3 boyutlu baskı teknolojisi hayatımıza birçok şey kattı. Dikkat etmezsek bile farklı disiplinleri birleştirerek yeni vizyonlar kazandık. Her şeyi bir kenara bıraksak da, bu teknolojinin sunduğu en büyük üretim farklarından birisi ürünü baştan aşağı tek parça halinde basabilmesi. Böylece tasarımlar, montaj sürecini yaşamadan son halini alabiliyor.
Dünyanın en büyük ve en eski 3B yazıcısını ise bir teknoloji olarak nitelendirmekten çok uzağız. Doğa, bu teknolojiden önce de tek başına, tek parça olarak şekillenen tasarımlar yaptı ve yapmaya devam ediyor. Hayatımızı çevreleyen bu yeşil dünya, kendi kendine tüm süreci yönetebiliyor. Bu açıdan baktığımızda ise teknoloji olarak hala geriden geldiğimizi düşünebiliriz.
İngiliz mobilya tasarımcısı Gavin Munro, 10 yılı aşkın süredir ağaç ve doğa ile birlikte çalışarak sandalye, masa ve lamba tasarımları geliştiriyor. Fakat son kullanıcıya ulaşacak ilk ürünlerini Ocak 2015’te sundu. Full Grown isimli şirketinde adeta doğal 3B baskı gibi üretim yapıyor. Hazırladığı kalıplarla ağaçları yetiştiren ve olgunlaştığında kalıpları alıp işleyerek üretim yapan Munro’nun 10 yıl sonunda ilk ürününün hazır olmasına şaşmamalı. Organik olarak yetişen tasarımlarında ağaçlar büyüdü, gelişti ve kullanılabilir hale geldi.
Geleneksel mobilya endüstrisinde ağaçlar önce kesiliyor, sonra küçük parçalara ayrılıyor ve işlenerek mağazalardaki yerini alıyor. Tüm bu hantal ve doğayı yıpratan süreç yerine doğrudan mobilya gibi yetişen ağaçlar yetiştirip süreci tersine çeviriyor. Üretime büyük parçalarla başlayıp onları kullanılabilir hale getirmenin anlamsızlığını sorguladığı zaman karşılaştığı bu sonuç Munro’yu küçük parçalar yetiştirmeye yöneltmiş.
10 yıl önce çıktığı bu yolculuk, doğayı yıkmadan yeşertmeyi ve insan oğlunun menfaatlerinin tek taraflı olmasını eleştiren bir yapıya da sahip. İlk ürünler hazır olduğunda yaklaşık 400 adet özel tasarım mobilya sunacak Full Grown, ön sipariş ve satış tarihini 2017 olarak planlamış.
Büyüyen tasarımlar olarak oluşan bu yeni alanda Ecovative, mantarın bitkisel kısmındaki tutkal benzeri maddeyi hammade olarak alıp plastik yerine kullanılabilecek sürdürülebilir tasarımlar hazırlıyor. Chloé Rutzerveld ise 3B baskı teknolojisiyle organik besinler geliştirip bu fikrin metodolojisi üzerine çalışmalar yürütüyor.
İlk bakışta ağaçları kendi çıkarları için manipüle etmek ve doğayı tahrip etmek olarak algılanabilecek Full Grown ve organik tasarımlar, fikrin özüne indikçe bu önyargının da hatalı olduğu görülebiliyor. Doğaya hali hazırda büyük zarar veren insanlık için sürekli kullandığı ve ormanları yok ederek devam ettirdiği odunculuk endüstrisi yerine belirli bir alanda sabit miktardaki ağaçla sürdürülebilir üretim yapan Full Grown, birçoğumuzdan daha çevreci. Munro, tasarım olgunlaştığında ve işlemek için atölyesinde götürürken ağacı öldürerek kesmiyor. Aksine köklerini ve beslenebileceği çevreyi sabit tutarak bir sonraki neslin çok daha güçlü büyümesini sağlıyor.
“Buradaki ağaçlar bitti, başka yerdekileri keselim. Buradaki petrol bitti, yenisini bulalım.” yerine sürdürülebilir bir dünya için hayatımızdaki tüm değişkenleri gözden geçirmemiz insanlık için olduğu kadar çevreye karşı da temel sorumluluğumuz.
Görsel; Full Grown