WeTransfer’ın (büyük dosyalarını internet üzerinden gönderme ve alma servisi) kurucusu Nalden’in oturumu açıkçası hiçkimsenin ummadığından emin olduğum şekilde çok dolu dolu ve en ilginci de ilham verici geçti. Nalden WeTransfer’dan haberi olan olup olmadığını sorarak başladı oturuma, keşke hepimizin her gün ofiste kaç kez WeTransfer’la dünyayı kurtardığını bilse, tek diyebileceğim bu.
Nalden çok küçük bir yerde büyüdüğü ve yapacak daha iyi bir şeyler olmadığı için nerd olduğunu söylüyor ve kısaca daha gençken internetten vakit geçirip içerik üretirken kendi blogunu yaratırken nelere dikkat ettiğini aniatıyor. Bunu anlatmasının sebebi o blog için nelere dikkat ettiyse aynı şeyleri WeTransfer için de uyguluyor olması.
Babası ona daha çok fotoğraf gönderebilrsin diye WeTransfer’i geliştirdiğini söyleyecek kadar da naif ve mütevazi.
O’na göre şu an çoğu servisin üye girişini karmaşıklaştırması bir hata, onların ayrıştığı ise bu servisin son derece basit olması, üyelik istememesi. E bir de tabii ücretsiz olması konusu var. WeTransfer ücretsiz, peki gelir modeli ne? İşte bu da oturumun tüm konusuydu, WeTransfer’in reklam modeli anlayışı.
En basit anlatımıyla WeTransfer geri kafalı davranıp sitenin sağına soluna banner reklamlar alarak sitenin görünümünü çirkinleştirip, reklamverene de hiçbir geri dönüşü olmayan reklamlara mecra olmuyor; bunun yerine kendi yarattığı benim tabirimle ‘stil sahibi’ reklamları tercih ediyor. WeTransfer arka planını yüksek çözünürlükte görsellerle çalışılmış reklamlar için satıyor, böylece bu reklamlar yalnızca ürünün mesajını vererek pazarlama yapmıyor aynı zamanda görsel olarak da çok çekici oluyor. Tüm arkaplan tıklanabilir durumda.
Eğer WeTransfer siteyi banner’larla döşeseydi böyle olacaktı:
Arkaplanlarını reklam almadığı dönemlerde de sanatçıların, tasarımcıların işlerini arkaplanına taşıyor, tıklanabilir reklam alanına tıkladığınızda bu kez markanın yönlendirdiği sayfa yerine o sanatçının kendi sitesine gidiyorsunuz. Nalden bu servisi sanatçıların, tasarımcıların, yönetmenlerin, illüstratörlerin ve diğer yaratıcı bünyelerin en çok kullananlar olduğunun farkında ve onlara böyle bir güzellik yapıyor, ücretsiz olarak mecrasını onlara veriyor. İyi fotoğraflar, iyi illüstrasyonlar…
Bu sanatçıların işlerini arkaplana taşıdığı bir örnek:
Bu ise bir markanın satın aldığı reklam alanı olarak WeTransfer arkaplanı:
Nalden reklamvereni daha iyi reklam vermeieri konusunda eğittiklerini söylüyor, bunu söylemek her start-up’ın harcı değil. Bu reklam modeliyle en dev markalar bugüne dek alıştıkları reklam modelini sallamayan WeTransfer’ın içinde olabilmek için daha yaratıcı olmaya zorlamışlar kendilerini. Bugüne dek WeTranfer’la çalışan markalar arasında Nike, Vodafone, THY, Adidas, Levi’s var. Heineken ve Levi’s tarafından verilen hareketli reklamlar harikaydı. WeTransfer bunu yaparken son teknolojiyi, pre-roll interaction yöntemleri kullanıyor.
Seyircilerden gelen bir soru üzerine markaları bu reklam modeline nasıl ikna ettikleri konusunda zorlanmadıklarını 2 argümanla açıkladı. Bu reklamları milyonlarca insan görüyor ve geri dönüş oranları bir hayli yüksek, bütün imaj tıklanabilir olduğu için. İkincisi de servis reklamları lokalize ediyor ve her ülkeye ayrı reklam gösteriyor.
Bu video da zaten onların ne yaptığını ve ne kadar dönüş aldığını gayet net gösteriyor:
Biz onu çok sevdik!