Çevre duyarlılığının yükselmesiyle atılan en önemli adımlardan biri plastiğe karşı savaş açmak oldu. Tayland ve Vietnam’da plastik ambalaj yerine muz yapraklarının kullanılması, kendi kendine yok olan ambalaj malzemesi, içindeki su bitince yok olan şişe, farklı ürünlerde yeniden kullanım için LEGO benzeri ambalaj malzemesi gibi örnekler bu alandaki çabaları ortaya koyuyor. Dünyayı kurtarmak için canla başla çalışan bilim insanlarından biri olan Sandra Pascoe de kaktüs yapraklarının/pedlerinin suyundan elde ettiği doğal plastikle soruna çarpıcı bir çözüm sunuyor.
Sandra Pascoe, bugün kullandığımız plastiklerin yerine koyabileceğimiz doğal bir plastik üretmek hedefiyle yola çıkmış ve bunu da başarmış. Biyoplastik yapmak için en yaygın ve yenilebilir kaktüs çeşidi olan nopal kaktüsünü – çok dikenli armut kaktüsü – seçmiş. Bir parantez açarak bu türün, Meksika mutfağında da önemli bir yeri olduğunu ve çok faydalı bir besin kaynağı olduğunu da belirteyim.
Sandra Pascoe, biyoplastik malzemeyi nopal suyunun şekerlerinden (monosakaritler ve polisakaritler) elde etmiş. Kaktüs suyundaki şekerler, pektin ve organik asitler malzemeyi yoğun kıvamlı ve dirençli kılıyor. Özellikle akmazlık özelliği – viskozite veya ağdalık olarak da biliniyor – esnek ve aynı zamanda sağlam bir malzeme üretmeyi mümkün kılıyor.
Toprakta bir ayda, suda birkaç günde çözünüyor
Pascoe bu biyoplastiğin; fosil yakıt temelli plastik çatal bıçak takımı, poşet ve diğer tek kullanımlık ürünlerdeki plastikle yer değiştirmesini istiyor. Malzeme toprakta bırakıldığında 1 ayda, suda kaldığında ise yalnızca birkaç günde biyolojik olarak çözünebiliyor. Zehirli bir malzeme olmadığından doğaya ve sağlığa zarar vermiyor. İçme suyuna karışıp insanların midesine gitmesi veya deniz canlıları tarafından yutulması durumunda zararsız.
Şu anda Meksika’da 300 farklı nopal kaktüs türü bulunuyor. Pascoe şu anda biyoplastiği endüstriyel ölçekte üretmek için hangisinin en uygun tür olduğunu araştırıyor. Anlayacağınız plastiğe rakip olmasına daha zaman var.
Peki bu yöntem gerçekten zararsız mı?
Gelelim ekosistemin vazgeçilmez parçası olan nopal kaktüsünün durumuna. Açıkçası beni en çok düşündüren şey, bu kaktüsün doğadan büyük miktarlarda alınmasının doğaya ve bu bitkiyle etkileşim içindeki canlılara zarar verip vermeyeceği. Sonuçta bu kaktüsler pek çok canlı için hayati bir öneme sahip. Bir diğer senaryo, bu kaktüsü endüstriyel ölçekte üretmek için insanların ne gibi yöntemler izleyeceği. Aklıma ilk gelen örnek de palm yağı oldu. Pek çoğunuzun bildiği gibi palm yağı üretimi için yeni ekim alanları açmak adına insanlar Endonezya’da yağmur ormanlarını yakıyor ve bu yangınlarda sayıları zaten az olan orangutanlar yanarak acı içinde hayatını kaybediyor. Nopal kaktüsüne geri dönelim. Sandra Pascoe, ortalama bir poşet büyüklüğünde biyoplastik için 3 adet kaktüs yaprağının/kaktüs pedinin yeterli olduğunu belirtiyor. Pascoe’ye göre kaktüsler 3 yaprak alındıktan sonra canlı kalacak ve yeni yapraklar üretmeye devam edecek. Ancak endüstriyel ölçekli üretimde bu sürecin böyle masum kalıp kalmayacağı benim aklımda hâlâ soru işareti. Siz ne dersiniz?
Görsel: Facebook/BBCNews