İspanya’nın Cadiz şehrinde doğan ve yaşamına Kanada’nın Toronto şehrinde devam eden animatör Daniel Cordero, yaratıcı süreç ve ilham konusunda uzun süredir aklında olan düşüncelerini bir videoya dönüştürerek açıklıyor. İnsanın içindeki yaratma, üretme güdüsünün gücü karşısında her birey kendi meşrebinde çalışıyor ve hayatını anlamlı kılmayı arzuluyor.
Özünde insanı tarihsel olarak tanımlayan yegane değişkenlerden alet yapma ve kullanma becerisi de insanın içindeki yaratıcılığın ilk emareleri olarak görülebilir. Bu açıdan bakınca da günümüzdeki “icat edilebilecek her şey zaten icat edildi” görüşü bir noktada yanlışlanıyor, çünkü zaman akmaya devam ediyor. Bu bir süreç olmasaydı alet yapmakla ateşi bulmak aynı anda olabilirdi. Cordero, yaratıcılığın başlı başına bir yıkım ve yeniden yaratım süreci olduğunu söylüyor. Sanat, içimizden ve benliğimizden dışarıya çıkan bir his bütünüyse bu varlığı büyüdükçe kaybediyor olabiliriz.
Yaratıcılığın altında, bu kayıp ve yitik başlangıçla birlikte, bir fikir yatıyor. Bu fikri bulmak ve birleşmek iste aslında sürecin ta kendisini oluşturuyor. Çevremizde olan biten her şey yaratıcılığımıza birer ilham. Gördüğümüz, tattığımız, karşılaştığımız, duyduğumuz her şey bizim için birer ilham kaynağı olabilir ve bize fikir verebilir. Bu noktada da o fikri kullanmak değil, o fikri içselleştirip yansımalarıyla yaşamak özgün fikirleri ortaya çıkarıyor.
Daniel Cordero, bu çalışmasını hazırlarken Picasso’dan Akira’ya, modern sanat müzelerinden arkeoloji müzelerine kadar kadar birçok farklı mecradaki ve dönemdeki eserlerden, öğelerden besleniyor. Sanatın bir özgünlük ile hırsızlık arasında geldiği konuma dair de kendi görüşünü temellendirerek anlatıyor.
Görsel: Daniel Cordero