Palmer Luckey çocukluğundan beri sanal gerçeklikle yatıp kalkan 23 yaşında ve hava sıcaklığı 11 derece olan Dublin’deki Web Summit’e parmak arası terliği, cebinde suyunu taşıdığı şortu ve rengarenk kısa kollu gömleğiyle katılan bir CEO.
Luckey katıldığı oturumda yanıtladığı her bir soruda sanal gerçekliğin geleceğine dair ne kadar umutlu olduğunu gösterdi. Aslında umutlu yerine emin olduğunu söylesek daha doğru olabilir.
Luckey’in karşılaştığı sorularda sanal gerçekliğin en gelecek vaat eden kullanım alanları, farklı duyularımıza hitap edecek şekilde gelişme ihtimali, ilişkilerimizi değiştirme şekli ve sanalla gerçeklik arasındaki çizgiyi belirsizleştirmesi gibi konular hakimdi.
Genel olarak sanal gerçekliğin geleceğini düşündüğümüzde Luckey, birkaç yıl sonra çok iyi grafik kartlarına sahip bilgisayarların sanal gerçeklik deneyimi sunabileceğini; fakat alanın ekipman nedeniyle niş kalacağını düşünüyor.
Oyun cihazları üzerinden geliştiği için oyun sektörüyle özdeşleşmesini olağan bulsa da alanın bundan ibaret gibi düşünülmesini pek de tercih etmiyor; çünkü Luckey’e göre sanal gerçeklik ileride, maliyeti düştüğü zaman, tıbbi meselelerde ciddi şekilde gelecek vaat edebilecek potansiyelde. Aynı zamanda buna eğitim alanını da dahil ediyor. Kendisi çocukların kitap okumaktan ziyade saha gezilerine, müzelere ve yabancı ülkelere giderek öğrendiklerini daha önemli tutarak sanal gerçekliğin de bu deneyimi verebileceğini hatırlattı. Hatta konuşmasının ilerleyen dakikalarında herkes Paris’e gitmek ister; fakat sanal gerçeklikle şehri deneyimlemek mümkün olduğunda şehre gerçekten gitmenin pek önemi kalmayacağını da belirtti. Bu iddialı sözünü araba sürmekle Porsche sürmek arasında ayrımın biraz abartıldığına dair düşündükleriyle destekledi.
Gelecekte başka duyularımızı da etkinleştirecek deneyimler sağlaması üzerine simülasyonun bazı durumlarda ne kadar kolay veya zor olabileceğini anlattı. Elbet bir gün bunun da mümkün olacağını düşünen Luckey, devamında bir kalemin simülasyonunun ne kadar kolay tüylü bir koltuğun ise zor olduğu gibi basit bir örnek paylaştı.
İlişkilerimize nasıl yön vereceği sorulduğundaysa günümüzdeki dijitalden yürüttüğümüz ilişkileri ekranlarımızın kapasitesine bağlı olarak sınırlı bulan Luckey, sanal gerçeklikle bu sınırın biraz daha kalkacağını düşünüyor. Yüz yüze görüşme isteğimizin hala olduğunu söylerken sanal gerçeklik sayesinde ilişkilerin daha insani bir özellik kazanacağını da ekliyor.
Sanal gerçekliği çok sevmesinin nedenini bir bilimkurgu teknolojisi olduğuna bağlayan Luckey, kıtlık sonrası dünyada kurtarıcı ögelerden biri olarak rol oynayabileceğini düşünüyor. Tam da burada biraz önce bahsettiğimiz gerçek Paris’e gidip gitmeme üzerine verdiği senaryoyu örnek gösteriyor.
Hayatı boyunca en iyi sanal gerçeklik uygulamalarını göreceğinden eminken bir hikaye kahramanına empati duymak ve insanları aynı ortamda bir araya getirmek için harika bir araç olduğunu düşünen Oculus CEO’su, Oculus Story Studios ile öğrendiklerini açık kaynak bir ortamda paylaşarak ortam için kısa hikayelerin geliştirilmesine de aracı olduklarını hatırlatıyor.
Görseller: Flickr, Web Summit