İnternet henüz kesin kuralların olmadığı bir gaz ve toz bulutu. Büyük Patlama’sını yaşadı tabii ama şu an patlamanın ardından gelen yaşam oluşumu bizleri çok yoruyor. Henüz kendi etik değerleri topluluklar tarafından kabul görmediğinden, herkes de sanki kendi sözü kanunmuş gibi davranıyor. Hele bir de bunun kurumuysanız önünüzde kim durabilir ki? Mesela RTÜK’ten bahsedelim sizlere.
Dün mecliste alınan kararlarla hayatımızda yine bir şeyler değişti. Meclise gönderilen torba kanunu içerisinde 73 numaralı bir madde vardı ki o bu yazının temelinde olan bir madde. İsterseniz tüm torba kanun tasarı metnine buradan ulaşabilirsiniz ama biz burada 73. maddeyi yazacağız.
Bilişim sektöründe meydana gelen teknolojik gelişmeler ile geniş band internet hizmetlerinin kullanımının yaygınlaşması nedeniyle, radyo ve televizyon yayınları internet ortamına yönelmeye başlamıştır. İnternet ortamından yayınlanmak üzere, özel içerikler de sıklıkla üretilir olmuştur. Karasal, uydu ve kablo ortamından lisanslı olarak yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar yayınlarım aynı zamanda internet üzerinden de sunmaya başlamışlardır. Bunun yanında, Radyo ve Televizyon Üst Kurulundan lisansı bulunmayan pek çok kuruluş da kayıtsız olarak internet üzerinden radyo ve televizyon içeriklerini yayınlamaya başlamıştır.
Kısa meali ise şu demek oluyor: RTÜK, düzenlemenin yasalaşması halinde internetten yayın yapan kanalların lisans başvurusunu değerlendirecek. Televizyonda olduğu gibi eğer bu içeriklerin kötü örnek teşkil ettiğini düşünürse de bu kanalların lisanslarını iptal edebilecek. Buna göre sulh ceza hakimleri de RTÜK kararını değerlendirip 24 saat içerisinde olayı duruşmaya taşımadan karara bağlayacak.
Peki Bu Yasa Neden Çıkartıldı?
İnternette bu yasanın tam olarak neden çıkarıldığının kesin bir açıklaması yok. Fakat mecliste Adnan Oktar’ın hoş karşılanmayan yayınlarının önüne geçebilmek adına bu düzenlemenin yapıldığı belirtiliyor. Yani, uzun bir süredir Adnan Oktar ve onun inanılmaz ama gerçek yayınları hayatımızda. Ve geçtiğimiz günlerde Adnan Oktar’ın yayınlarının insanları rahatsız etmesi gündeme geldi. RTÜK bu konuda çokça şikayet almış olmalı ki basına yapılan açıklamalarda “halk Adnan Oktar namıdiğer Adnan Hoca’nın yayın yaptığı A9’un kapatılmasını ve kanala para cezası verilmesini istiyor” deniyor. Fakat bu muhabbet bir süredir devam etmesine rağmen Adnan Oktar çekimlerine devam ediyor.
RTÜK, halkın bu yayınlara tepkisi karşısında Adnan Oktar’a bir ceza veremiyor. Çünkü kurulun araştırmaları gösteriyor ki Adnan Oktar yayınlarını TV kanalı üzerinden yapmıyor. Yayınlar YouTube ve sosyal medya üzerinden gerçekleştiriliyor. Eh, hal vaziyet böyle olunca da RTÜK ceza kesemiyor çünkü düne kadar RTÜK’ün internete yönelik denetimler yapması gibi bir opsiyonu yoktu. Oysaki RTÜK tarafından denetlenen Türk televizyonculuğuna bakarsak, gerçekten çok kaliteli yapımlarla dolu olduğunu görebiliriz, bu yorumum sarkastik tabii ciddiyet içeriyor sanmayın.
Peki Bu Yasa GERÇEKTEN Neden Çıkartıldı?
Gerçekten televizyonculuğun hali ortadayken RTÜK interneti denetleyince ne olacak peki? Kurul kendi pazarını genişletiyor, o aşikar, çünkü “ikinci ekranlar artık ilk ekran” ve böylece genişleyen pazar üzerinden vergi gibi sistemlerle daha fazla para kazanabilecek bir konum da yaratılabiliyor. 2016 yılında da YouTube üzerinden para kazananların vergi vermiyor oluşu uzun süre gündemi meşgul etmişti. Şimdi de bu konuyla birlikte yayın içerik denetimi olmazken kaçınılan vergi gibi mali yükümlülükler yine video platformlarının hayatına girecek. Bir de tabii işin tüketiciyi merak ettiren diğer bir yanı var. Madem RTÜK denetliyor, o zaman sansür konusu ne olacak?
Bugün Güvenli İnternet Günü 2018 Etkinlikleri’nde Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan internetin RTÜK tarafından denetlenmesinin özgürlük kısıtlaması olmadığını dile getirip üzerine basarak bunun sansür anlamına gelmediğini açıkladı. Ama zaten televizyonda birçok şeyi bulanık görüyoruz ve bu yüzden izlemeyi tercih etmemeye çabalıyoruz. Zamanında televizyonda ilk tütünle ilgili yasaklar getirildiğinde CNBC-e tütünleri çiçeklerle kapatmıştı. Netflix, YouTube, puhutv, BluTV gibi insanların video tükettiği platformlarda da RTÜK’ün uygunsuz diye adlandırabileceği içerikler oluyor. Mesela geçtiğimiz sene yayınlanan Fi dizisi, Türk televizyonculuğu için cüretkar sayılabilecek sahneleriyle adından söz ettirmişti. Ya da yine bir örnek olarak Narcos’da topluma hoş gelmeyecek detaylar olabiliyor.
Birçok video platformunun ebeveyn kilidi ve çocuk sekmesi var. Platformlar yetişkinlere bu seçeneği sunuyorlar ve onların etraflarındaki yetişkin olmayan bireylere süzgeçten geçirilmiş bir içerik oluşturmasına yardımcı oluyorlar. Ki 2017’deki bir araştırmadan sizlere veri söylemek isterim. Türkiye 330 dakika ile televizyon izleme süresinde dünya rekoruna sahip. Ve 2017 yılında yayınlanan Ericsson ConsumerLab TV & Medya Raporuna göre akıllı telefon üzerinden içerik izleme oranı ise son iki yılda %27 arttı ve bu yüzde giderek çoğalıyor.
Peki biz yetişkinsek ve birde aylık belli bir ücret karşılığı para verip bu yayınları satın alıyorsak neden hala birilerinin bizi denetlemesi gerekiyor? Herkese açık olarak izlenebilen içeriklerde de artık belli bir yaşa gelmiş bireyler olarak bizi neyin rahatsız edip etmeyeceğini bilmiyor muyuz? Ya da Amerikalı YouTuber Logan gibi bizim Youtuber çocuklardan biri de hoş olmayan bir görüntü yayınlandığında ne olacak? YouTube mu yoksa yayınlayan çocuk mu ceza alacak? Bu ceza, platform ya da kişi hesabına para cezası olarak mı yansıyacak yoksa yayın yasağı olarak mı? Kafalarda deli sorular gerçekten. Cevabını az çok, çoğumuzun bildiği ve ne yazık ki bu cevapları ezberlemek zorunda bırakıldığımız sorular bunlar. Keşke topluma yasaklar ve denetlemeler getirileceğine bilinçlendirmek adına eylemler yapılsa. Ezberci bir zihniyetten ziyade mantığın ağır bastığı bir şekilde bunu tartışabilsek.
Görsel: YouTube
İç görseller Bigumigu tarafından düzenlenmiştir.