Yaratıcı bünyeler için günlük besin kaynağı
Kristal Elma: Sırlar Ortaya Dökülüyor ‘Creative Confessions’

Kristal Elma: Sırlar Ortaya Dökülüyor ‘Creative Confessions’

Coca-Cola İletişim Str. ve İçerik Geliş. Sorumlu Bşk. Yrd. Jonathan Mildenhall ve Grey New York Başkanı & CCO’su Tor Myhren anlatıyor.

25. Kristal Elma Yaratıcılık Festivali’nde Creative Confessions oturumu adına yakışır bir şekilde, itiraflarla başladı. Serfinaz Altun’un da yardımıyla daha ilk dakikadan Jonathan Mildenhall’ın Whitney Houston aşkını öğrendik örneğin. Öyle ki kendi web sitesinde Whitney Houston hayran sayfası dahi var. Jonathan Mindenhall, 5 kardeşi ve annesi ile büyümüş. Ailenin tek okuyan çocuğu olan Jonathan, üniversitedeyken bir hocasına reklamcı olmak istediğini söylemiş ve nasıl bir yol izlemesi gerektiğini sormuş. Hocası ise bu sorusunu sektörde siyahi hiç kimsenin olmadığını, boşuna çabalamaması gerektiğini söyleyerek cevaplamış. Bu cümlenin ardından verdiği tepkiyi; “artık savaşacak bir düşmanım vardı, bu düşünce tarzı benim düşmanımdı ve benim onu yenmem gerekiyordu” diyerek anlatan Jonathan, 2 yıl sonra Leo Burnett ve McCann’den aynı anda teklif aldığını hocasına “mutlulukla” haber vermiş. Etnik azınlıktan sektöre girmeyi başaran ilk insan olduğunu belirten Jonathan ayrıca ilk siyahi kreatif direktör olmuş.

Konuşma sırası Tor Myhren’e geldiğinde, Grey’in sırları da yavaş yavaş ortaya döküldü…
Grey’de başarısızlıkların da ödüllendirildiğinden bahseden Myhren, başarısızlık inovasyonun can damarıdır diyor. Başarısızlığı bir şeyler yapmaya çalışmanın kanıtı olarak gören Myhren, kendisinin de büyük başarısızlıklara imza attığını kabul ediyor.

Jonathan’ın başarısızlık ile ilgili itirafı ise, başarısızlıklarının özel bir isime sahip olduğuydu. Yatırım yaptıkları birkaç kampanyanın tamamen başarısızlıkla sonuçlandığını ve milyon dolarlar kaybettiklerini belirten Jonathan, bu gibi kayıplara Güneş Görmemiş Altı Milyon Dolarismini taktıklarını açıkladı.

Konu kıskançlıktan açıldığında ise Grey New York ofisinin Başkanı ve Kreatif Direktörü Tor Myhren “bunu keşke ben yapsaydım!” dediği işler olduğunu kabul ediyor. Kıskançlığın en çok konkurlarda gün yüzüne çıktığını belirten Myhren, kıskandığım çok yaratıcı işler var diyor.

Jonathan Mildenhall’da aynı şekilde bir çok işi kıskandığını belirtirken, kıskandığı işleri patronunun da kıskandığını, Coca Cola’nın bu yaratıcı işleri kıskanmasının çok güzel olduğunu da ekliyor.

Tor Myhren “Eğer bir fikrin sahibi onun mükemmel olduğunu düşünüyorsa o fikir büyük ihtimalle mükemmeldir” diyor. Kafanızda bir fikir canlanır ve onu arkadaşlarınızla paylaşırsınız, size mükemmel geliyorsa o fikrin arkasında durun diye de ekliyor.

Grey ekibinin ofis içerisinde sürekli dialog halinde olduğunu belirten Myhren, toplantılarda fikri olmayan insanları istemediğini, kimsenin yalnızca toplantıları dinlemesi için para alamayacağını söylüyor. İş birliği sektörlerimizin yakıtı diyerek bu görüşünü destekleyen Myhren, çok fazla iş birliğinin de olumsuz sonuçlar doğurabileceğini kabul ediyor. Bu kısımda biraz kafanız karışmış olabilir, Myhren bazı durumlarda iş birliği nedeniyle yaratıcılığın düşebileceğini, asıl konudan uzaklaşılabilineceğini düşünüyor. Bu tarz aşırıya kaçmaların yaratıcılığı engelleyecek noktaya gelmesini asla istemediğini belirten Myhren, iş birliği stratejik olarak doğru kullanılmazsa zararlı olur diyerek konuyu kapatıyor.

Sonra tekrar sektörden biraz uzaklaşıyoruz, Jonathan Mildenhall’ın Burning Man festivaline gittiğini öğreniyoruz. Para ve hiyerarşinin tamamen ortadan kalktığı bu festivalde kendisini çok rahatlamış hissettiğini söyleyen Mildenhall, Coca Cola’nın bürökrasisinin sıkıcı olmaya başladığı zamanlarda kendisini “sabret 6 ay sonra Burning Man’e gideceksin” diye rahatlattığını itiraf ediyor.

Daha sonra Mildenhall’in çocukluk fotoğrafı ile şimdiki halinin bir fotoğrafta birleştirildiğini görüyoruz. Mildenhall, içimizdeki çocuğu asla terketmemiz gerektiğini söylerken, Coca Cola bize hayal kurmamız için para ödüyor, eğer o çocuk giderse ben de işsiz kalırım diye de ekliyor.

Tor Myhren İstanbul sokaklarında gezmeyi New York’ta gezmeye benzettiğini söylerken, 1 yıl önce İstanbul’da, ailesiyle birlikte 1 haftalık bir tatil yaptığını anlatıyor. Tatilin her günü Galata Köprüsü’ndeki balıkçıları izleyip Eminönü’ndeki balık ekmekçilerden balık ekmek yemiş. Balıklar bir köşede tutuluyor, diğer köşede yeniyor İstanbul inanılmaz bir şehir diyen Myhren’e Galata’nın mis gibi temiz suyundan bahsetmiyoruz tabii ki 🙂