Yaratıcı bünyeler için günlük besin kaynağı
“Reklamcı mı, Influencer mı”: Ezgi Hindistan

“Reklamcı mı, Influencer mı”: Ezgi Hindistan

İnternetteki popüler reklamcılarla yaptığımız sohbetlerde bu haftaki konuğumuz olan Ezgi Hindistan, internet ünlüsü olmak ve reklam sektöründe çalışmak üzerine sorularımızı yanıtladı.

Reklamcıların hayatı bir noktada hep gözlemle alakalı oluyor. Arkadaşını, her zaman gittiği kahvecideki yan masasına oturan çifti, yolda sürekli gözüne çarpan yaşlı amcayı hep izliyor reklamcı. Bilinçli ya da bilinçsiz bu onun hayatının bir parçası oluyor. Kimileri meslek hastalığı der kimileri merak buna. Sahadaki gözlem yeteneğiyle masa başındaki yaratıcılık birleşince de markaların istediği şey oluyor zaten: güzel iş. Bazı reklamcılar sadece reklamla yetinmiyor. Reklamcıların kariyer planlarını değiştirerek yeni sektörlerdeki yolculuklarını eski reklamcı serimizde de inceliyoruz. Şimdi de yeni bir seriyle karşınızdayız: Reklamcı mı Influencer mi? Biz ikisini de yapma demiyoruz ama reklamcılara hangisini hobi olarak yaptıklarını soruyoruz. Daha öncesinde bu sorunun cevabını Kutsal BayraktarErhan Çırak ve Şakir Yıldırım‘la konuşmuştuk. Şimdi sıra Ezgi Hindistan’da.

Ezgi Hindistan da sektörün esprili kişiliklerinden. Ezgi esprili kişiliği dışında zekasını da sadece parçası olduğu reklamlarda kullanmıyor, hindukbiri‘ni biraz takip ettiğinizde görebiliyorsunuz. Ezgi birçok reklam ajansında çalışmış bir reklamcı. Ayrıca Twitter’da 36,8 bin takipçisi var. Kendi sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımlar takip ediliyor ve beğeniliyor. İnsanlar onun sadece reklamlarına gülümsemiyor. Ezgi’yle internette ünlü olmak ve reklamcı olmak arasındaki farklar ve benzerlikler üzerine yaptığımız sohbetimize lafı fazla uzatmadan geçelim en iyisi.

Hobicilerde Dördüncü Durak: Ezgi Hindistan

Hangi markalarla çalıştın ve bu markalara hiç çalışmadığın ya da çalıştığın dönemde kendi hesabından bir paylaşım yaptın mı?

Şimdi düşündüm de, 2011’den beri sürekli çalışıyorum ve üzerimde pek tatlış bir intiba bırakmamış olsa da, bu 7 yılda hep meslektaşlarıma nazaran daha sık ajans değiştiren bir kimse oldum. Böyleyken, epey markayla çalıştık işte bi şekilde diyebilirim. Kendi işlerimi de hep şıkır şıkır paylaştım tabii. Niye paylaşmayacakmışım.

Troll dahi olsa internette takipçi sayısı yüksek hesapların markalara artısı ya da etkisi reklamlara göre nasıl oluyor?

Burada bir sürü değişken var bence. Markasına göre değişir, markanın ne istediğine göre değişir, dijitalin gündemine göre değişir, influencerın kim olduğuna göre değişir. Hatta şu an aklıma gelmeyen başka şeylere göre de değişiyordur kesin.

Hiç senin de geliştirdiğin bir projede influencer kullanıldı mı?

Yüzlerce kez kullanıldı hem de. Kıskandım.

Bir markaya yaratıcı reklam yazarı olmayı mı yoksa influencer olarak paylaşım yapmayı mı tercih edersin?

Markalar influencerlara hediyeler yağdırıyor. Sürekli hediye paketi açtıkları için onları kıskanıyorum. Bu yüzden influencer olarak paylaşım yapmayı tercih ederim ama annem sigortalı olmadığı için asla izin vermez ve konu kapanır.

Türkiye’de takipçi sayısı yüksek bir reklamcıdan ajans tarafında beklentiler ne oluyor ya da beklenti olmuyorsa bu iyi bir şey mi?

Ajanstan çıkan her işi paylaşmamı isteyen, beni baya bedavadan mecra olarak kullanmaya çalışan işverenlerim de oldu hesabımdan haberi olmayanlar da. Halbuki bıraksalar ben zaten tanıdık yaptı paylaşayım bari derim kendiliğimden. Ama beklenti olunca gıcık olup paylaşmıyordum.

Hangisi daha kolay internette takipçi yükseltmek mi yoksa reklam izletmek mi?

Reklam izletmek kesinlikle daha zor.

Şaka yapmayan fenomen olmak zor. Ama markalar için de şaka yapmak kolay değil. Fenomen olarak bu konudaki görüşlerin ne?

Eğer bir kedi değilseniz, komik olmak takip edilmeniz için güzel sebep bence. 🙂 Ama tabii herkes komik olmasa iyi olabilir. Markalar için bu daha ciddi bi mesele. İletişim yapmak istedikleri mecraları doğru seçmeleri ve bu mecraları cidden iyi tanımaları gerek. Çünkü zamanla her biri kendi dünyasını ve dilini yarattı. Artık aynı insan Twitter’da tavuk döner şakası yapıp, Instagram’da kinoa salatasını paylaşıyor. Her mecrada farklı bir dil ve görsellik hakim ve bu sürekli bir değişim içinde. Markalar da bunları iyi gözlemleyip, mecraya özel iletişim yapmalı ve evet, yeri geldi mi şakayı koyabilmeli.

Takipçi yükseldikçe kendine koyduğun sansürler oluyor mu? Otosansür mekanizman varsa nedir?

Maalesef bir otosansür mekanizması geliştiremedim.

Ezgi Hindistan’dan Küçük Bir Seçki

Ezgi’yi LinkedinFacebookTwitter ve Instagram‘da takip edebilirsiniz.

Görsel: Ezgi Hindistan