90’z sergisiyle doğan; Villianz, Canavarz sergileriyle ekibini genişleten ve VS by Krüw sergisiyle tek tuvalde iki sanatçıyı buluşturan Türkiye’nin en yeni sanatçı kolektiflerinden Krüw‘ün üyelerini tanıdığımız röportaj serimizin yeni bölümünde Uçman Balaban ile baş başayız.
Krüw’ün üyeleriyle yaptığımız röportajların tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
1980 senesinde İstanbul’da doğan Uçman Balaban, grafik tasarımcı anne babanın animasyoncu / illüstrator oğlu olarak dünyaya gözünü açtı. Üniversite öncesinde başlayan profesyonel yaşantısına 5 seneliğine İstanbul Bilgi Üniversitesi Görsel İletişim bölümüne gitmek amacıyla ara verdi. Üniversite öncesinde, sırasında ve sonrasında devam ettiği profesyonel yaşantısı süresince irili ufaklı bir çok reklam ajansı, prodüksiyon stüdyosuyla çalışan Uçman Balaban, en nihayetinde ajans dünyasıyla bağlarını koparım kendi animasyon stüdyosunu kurma amacıyla Londra’ya yerleşti. Vamk isimli stüdyosu ile hala burada yaşamaya ve çalışmaya devam ediyor.
Yaratıcılığını neler besliyor? Ummadık taşla bir anda kafanda şimşekler çakıyor mu?
Uçman: Her zaman söylediğim gibi ana besin kaynağım internet. Kafamın içindeki düşünme şekline en uygun besini oradan buluyorum. Bir sekmede Wikipedia’ya da İkinci Dünya Savaşı’nda madalya almış hayvanlara bakarken 10 dakika sonra kendimi Finlandiya’dan kedi videosu izlerken buluyorum. Arada neler oluyor kısmını ben de bilmiyorum. Zaten ne oluyorsa o aradaki kısımda oluyor. Bu hızlı ve kontrolsüz bilgiye ulaşmak ve kafamdaki soru işaretlerini böylesine kısa sürede çözebilmek cidden hoşuma gidiyor. Ama eskisi gibi kafamda şimşekler çakmıyor. Sanırım o idealistliğimi Türkiyedeki ajanslar katlettiler ama bu aralar eskisi gibi kitaplara dönüp oradan besleniyorum.
Hareketli ve statik görsel arasındaki dil farkı işlerine nasıl yansıyor?
Uçman: Animasyon için çizim yapmak ile statik bir iş yapmak arasında çok fazla fark var. Seneler boyunca her ajansın yaratıcı ekiplerine anlatmaya çalıştığım bir konu bu. Statik bir illüstrasyon çizerken saklı gizli objeler ya da mekanların görünmeyen yerlerini hayal etmek zorunda kalmıyorsunuz. Ama animasyonda bütün her şeyin çoğu zaman tam olması ve çizilmesi gerekiyor. Genelde animasyonda daha fazla iş yükü var, diyeceğim ama şimdi bir Burak Şentürk illüstrasyonu ile benim yaptığım acınası gif’i karşılaştırmak çok ayıp. Genelde işine göre değişiyor ama hareket eden bir şeyin her pozunu hayal edip ona göre üretmek kısmı beni animasyonda daha basit karakterler yaratmaya itiyor. Statik bir iş yapacaksam biraz daha detaylı çalışmayı seviyorum ama sanırım bu aralar tam tersini yapmaya özen gösteriyorum.
The Simpsons Loops
Daha önceki pek çok röportajda sanatçıları Krüw’e davet eden kişinin çoğunlukla sen olduğunu duyduk. Derin’le bir araya gelişiniz ve kadroyu toplamanız nasıl gerçekleşti?
Uçman: Krüw projesi yurt dışında çok popüler olan tematik sergi fikri ile ortaya çıktı. Derin’le beraber oturup her sarhoş olduğumuzda ülkeyi kurtarmaktansa, ulan bizde böyle bir sergi yapsak, diye konuşup duruyorduk. Bir gün döner yerken harekete geçmeye karar verdik ve etrafımızda hem tanıdığımız hem tanımadığımız ama işlerini çok sevdiğimiz insanları dürttük. Daha sonra aşırı demokratik bir ekip olduğumuz için davet ettiğimiz insanlara da kimleri davet edelim diye sorduk ve şu an gördüğünüz 20 kişi bir araya geldi. Özünde bir sergi yapıp dağılacakken ilk serginin başarısı ve ekibin kendi arasındaki uyumluluğu yüzünden acaba bunu bir ekibe mi çevirsek, dedik. 20 kişinin hepsi ile tanışmıyordum ve hatta bugün bile gerçek hayatta 1 kere bile görmediğim adamlar var aralarında. Ama bir araya gelip iş yaparken kafalarını kesmek istemediğim ve her sergi öncesi ‘’ben bunu yaptım’’ diye iş paylaştığında kıskandığım bir ekibin parçası olmaktan çok mutluyum.
“Bu iş benim için bir kırılma noktasıydı.” dediğin, seni farklı bir yöne sevk eden bir işin var mı? Hikayesini paylaşır mısın?
Uçman: Bugüne kadar çok fazla kırılma noktası yaşadım. Her birinde ne yapmak istediğimi ve ne yapmak istemediğimi öğrendim. Ama “en iyiler” yapıcak olursak üniversite zamanında Dorian’a yaptığımız müzik videosunun MTV Europe’ta ödül alması ve sonrasında gelen ‘’animasyon çok keyifli iş yeaa’’ kafası. İsmini vermek istemediğim aşırı pahalı bir müzik videosunun prodüksiyonu sonrası her şey yanlış gidip asla hedeflenen videoyu çekemediğimi farkedince ‘’sanırım ben pop müzik videosu çekmek istemiyorum’’ kafası ve Made in Turkey videosundan sonra gelen ‘’sanırım ben bu ülkeden gitmeliyim’’ kafası “en iyiler” olabilir. Şu an bu satırları Londra’dan yazarken hala animasyon yapıyorum ve pop müzik videoları tekliflerine hayır diyorum.
İşlerinin çoğunda renklere yer vermiyorsun. Bu dilin özü siyah ve beyaz mutlak dengesine mi dayanıyor?
Uçman: Yani sen öyle diyorsan öyledir. Ben genelde renk kullanmayı beceremiyorum diyip geçiştiriyorum ama bu söylediğin daha havalı duruyor. Aslında siyah beyaz çalışmak ve daha az renkle daha fazla şey anlatmaya çalışmaktaki itici güç daha ilgi çekici geliyor.
Bu aralar daha fazla renk kullanmaya özen gösteriyorum.
“Avada Kedavra” / Villainz
Villainz sergisi için hazırladığın Avada Kedavra isimli çalışmanda Harry Potter evreninden Voldemort’u görüyoruz. Lakin diğer işlerinden yola çıkarak Star Wars, The Simpson gibi popüler kültürün pek çok yapımıyla içli dışlısın. Senin için Voldemort’u diğer kötülerden daha kötü yapan nedir?
Uçman: Açıkcası Voldemort u seçme sebebim Potterhead olmamdan. Normalde Darth Vader vs. yapıp geçmem lazımken ne yalan söyleyeyim biraz daha güncel ve popüler bir karakter tercih ettim. Yoksa en kötüsü bu diye bir düşüncem yoktu.
Takip ettiğin sanatçılar kimler? İşlerini beğendiğin takip etmemizi önerebileceğin sanatçılar var mı?
Uçman: Artık bir çok ajans sanki yeni başlayan öğrenci kıvamında idealist işler yaptığından bireylerden öte şirketleri takip etmeye başladım. Eğer güzel iddalı animasyonlar izlerim diyorsanız Golden Wolf, The Line ve Animade‘i tavsiye ederim.
Uçman Balaban’ı internet sitesi ve Instagram üzerinden takip edebilirsiniz.
Parade
“Juvenile Freak Samurai Reptiles” / 90z
“Fünkt” / Canavarz
Star Wars
Görsel: Uçman Balaban