Mamut Art Project, İstanbul’un en çok takip edilen güncel sanat etkinliklerinden biri. 10 yıldır Türkiye genelinde bağımsız yetenekleri kesintisiz olarak sanat profesyonelleri ve sanatseverlerle buluşturuyor. Bu yılki Mamut Art Project de 26 Ekim’de açıldı. 30 Ekim’e kadar devam edecek olan sergi, Ege Yapı ana sponsorluğunda, Yapı Kredi bomontiada’nın farklı mekânlarında ve çevrim içi platformunda gerçekleşiyor.
Sergide’de Türkiye’nin farklı yerlerinden 49 sanatçının eserleri izleyiciyle buluşuyor. Sanatçılarına, eserlerini sergileme ve kendilerini tanıtma fırsatı sunmanın yanı sıra süresiz danışmanlık sağlayan Mamut Art Project, mekânın üç farklı alanına yayılan sergi ve genişleyen içeriğiyle ziyaretçilerine keyifli bir deneyim sunuyor. Bu 49 sanatçının eserlerinden oluşan daha kapsamlı bir seçkiyi eş zamanlı olarak mamutartproject.com üzerinden sanatseverlerle buluşuyor.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
Sergide yalnızlık, aile ilişkileri ve kökler, aidiyet, cinsel kimlik, mekân algısı gibi farklı konulara odaklanan; animasyon, fotoğraf, VR, sokak sanatları, heykel, resim, enstalasyon ve video dahil olmak üzere farklı disiplin ve tekniklerle üretim yapan sanatçılar dikkat çekiyor. Bu sanatçılardan Berkin Gülten ve Fuat Değirmenci, sorularımızı yanıtlayarak hem çalışmaları hem de sergi hakkında daha detaylı fikir sahibi olmamızı sağladı. Sizleri bu röportajımızla baş başa bırakıyorum. Röportajın sonunda, sergide yer alan diğer sanatçıların işlerinden de fotoğraflar paylaştık.
Fuat Değirmenci, Mamut Art Project’te sergilenmekte olan “Monolith / The World In The Monolith” başlıklı eseri ve genel olarak sanatı hakkındaki sorularımızı yanıtladı
“Monolith” bize neyi anlatıyor?
Fuat Değirmenci: “Monolith” bizlere bu gezegende gerçek anlamda hüküm süren insan ırkının yine bu amaç uğruna ışığa ulaşmaya çalıştığı sırada birbirini ötelediğini, ezdiğini, alt üst eden hoyratlığını ve bireyselciliğini betimliyor. Kurtuluş olarak görünen bu ışığın da çıkacağı başka bir yeri olmadığını… Aslında bir tane Monolith olduğunu ve hepimizin de bunun içinde olduğunu gösteriyor.
Monolit formu neyi temsil ediyor? İnsan bedenleri ve ışık neden başka bir formun içinde değil de monolitin içinde?
Fuat Değirmenci: Net olarak monolit formu, bizim dünyamızı temsil ediyor. Arthur C. Clarke’ın Space Odyssey serisinden de bir çoğumuzun gördüğü ve bildiği monolit tanımsız cisimlerin tanımını karşılıyor.
Dünya gibi kompleks bir gezegeni ve insan ırkını, gözümün görebildiği bir yere kadar basite indirebildiğim tek yer monolitin içi olabilir. Ek olarak bizim gezegenimiz ise uzayın başka bir yeri için gerçekten büyük bir monolith. Bu yüzden eşsiz teknoloji ve gizem içeren monolit bu dünyanın yansımasıdır diyebiliyorum.
Hey hey I'm online @MamutArtProject Yapıkredi Bomonti Adada with my digital installation project MONOLITH (This monolith is a reflection of the system in our world).
Let's meet 🙂#digitalart #installation pic.twitter.com/IVX43lHS4h
— Fuat DEGIRMENCI (@FuatD__) October 25, 2022
Sanat çalışmalarına baktığımda, biçimsel olarak 2 yaklaşım arasında mekik dokuduğunu görüyorum. Biri “insan bedeninin deformasyonu”. “Monolith”te ve “Pandemi 2020” çalışmalarında bu biçimsel yaklaşımı uyguladığını görüyorum. Diğeri de “sanat tarihinden figürlerin (heykel ya da resim figürlerinin) deformasyonu, değiştirilmesi ya da alıntılanması”. Bu biçimsel/estetik yaklaşımlar üzerinde durmanın nedeni nedir?
Fuat Değirmenci: Öncelikle kendimi tek bir teknik veya sanat akımı ile sınırlandırmak istemiyorum. Bunun beni körelteceğine ve proje yapmak istediğimde çok sıkılacağıma inanıyorum. Doğa, insan, duygular ve isyanlar beni ilham anlamında tetiklemiştir. Pandemi zamanında bütün insanlığın tek bir ağızdan aynı isyanı bağırması, beni insan bedenleri ile duyguları çağrıştırmaya itmiştir ve özellikle o dönem yoğun olarak bu tarz projeler yaptım.
Genel olarak ise yoğun ve gerçekçilik hissettiren her şeye “daha minimalist nasıl bakabilirim?” diyorum ve başlıyorum. İfade etme yöntemimde birebir kendi hissettiklerimin yanında izleyen, inceleyen herkesin de bir şeyleri hissetmesini görmesini istiyorum. O yüzden biçimsel\estetik yaklaşımlar herkesin zihninde bir şeyler uyandırma potansiyeli olduğu için bana daha çekici geliyor.
“Monolith”i hayata geçirirken her aşamayı tek başına sen mi gerçekleştirdin, yoksa bu iş bir ekip çalışmasının ürünü mü? Ekip çalışması ise bu ekip kimlerden oluşuyor?
Fuat Değirmenci: Monolith’in hikayesi ve dijital ortamda üretilmesi tamamen benim yaptığım bir proje ama bugün MamutArt’ta gördüğümüz yerleştirme led ekranların kurulumu, mekanın uygunlugu gibi bir çok olay Mamut Art Project’in değerli ekibinin çabaları sayesinde fiziksel ortamda izleyebildiğimiz bir yerleştirme oldu.
Projeyi üretirken hangi araçları kullandın?
Fuat Değirmenci: Projeyi yaparken tamamen digital ortamda sürekli kullandığım bu programlar ile ürettim; Cinema4D, Octane Render, Houdini, After Effects, Photoshop ve sağlam bir bilgisayar.
Berkin Gülten ile Mamut Art Project’te sergilenmekte olan VR eseri “Bonjour Brothers” ve genel olarak sanatı hakkında konuştuk
Şu an heykel ana sanat dalında acı ve yetersizlik üzerine araştırma yapıyorsun. Çalışmalarına baktığımda, alışılmış malzemelerle heykel yapmak yerine dijital ortamda kendini ifade ettiğini görüyorum. Seni bu noktaya getiren şey ne oldu?
Berkin Gülten: Heykelin yetersiz olduğunu biliyorum ve kendi içimde bunu aşmayı başaramayacağım, çünkü fiziksel olan her zaman eksik kalmak zorunda. Bu yüzden sınırları ya da yasakları bir yere kadar genişletebileceğim ve onları aşabileceğim bir yer arıyorum. Dijital ortamda yaptığım enstalasyonlar ise bir kurban gibi, fakat bu ilişki cellat ve kurban arasındaki bağdan farklıdır. Çünkü üstümde büyük bir sorumluluk olduğunu biliyorum. Bu sorumluluk duygusu ise aslında sınırlandığımın bir göstergesi oluyor. Sonucunda benim yerime eylemlerimi gerçekleştirebilecek bir şey olarak dijital alan vardır.
Bir VR eserin hazırlık ve yaratım süreci nasıldır? “Bonjour Brothers” işi üzerinden detayları bize anlatabilir misin? Kullandığın dijital araçlar neler? VR eser üretmenin zorlukları ve avantajları neler?
Berkin Gülten: Yaratım aşamasında zorluk yaşamıyorum, fakat bireysel bir deneyim olduğu için farklı sergileme alternatifleri denemem gerekiyor. Dokularını S.painter ile modellemelerini Blender3d kullanarak yapıyorum. Sonrasında Unity (oyun motoru) ile VR gözlüğe adapte ediyorum.
“Bonjour Brothers”ı hayata geçirirken her aşamayı tek başına sen mi gerçekleştirdin, yoksa bu iş bir ekip çalışmasının ürünü mü?
Berkin Gülten: Her aşamasını kendim yaratıyorum.
Seks, şiddet ve çıplaklık içeren kompozisyonlar nedeniyle eserlerini sergilemekte sıkıntı yaşadığın oldu mu? Seni bu yüzden geri çeviren veya işlerini sansürlemeni isteyen galeriler oldu mu? Ya da senin daha marjinal sahneler yaratabilecekken kendi kendine sansür (otosansür) uyguladığın oldu mu?
Berkin Gülten: Her insan gibi yaşadığım toplumda farkında olmadığım bir kısıtlamaya gidiyorum, ama sınırları ya da yasakları anlayabildiğim anda onları belirli bir duygudan yoksun hale getirmeye çalışıyorum. Bu da aslında yasaklar ve sansür ile birlikte olduğum anlamına geliyor. Onlar olmadan yarattığım biçimlerin bir anlamı olmaz, fakat bu durum onların karşısında çaresiz olduğum anlamına gelmiyor. Evet, eserlerim çoğu zaman yasaklandı ya da kaldırıldı.
Bu yılki sergide yer alan 49 sanatçının isimleri şöyle: Adekan, A. Vehbi Doğramacı, Anıl Duran, Aslı Çelikel, Berkin Gülten, Bilal Yılmazel, Bilge Artuc, Büşra Aydagün, Ci Demi, Çiğdem M. Chatzoudas, Defne Oruc, Deniz Ergun, Dilşad Demir, Eda Demir, Ece Haskan, F. Nur Özkaya, Fuat Değirmenci, Gökberk Arslan, Gökhan Çiçek, Göknur Avcı, Gülnihal Yildiz, Günsu Sari, Hasan Alveroğlu Chek, Işıl Şimşek, Ibrahim Özvarış, Kerem Özkan, Maide A. Petek, Mathilde M.An, Mekin Avras, Mine Anafarta, Mre, Nurgül Gökçen, Oktay Yılmaz, Orhan Başeğmez, Samet Sert, Seda Öznal, Sıtkı Eryılmaz, Sümeyra Çetin, Şirag Şeşetyan, Tuğrul Şalcı, Ümmühan Tunçtürk, Xebat Bayram, Yaşar Darendeli, Yusuf Ağım, Yusuf Günler, Yusuf Peçe, Zeynep Demirhan, Zeynep Karabacak, Zülküf Mavlay
Mamut Art Project’in bu yılki jürisinde, British Council Türkiye sanat direktörü Esra A. Aysun; iş insanı, hukukçu, koleksiyoner Mehmet Ali Bakanay; sanatçı Antonio Cosentino; sanat tarihçisi, küratör ve sanat eleştirmeni Nazlı Pektaş ve Zilberman Galeri’nin kurucusu ve koleksiyoner Moiz Zilberman yer aldı.
Mamut’un Art Project’in bu seneki diğer destekçileri arasında son yıllarda İstanbul kültür-sanat hayatının önemli bir durağı haline gelen Yapı Kredi bomontiada’nın yanı sıra, Arçelik, Audi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Şişli Belediyesi, ve Perrier yer alıyor.
Genel Yayın Yönetmenimiz Yalçın Pembecioğlu’nun objektifinden Mamut Art Project 2022:
Mamut Art Project ayrıca geçtiğimiz sene duyurusunu yaptığı Mamut Limited (Artist Editions) isimli projesini 10. yılını takiben hayata geçirerek, sanatçıların sınırlı sayıda üretilmiş, edisyonlu çalışmalarına yer vermeye hazırlanıyor. Farklı alanlarda ve farklı tekniklerle eser üreten sanatçılarla çalışmayı hedefleyen Mamut Limited ayrıca fiziksel etkinlikler düzenlemeye, farklı iş birlikleri kurmaya ve danışmanlık hizmeti vermeye açık bir yapı olmayı amaçlıyor. İlk fiziksel etkinliğini Mart ayında gerçekleştirmeyi planlayan Mamut Limited, 2023 senesinde farklı iş birlikleri ile sanatseverlerin karşısına çıkacak.
Fotoğraflar: Mamut Art Project, Fuat Değirmenci, Berkin Gülten, Bigumigu