli projelerin değeri olduğunu ortaya koyduğunda o projeler daha da değerleniyor. Fakat bir de gerçek dünyada değer sunan markaların sunduğu token’ların yaratacağı değer asıl sahiplik duygusunu pekiştirecek ve öne çıkaracak. Burada da Chanel gibi lüks markaların sınırlı sayıda sunacağı token’lardan ziyade Stanford Üniversitesi gibi kurumların gerçek zenginlik ve değer sunmasıyla bu lüks algısının pekişeceğini öngörüyor.
Seçkin üniversitelerin sınırlı veya her yıl belirli bir artış oranıyla sunacağı bu token’lara sahip olan kişiler o okullara girmek isteyenler veya dışarıdan ders almak isteyenler için ayrıştırıcı bir değer haline gelebilir. Fiziksel metalarla lüksün ölçüldüğü Chanel gibi gibi markalar yerine Stanford Üniversitesi derslerine katılmak veya Coachella gibi festivallere katılmak gerçek ayrıcalık hissini pekiştirecek.
FinTech şirketleri medya şirketlerini satın alacak
Medya şirketleri dijital düzlemde özgün bir yere sahipler. Kullanıcıları ile güçlü bağlar kurabiliyorlar, güçlü NPS (Net Promoter Score) değerlerine sahipler ve okuyucularını aynı zaman markalarının iletişimi yapan elçilere dönüştürebiliyorlar. Ancak iş modellerindeki temel sorun, doğrudan reklam yayınlarına bağlı olmaları. Bu kısır döngü içerisinde hareket eden ve iyi niyetleriyle yayınlarına devam eden medya şirketleri arkasında büyük ekonomik güç olan FinTech şirketlerinin yatırım yapabileceği güçlü bir alana dönüşüyor. Bu konudaki güncel örneklerden birisi Binance’in Forbes’a 200 milyon dolarlık yatırım yapması.
Web3 bir balondan ibaret
Web3’ün ve merkeziyetsiz internetin ne kadar özgür bir ortam olacağını ve kullanıcılara kendi verilerinin kontrolünü geri vereceğini konuşurken hakikatin tam olarak da öyle olmadığı konusunda güçlü yorumlarda bulunuyor Scott Galloway. Web3’ü öven ve onun promosyonu yapanlar genellikle Web 1.0’da merkeziyetsiz bir dönem varken sosyal medya devlerinin ortaya çıkmasıyla verinin ve kontrolün bu şirketlere geçtiğini savunuyor. Web3 ile birlikte güç yeniden kullanıcılara gitmesi öngörülüyor. Ancak gerçekte olan bunun tam tersi.
You don’t own “web3.”
The VCs and their LPs do. It will never escape their incentives. It’s ultimately a centralized entity with a different label.
Know what you’re getting into…
— jack⚡️ (@jack) December 21, 2021
Güç yine pastanın en büyük dilimine sahip olanlarda toplanıyor. En fazla Bitcoin’e sahip olanlar, OpenSea’de en büyük hacimli işlemleri yapanlar yine en fazla gücü ve nakti elinde tutanlar. Coinbase gibi bu merkeziyetsizliği en yüksek sesle dile getiren kurumların yönetim kurulları -her ne kadar halka arz edilmiş olsa da- 11 kişi tarafından yönetiliyor. Elon Musk’ın Dogecoin üzerinden yaptığı spekülasyonlar da bu konunun bir diğer örneği. Scott Galloway’e göre bu haliyle Web3 değil Web 2.0.0.0.1’den ibaret.
Zuckerverse başarısız olacak
Metaverse kavramının ne kadar içi boş ve aşırı şişirilmiş bir kavram olduğunu anlamak için çok uzaklara bakmaya gerek yok. Mevcut haliyle bile incelendiğinde MMORPG oyunların, sosyal ağların senelerdir yaptığı şeyleri farklı ve heyecan uyandıran kelimeyle yeniden yaratıyor. Benzer şekilde Oculus satışlarındaki ihtişamlı günler de geride kaldı.
Scott Galloway’e göre metaverse kavramı bizim gözlükler taktığımız ve dış dünyadan soyutlandığımız bir şekilde gerçekleşmeyecek. Aksine şu anda yaşadığımız bir gerçekliğin içine girecek. Ve bunu yapabilecek olan şirketin Apple olduğunu çünkü bunu yapmak için gereken her zaman bireyin yanında olan cihaz, güven, sermaye, ödeme sistemi ve programlama bilgisi kutularının hepsine tik atabiliyor. Ve bu metaverse dönüşümünün taşıyıcısının AirPods olacağını öngörüyor. Çünkü sahipliği ile bireyler çevresine lüks, inovasyonu ve teknolojiyi takip eden, çağdaş birisi profili çizebiliyor. Eğer AirPods, Apple’dan bağımsız bir şirket olsaydı ABD’nin 32. büyük şirketi olurdu ve Fortune 500 listesinde yer alırdı.
En güçlü Superapp’i geliştirme yarışı
Superapp kavramı ABD ve Avrupa’da yeni yeni olgunlaşan terimler olsa da Çin’de WeChat ve Japonya’da Line gibi uygulamalar birden fazla işi yapıp “İsviçre çakısı” gibi çalışarak senelerdir popülerliğini ve sermayesini artırıyor. Bu uygulamalar içinden mesajlaşma, yemek siparişi verme, araç çağırma, temizlik gibi çeşitli hizmetlere ulaşma, rezervasyon yapma, bilet satın alma gibi sayısız işlem yapılabiliyor. Dolayısıyla kullanıcılar sadece bu uygulamayı kullanarak ihtiyaçlarını gideriyor. ABD ve Avrupa’nın teknoloji şirketleri ve superapp olgunluğuna ulaşmakta görece geç kaldı ve bu arayı kapatmaya çalışıyor.
Paypal, Block, Stripe ve Salesforce’tan birisinin geçmiş yıllara göre değeri düşen ancak kullanıcı havuzu ve sosyal ağ gücünü sürdüren Pinterest ve Twitter’dan birini satın alacağı öngörülürken farklı açıdan öne çıkabilecek sürpriz şirketin ise gelirinin büyük kısmını yemek teslimatı ile sağlamaya başlayan Uber olacak.
Görsel: SXSW